5 Yıllık İzlemde Neonatal Sepsis Etkenlerinin DağIlımı ve Direnç Profilinin Değerlendirilmesi
Abstract
Giriş: Yenidoğan sepsisi ciddi mortalite oranlarıyla küresel bir endişe kaynağıdır. Dünya çapında
antimikrobiyal direncin sürekli artması, sepsis yönetimini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, geriye dönük
olarak sepsisli yenidoğanlarda etken mikroorganizmalar ve antimikrobiyal duyarlılıklarının belirlenmesi
amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışma Erciyes Üniversitesi Hastanelerinde (1 Ocak 2015-31 Ağustos 2020)
yatırılan 1-28 günlük yenidoğanları kapsamaktadır. Yaşamın ilk 72 saati içinde ortaya çıkan sepis, erken
başlangıçlı, 72 saatinden sonra ortaya çıkan ise geç başlangıçlı yenidoğan sepsisi olarak kabul edilmiştir.
Bulgular: Çalışma süresi boyunca 21370 kan kültürü değerlendirilmiş olup kriterlerimize uyan 1489
(%6,9) şişede üreme saptanmış ve bu yaş grubundaki kontaminasyon oranı %5.12 (n=1095) olarak tespit
edilmiştir. Mikroorganizmaların %79,5’i (n=1191) geç başlangıçlı sepsis (LOS), %20,1’i (n=298) erken
başlangıçlı sepsis (EOS) etkeni olarak görülmüştür ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmüştür (p
=0,001). EOS örneklerinin %92.6’sı (n=276/289) pediatrik yenidoğan yoğun bakım ünitesinden gelmiştir.
EOS izolatlarında en sık saptanan Gram pozitif patojen Staphlyococcus epidermidis %36,2 (n=108)
olmuştur. Bu kökenlerin %76,4’ü (n=55) metisiline dirençli bulunmuştur. EOS’da Staphlyococcus aureus
oranı %10,1 (n=30) bu kökenlerin %6.7 (n=2)’de metisilin direnci saptanmıştır. Vankomisin dirençli
enterekok oranı %11.1 (n=1/9)’dir. EOS ‘da en çok izole edilen Gram negatif patojenler sırasıyla E. coli
%4.7 (n=14), A. baumannii ve K. pneumoniae %4.02 (n=12) olmuştur. K. pneumoniae’de genişlemiş
spektrumlu beta laktamaz (GSBL) üretim oranı %50 (n=6/12), karbapenem direnci %8.3 (n=1/12)
olarak bulunmuştur. LOS örneklerinin %95.3’ü (n=1136) pediatrik yenidoğan yoğun bakım ünitesinden
gelmiştir. LOS’da en sık saptanan Gram pozitif patojen ise S. epidermidis %46.5 (n=554) bu kökenlerin
%79.4’ü (n=440) metisiline dirençli bulunmuştur. LOS’da Metisilin dirençli S. aureus oranı %6.5 (n=7);
Vankomisin dirençli enterekok oranı %5.9 (n=4/67)’olarak saptanmıştır. En sık saptanan Gram negatif
patojenler sırasıyla %7.1 (n=85) A. baumannii ve %5.2(n=62) ve K. pneumoniae olmuştur. A. baumannii
suşlarının tamamı karbapenemlere, siprofloksasin, gentamisin ve trimethoprime/sulphamethaxazole
dirençli bulunmuştur. Sadece bir kökende kolistin direnci saptanmıştır. K. pneumoniae’de GSBL
oranı %27.4 (n=17/62), karbapenem direnci %3,2 (n=2/62) olarak bulunmuşken, kolistin direnci
saptanmamıştır.
Sonuç: Yenidoğan sepsisinde tedavi başarısını etkileyen en önemli unsurlardan biri uygun
antibiyoterapinin zamanında başlanmasıdır. Bu amaçla hastanelerin sepsis etken dağılımını bu
mikroorganizmaların antibiyotik direnç profillerinin yıllar içindeki değişimini takip etmelerinin önemli
olduğunu düşünmekteyiz.