SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENMEDE ALTERNATİF PROTEİN KAYNAĞI: MİKROALGLER
Abstract
Dünya nüfusu hızla artmaktadır ve 2050 yılına kadar 10 milyara ulaşması beklenen küresel nüfusun, artan gıda talebini karşılamada yetersiz kalacağı öngörülmektedir. Besin üretimi, öngörülen talebi karşılamaya yetmeyecek bu durum sonucunda ise bireyler alternatif protein kaynağı besinlere ihtiyaç duyacaktır (1).
Protein biyoyararlanımı açısından ilk sırada yer alan kırmızı etlerin aşırı tüketimi; ekosistem dengesizliklerine, su kaynaklarının tükenmesine ve olumsuz sağlık etkilerine yol açmaktadır. Hayvansal kaynaklı etlerin aşırı tüketimi aynı zamanda küresel ısınma ve iklim değişikliğinin de %30'undan sorumludur. Hayvancılığın olumsuz çevresel etkisi diğer gıda gruplarının çevresel etkisine kıyasla çok daha fazladır, bu durum beslenme tercihlerinin gezegenin geleceğini anlamlı ölçüde etkileyebileceğini göstermektedir (2). Bitkisel kaynaklı protein tüketimi, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser ile ilişkili mortalite riskini önemli ölçüde azaltmaktadır (3). Bitkisel kaynaklı proteinlerin arazi kullanım ayak izi, hayvansal kaynaklı proteinlere kıyasla daha düşüktür ancak karasal bitki yetiştiriciliğinde de su kıtlığı , ekilebilir arazi mevcudiyeti, yetiştirme süreleri ve mevsimsel dalgalanmalar gibi belirli sınırlamalar mevcuttur (4).
Mikroalg yetiştiriciliği karasal bitkilere kıyasla çevresel faktörlere daha az bağımlıdır. Birçok mikroalg türü farklı habitatlara uyum sağlayabilir ve çeşitli yöntemler kullanılarak yetiştirilebilir. Bu uyum sağlama yeteneği, alglerin gelecekte kolay ulaşılabilir protein kaynağı olmalarını sağlamıştır (5). Hayvansal ürünler daha yüksek seviyelerde esansiyel amino asitleri içerirken bitkisel proteinlerin amino asit dağılımında esansiyel olmayan amino asitler de yer almaktadır. Bu durum bitkisel kaynaklı proteinlerin biyoyararlanımını düşürmektedir (6,7). Çeşitli protein kaynaklarını (mantar, bitki, alg, böcek, hayvan ve laboratuvarda yetiştirilen protein) birleştiren hibrit ürünler dengeli bir protein profili sergileyerek beslenme eksikliklerini gidermek ve et analogları geliştirmek için umut verici bir çözüm sunmaktadır.