Yazar "Akman, Nazife" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 5 Yıllık İzlemde Neonatal Sepsis Etkenlerinin DağIlımı ve Direnç Profilinin Değerlendirilmesi(2021) Sağıroğlu, Pınar; Akman, Nazife; Atalay, Mustafa AltayGiriş: Yenidoğan sepsisi ciddi mortalite oranlarıyla küresel bir endişe kaynağıdır. Dünya çapında antimikrobiyal direncin sürekli artması, sepsis yönetimini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, geriye dönük olarak sepsisli yenidoğanlarda etken mikroorganizmalar ve antimikrobiyal duyarlılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma Erciyes Üniversitesi Hastanelerinde (1 Ocak 2015-31 Ağustos 2020) yatırılan 1-28 günlük yenidoğanları kapsamaktadır. Yaşamın ilk 72 saati içinde ortaya çıkan sepis, erken başlangıçlı, 72 saatinden sonra ortaya çıkan ise geç başlangıçlı yenidoğan sepsisi olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışma süresi boyunca 21370 kan kültürü değerlendirilmiş olup kriterlerimize uyan 1489 (%6,9) şişede üreme saptanmış ve bu yaş grubundaki kontaminasyon oranı %5.12 (n=1095) olarak tespit edilmiştir. Mikroorganizmaların %79,5’i (n=1191) geç başlangıçlı sepsis (LOS), %20,1’i (n=298) erken başlangıçlı sepsis (EOS) etkeni olarak görülmüştür ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmüştür (p =0,001). EOS örneklerinin %92.6’sı (n=276/289) pediatrik yenidoğan yoğun bakım ünitesinden gelmiştir. EOS izolatlarında en sık saptanan Gram pozitif patojen Staphlyococcus epidermidis %36,2 (n=108) olmuştur. Bu kökenlerin %76,4’ü (n=55) metisiline dirençli bulunmuştur. EOS’da Staphlyococcus aureus oranı %10,1 (n=30) bu kökenlerin %6.7 (n=2)’de metisilin direnci saptanmıştır. Vankomisin dirençli enterekok oranı %11.1 (n=1/9)’dir. EOS ‘da en çok izole edilen Gram negatif patojenler sırasıyla E. coli %4.7 (n=14), A. baumannii ve K. pneumoniae %4.02 (n=12) olmuştur. K. pneumoniae’de genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) üretim oranı %50 (n=6/12), karbapenem direnci %8.3 (n=1/12) olarak bulunmuştur. LOS örneklerinin %95.3’ü (n=1136) pediatrik yenidoğan yoğun bakım ünitesinden gelmiştir. LOS’da en sık saptanan Gram pozitif patojen ise S. epidermidis %46.5 (n=554) bu kökenlerin %79.4’ü (n=440) metisiline dirençli bulunmuştur. LOS’da Metisilin dirençli S. aureus oranı %6.5 (n=7); Vankomisin dirençli enterekok oranı %5.9 (n=4/67)’olarak saptanmıştır. En sık saptanan Gram negatif patojenler sırasıyla %7.1 (n=85) A. baumannii ve %5.2(n=62) ve K. pneumoniae olmuştur. A. baumannii suşlarının tamamı karbapenemlere, siprofloksasin, gentamisin ve trimethoprime/sulphamethaxazole dirençli bulunmuştur. Sadece bir kökende kolistin direnci saptanmıştır. K. pneumoniae’de GSBL oranı %27.4 (n=17/62), karbapenem direnci %3,2 (n=2/62) olarak bulunmuşken, kolistin direnci saptanmamıştır. Sonuç: Yenidoğan sepsisinde tedavi başarısını etkileyen en önemli unsurlardan biri uygun antibiyoterapinin zamanında başlanmasıdır. Bu amaçla hastanelerin sepsis etken dağılımını bu mikroorganizmaların antibiyotik direnç profillerinin yıllar içindeki değişimini takip etmelerinin önemli olduğunu düşünmekteyiz.Öğe A green approach for the preparation of nanostructured zinc oxide: Characterization and promising antibacterial behaviour(Elsevier, Ceramics International, 2021) Taşdemir, Abdülkadir; Aydın, Raşit; Akkaya, Abdullah; Akman, Nazife; Altınay, Yasemin; Çetin, Hidayet; Şahin, Bünyamin; Uzun, Aydın; Ayyıldız, EniseIn the present study, nanostructured zinc oxide (ZnO) films have been successfully synthesized using fruit extract of Viburnum opulus L. (VO) on glass slides by successive ionic layer adsorption and reaction (SILAR) procedure. The impact of VO concentrations on the structural, morphological, optical, electrical, and antibacterial attributes of ZnO films has been investigated in detail. The samples' XRD patterns present a hexagonal crystal structure with a preferential orientation along the (002) plane. The crystallite size values of ZnO samples were found to be in the ranges from 14.88 to 9.23 nm. The supplementation of VO to the synthesis solution remarkably affected the surface morphological features of the ZnO films. The optical results demonstrated that band gap energy values of the ZnO films at room temperature were decreased from 3.20 to 3.07 eV as a function of VO content in the bath solution. The films' electrical properties were determined by impedance analysis in the frequency range of 20 Hz ?1 MHz. Impedance-frequency measurements showed VO insertion to ZnO thin films cause an increase in impedance value at the low frequencies. Cole-Cole plots with a single semi-circle confirmed the contribution of grain and grain boundary for the electrical conduction process. The agar disk diffusion method was used to test the antibacterial properties of ZnO/VO inserted ZnO and inhibition zones were measured. VO inserted ZnO showed a stronger inhibitory effect on gram-positive bacteria Staphylococcus aureus (ATCC 25923) and gram-negative bacteria Escherichia coli (ATCC 35218) than ampicillin antibiotic used as a control group. In line with the promising bactericidal results of a new generation, VO inserted ZnO, the nanostructured product with this study, it can also be applied in multidrug-resistant clinical isolates obtained from patients.Öğe Alterations in the Antimicrobial Resistance Profile of Acinetobacter baumannii Strains Isolated from Intensive Care Unit Patients: Five-Year Follow-up in Cappadocia(Universidad Nacional Hermilio Valdizán of Huánuco., 2024) Akman, Nazife; Özmen, Pelin; Türk, MustafaBackground: This study aims to determine alterations in the antibiotic resistance status of Acinetobacter baumannii strains isolated from lower respiratory tract samples of patients in intensive care units over the years. Methods: In this comprehensive study, A. baumannii strains isolated from aspirate and sputum samples of patients hospitalized in intensive care units of a second-stage state hospital between January 2018 and December 2022 were meticulously and retrospectively investigated and analyzed for antimicrobial resistance. Results: The rate of aspirate and sputum samples in the study was 18.1% (754/4151); The positivity rate of cultures was 51.7% (390/754); The rate of those associated with A. baumannii was found to be 65.6% (256/390).. 90.2% of the isolates were isolated from the general intensive care unit (231/256). The rates of A. baumannii isolated from aspirate and sputum samples were 67.4% (213/316) and 58.1% (43/74), respectively. The carbapenem resistance rate in A. baumannii isolates grown in aspirate samples was 96.5%, fluoroquinolone resistance was 91.7%; The carbapenem resistance rate in sputum samples was 96.1% and fluoroquinolone resistance was 90.9%. The most effective antibiotics against A. baumannii strains isolated from both aspirate and sputum samples were colistin 100% (n=256), TMP/SXT 55.8% (143/256), tigecycline 50.3% (129/256), respectively. Conclusion: Our study reveals a concerning trend-a high frequency of multidrug-resistant A. baumannii isolates are being identified in the Central Anatolia region of our country. This high prevalence, which is a cause for immediate concern, underscores the urgent and immediate need for robust infection control measures to curb the spread of A. baumannii in hospitals.Öğe Annelerin Rutin Çocukluk Çağı Aşılarına İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi(2022) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülGiriş: Çocukluk çağı aşıları, bulaşıcı hastalıkların kontrolünde bir dönüm noktası olmuştur. Bununla birlikte aşılara hem ücretsiz hem de eşit erişim sunan ülkelerde bile aşı tereddütü vakalarının yıldan yıla artışları olmuştur. Çocukluk çağı aşılamalarında karar vericiler ebeveynlerdir. Araştırmada ebeveynlerin çocukluk çağı aşılarıyla ilgili tutumlarını belirlemek ve bu tutumları etkileyen faktörleri tanımlamak amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini Nevşehir ilinde yaşayan anneler oluşturmuştur. Katılımcıların belirlenmesinde kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çevrimiçi olarak hazırlanmış veri toplama formları (Google Form) çalışmaya katılmayı kabul eden 0-2 yaş arasında çocuk sahibi olan 347 anne ile 19.06.2021-20.11.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan katılımcıların %58.5’inin (n=203) 18-30 yaş aralığında, %39.5’inin (n=137) üniversite mezunu olduğu, %59.7’sinin (n=207) çalışmadığı, %51.0’ının (n=177) 2 çocuğu olduğu, %30.7’sinin (n=197) çocuklarının 7-11 ay yaş grubunda oldukları tespit edilmiştir. Annelerin aşı karşıtlığı ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalaması 50.9±9.17 olarak bulunmuştur. Ölçek alt boyutlarından alınan puanlarda en yüksek düzeyde 20.1±5.01 ile “aşı karşıtlığı” alt boyutundan puan alınmıştır. Sonuç: Çalışmamız sonucunda ebeveynlerin orta düzeyde aşı karşıtlığına sahip oldukları tespit edilmiştir. Ebeveynlere aşılar ve aşı ile önlenebilir hastalıklar hakkında temel bilgilerin sağlanması, rutin çocukluk çağı aşılarının güvenliğini ve önemini pekiştirerek zorunlu aşılamaya karşı muhalefetin azaltılmasına yardımcı olabilir.Öğe Anti-SARS-CoV-2 Antikor Taramasında Hızlı Kaset Test Sonuçlarının Elektrokemilüminesans İmmünassay Yöntemiyle Doğrulanması(2022) Akman, Nazife; Akidağı, Zeynep; Özmen, Pelin; Yalap, RukiyeAmaç: COVID-19 pandemisi nedeniyle ara verilen yüz yüze eğitimin Ekim 2020'de yeniden başlaması, genç yetişkinlerde SARS-CoV-2 enfeksiyon oranlarının hızlı bir artışta olduğu döneme denk geldiğinden bu çalışmada, sessiz bulaştırıcılar olarak tanımlanabilecek bulaş zincirinin en büyük halkası olan genç yetişkinlerde 2019 korona virüs hastalığı (COVID-19) seropozitifliğini iki farklı serolojik metodla saptayarak epidemiyolojik veri sağlamak, asemptomatik/hafif belirtili/semptomatik vakaların bulgu-test performansı ilişkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Aralık 2020- Şubat 2021 tarihleri arasında Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında okuyan ve uygulama derslerine yüz yüze katılacak olan öğrencilerle kesitsel bir araştırma yapıldı. Katılımcılara, SARS-CoV-2 maruziyetine bağlı olarak COVID-19 semptomları ve hastalık öyküleri hakkında bir anket uygulandı. SARS-CoV-2 antikor tayini için katılımcılardan kan örnekleri alındı ve tek bir Lateral Flow İmmunoAssay (LFIA (Novatech,Türkiye)) kaset test ile araştırıldı. Test sonucu pozitif bulunan örnekler daha sonra SARS-CoV-2 Anti-N IgM+IgG; SARS-CoV-2 Anti-S IgM+IgG; SARS-CoV-2 Anti-RBD IgG; Anti-SARS-CoV-2 kiti (Roche,Almanya) ile elektrokemilüminesans immünassay (ECLIA) yöntemi kullanılarak yeniden değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya katılan 239 örnekten LFIA yöntemine göre SARS-CoV2 IgM/IgG sonucu pozitif olan 50 (%20,9) örnek daha sonra ECLIA yöntemi ile tekrar çalışılmıştır. ECLIA sonucuna göre hem nükleokapsid (N), hem de spike (S) antijenine karşı bireylerin %72’si (36/50), RBD antijenine karşı %70’i (35) seropozitif olarak saptanmıştır. ECLIA test sonuçları referans alınarak 239 örneğin çalışılıp 50 örneğin IgM/ IgG pozitif bulunduğu kart test kitinin duyarlılığı %64 ve özgüllüğü %93 olarak saptanmıştır. Her iki yöntemle de seropozitif bulunan hastaların %46’sında (n=23) temas öyküsü bildirilirken, %30’u (n=15) COVID-19 kliniği göstermiştir. Katılımcıların %54’ü (n=27) PCR testi yaptırmadığını bildirmiş fakat tamamında antikor yanıtının oluştuğu görülmüştür. Seropozitif hastaların ise yalnızca %28’inin (n=14) PCR sonucu pozitif rapor edilmiş olup bunların %4’ü kronik bir hastalığı olduğunu belirtmiştir. Sonuç: Sonuçlarımız, hızlı kaset test ile ECLIA performansının iyi bir uyum derecesine sahip olmadığını ve farklı immunoassay testlerle doğrulamasının yapılmasının epidemiyolojik sürveyans için daha yararlı olacağını düşündürmektedir. Bulgularımız, gençlerde çok az veya hafif semptomlar görülmesine bağlı olarak onlara hastalandıklarını düşündürmediğinden test yaptırmadıklarını göstermiştir. Özellikle yeni COVID-19 varyantları bağlamında ve gençleri hedef alan toplu aşılama kampanyalarına ilginin azlığında, gençlerin serolojik durumlarını izlemeye devam etmek önemli olacaktır.Öğe COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE ALINAN KORUNMA ÖNLEMLERİNE YAKLAŞIM: SAĞLIK MESLEK YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ(Ejons Internatıonal Journal On Mathematıcs, Engıneerıng & Natural Scıences, 2021) Yalap, Rukiye; Özmen, Pelin; Akman, Nazife; Akidağı, ZeynepAmaç: Bu çalışmada, Kapadokya Üniversitesi Kapadokya Meslek Yüksekokulu sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arası öğrencilerin pandemi sürecinde alınan önlemler ve bağışıklama hakkındaki tutum ve davranışları araştırılmıştır. Yöntem: Araştırma, genç bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde alınan toplumsal önlemlere yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla kesitsel bir çalışma olarak planlanmıştır. Çalışmaya katılan 257 öğrenciye Kasım 2020-Şubat 2021 tarihleri arasında anket uygulanmıştır. Anket formu; Covid 19 enfeksiyonu geçirilip geçirilmediğini belirlemeye yönelik ve Covid 19’dan korunmaya yönelik tedbirlerle ilgili tutum ve davranışlarını sorgulayan 37 sorudan oluşmuştur. Veriler; sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ölçütleri ile SPSS 21 programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 21,17 (min = 18, max= 38, sd= 2,81) olup; %63,4’ü (n=163) kadın, %36,6’sı (n=94) erkektir. Öğrencilere Covid 19 teşhisi için PCR testi yaptırıp yaptırmadıkları sorulmuş; %27,6’sı (n=71) yaptırdığını, bunların %35,2’sinin (n=25) sonucunun pozitif çıktığını belirtmiştir. Örneklem grubunda PCR test sonucuna göre Covid 19 prevalansı %9,7 bulunmuştur. Katılımcıların tamamına yakını (%98.8) maske kullanımına dikkat ettiğini ve tek kullanımlık cerrahi maske kullandığını (%96.9) ifade etmişlerdir. Günde bir maske kullanan ve en az iki kez değiştiren katılımcıların oranları sırasıyla %48.6 ve %31.1’dir. El yıkamayı gün içinde sıklıkla tekrar eden (%87.2), toplu taşıma araçlarını nadiren kullanan (%52.7) katılımcılar arasında toplu organizasyonlara katılım oranı %46.5’dir. Tedbirlere uyduğunu düşünenlerin oranı %61.9 olup, tedbirlerin yeterliliği konusunda kararsız olanlarla toplumun kurallara uymadığını düşünenler aynı orandadır (%40.9). Katılımcıların %57.6’sı Covid-19 ile ilgili yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Covid-19 aşısı yaptırmayı düşünmeyen katılımcıların (%39.7); aşıyı güvensiz bulması (%12.8) ve yan etkilerinden endişe duyması (%3.9) en sık belirtilen gerekçelerdir. Sonuç: Asemptomatik taşıyıcı olarak özellikle gençlerin toplumdaki risk grubuna karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Elde edilen veriler doğrultusunda, sağlık programlarında öğrenim gören öğrencilerin enfeksiyon korunma tedbirlerine uyum ve farkındalıkları yüksek oranlarda olumlu bulunmuştur. Katılımcı öğrencilerde, toplumun pandemiye yönelik eğitim alması hususunda beklentiler vardır. Ayrıca aşı karşıtlığı oranının önemsenecek ölçüde saptanmasının, endişe ve bilgi eksikliğinden dolayı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, toplumun tedbirler ve aşılanma konusunda daha fazla eğitsel faaliyetlere ihtiyacı vardır.Öğe COVID-19 PANDEMİSİ DÖNEMİNDE AKADEMİSYENLERİN HİJYEN ALIŞKANLIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülGiriş: Covid 19 pandemisinin kontrol altına alınması ve hastalığın gelişiminin önlenmesi için ilk savunma hattı hijyendir (Karataş, 2020; Taylor, 2019). İnsanlar uzun süre boyunca varlığını sürdüren bu salgınla mücadelede tam kapanmalardan bu yana izledikleri bazı hijyenle ilişkili davranışları benimsemeye başlamışlardır. Amaç: Covid-19 salgını döneminde akademisyenlerin bu hastalıktan korunmak için kişisel ve genel hijyen alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmaya başlamadan önce Kapadokya Üniversitesi etik kurulundan etik kurul izni alınmıştır (No:2021.43, Tarih: 04.01.2021). Araştırmanın evrenini Türkiye’de YÖK üzerinde kayıtlı olan 179.612 akademisyen oluşturmuştur(YÖK, 2021). Evreni bilinen örneklem hesaplaması ile % 95 güven düzeyinde 384 katılımcı örneklem grubuna dahil edilmiştir (Sönmez & Alacapınar, 2020 ). Araştırmada kullanılan anket formlar e-posta yolu ile katulımcılara ulaştırılmıştır. Araştırma verileri 20.01.2021-01.03.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 27 paket programı ile analiz edilmiştir.Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotlardan (sayı, yüzde, min-max değerleri, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %52,6’sı (n=202) kadın, %39,6’sı (n=152) 24-30 yaş grubunda, %59,9’u (n=230) bekar, %87,2’inin (n=335) kronik hastalığı olmadığı tespit edilmiştir. Pandemi süresünce katılımcıların %36,7’si (n=141) evden çalıştığını belirtmiştir. Katılımcıların %83,3’ü (n=320) Covid-19’a yakalanmamışken, %69,3’ünün (n=266) ailesinden birinin Covid-19’a yakalandığı belirlenmiştir. Pandemi döneminde değişen hijyen alışkanlıklarında; %100 (n=384) oranında sosyal mesafe ve maske kullanımının değiştiği, %93,5’i (n=359) el hijyeninin değiştiğini, %69,5’i (n=267) ev hijyeninin değiştiğini, %53,9’u (n=207) dışarıdan eve gelince gerçekleştirilen hijyen alışkanlıklarının değiştiğini, %76,8’i (n=295) alışveriş hijyeninin değiştiğini ifade etmiştir. ‘‘Kamu spotlarının kişisel hijyen önlemlerine ilişkin bilgiye etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?’’ sorusuna katılımcıların %52,8’i (n=203) etkili oluyor cevabını vermiştir. Katılımcıların Covid-19 Hijyen Ölçeğinden aldıkları toplam puan 95,93±18,15 olarak bulunmuştur. Ölçek puanlarının bağımsız değişkenlerle karşılaştırılması sonucunda kadınların aldığı puanların erkeklere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,00). Sonuç: Çalışmamız sonucunda pandemi döneminde hijyen alışkanlıklarında değişim olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların toplam ölçek puanlarının yüksek olması, bireylerin salgından korunmak amacıyla kişisel ve genel hijyene ilişkin davranış sergileme düzeyinin yüksek olduğunu, hijyen önlemlerine önem verdiğini göstermektedir.Öğe COVID-19 Vaccine from the Perspective of University Students: Where Are We in Regards to Vaccine Decision-Making?(JOURNAL OF CONTEMPORARY MEDICINE, 2022) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülReactions against vaccines developed to combat COVID-19 are rising in all countries. Therefore, it is important to evaluate the opinions in regards to the vaccine in order to develop a positive perspective by identifying the negative opinions. This study was conducted to determine university students’ attitudes towards the COVID-19 vaccine. Study Design: Cross-sectional study Material and Method: This research was conducted as a cross-sectional study with university students studying at the Health Programs Campus of Cappadocia University in the Province of Nevşehir. In this context, study data were collected from a total of 332 students to reach power of 99% based on the known sample calculation. Results: 51.2% of the participants (n=170) in this study were between the ages of 18-20; 69.3% (n=230) were females; 24.1% (n=80) were students in Medical Laboratory Techniques Program and 52.4% (n=174) were 2nd year students. According to the results, 53.9% (n=179) of the participants believed that they could easily recover when they got sick and 76.6% of the participants (n=254) stated that they were worried about the side effects of the vaccine. Participants’ total mean score from the attitudes towards the COVID-19 Vaccine Scale was found to be 3.18 ± 0.76. Conclusion: Students were found to have a positive attitude towards the vaccine, but they still had some concerns. It is proposed to design further comprehensive studies to eliminate students’ concerns, to explain the effectiveness of the vaccine in a transparent way and to better understand the reasons underlying the vaccine hesitancy.Öğe Gençlerde Hepatit A Virüsü Seropozitifliği: Beş Yıllık Retrospektif Değerlendirme(Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti, 2024) Özmen, Pelin; Akman, Nazife; Akidağı, Zeynep; Gökahmetoğlu, SelmaGİRİŞ ve AMAÇ: Hepatit A Virüsü (HAV), kişiden kişiye direkt temas veya fekal oral yolla bulaşabilen akut viral hepatitlerin önemli etkenlerinden biridir. Farklı sosyodemografik tabakalarda HAV seroprevalansı değişkenlik gösterse de, her koşulda sağlık çalışanları risk grubunda yer alır. Bu çalışmada, rutin HAV aşılaması kapsamına girmemiş sağlık stajyerlerinde HAV seropozitifliğinin beş yıllık retrospektif değerlendirmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Sağlık stajyerlerinde hepatit serolojilerinin retrospektif olarak değerlendirildiği çalışmada, 733 öğrencinin HAV IgM ve HAV IgG verileri araştırmaya dahil edilmiştir. Sonuçların yorumlanmasında; 1.0 Sinyal/Cut-off (S/CO) altındaki değerlere sahip örnekler ‘negatif’, ?1.0 S/CO değerlerine sahip örnekler ‘pozitif’ olarak kabul edilmiştir. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS.21 programından yararlanılmış, kategorik değişkenler arasındaki ilişki ki-kare testi ile saptanmış; p<0,001 anlamlı kabul edilmiştir. BULGULAR: Tüm öğrencilerin HAV IgM değerleri negatif bulunmuştur. Seropozitif öğrencilerin oranı %20 (n=147); pozitifliğin en fazla saptandığı yıl 2019 (%26,9) olmuştur. Kız öğrencilerdeki seropozitiflik oranı %57,8 (85/147), erkek öğrencilerde %42 (62/147) olup; kız cinsiyet- seropozitiflik ilişkisinde anlamlı artış izlenmiştir (p<0.001). TARTIŞMA ve SONUÇ: HAV seropozitifliğinin düşük saptandığı bu çalışmada, sağlık çalışanı erişkinlerin mesleki maruziyet riskleri sebebiyle mutlaka aşılanmaları gerektiği sonucuna varılmıştır.Öğe Green and cost-effective synthesis of zinc oxide thin films by L-ascorbic acid (AA) and their potential for electronics and antibacterial applications(elsevier, 2021) Taşdemir, Abdulkadir; Akman, Nazife; Akkaya, Abdullah; Aydın, Raşit; Sahin, BünyaminThe evolution of eco-friendly, green route and cheap technology for synthesizing nanostructured zinc oxide (ZnO) thin films using plant extracts is a promising choice because such materials present a widespread potential for numerous technological applications. This study proposes the green and cost-effective technique to synthesize stable ZnO thin films using a good reducing agent and facilitating many natural L-ascorbic acids (AA) metabolic reactions capacity. The influence of AA concentrations in the starting bath solution on ZnO samples' structural, morphological, electrical and antibacterial performances has been reported in detail. The main physical characteristics of the ZnO materials were improved by supplementing of reducing and capping agents AA. Average particle size varies with the adding AA from 58.29 to 48.68 nm and also thickness of these films was decreased from 0.82 to 0.44 ?m. Also, it was seen that, the presence of AA in the bath solution significantly affected the absorption process and causes a morphological alteration due to the reaction between Zn2+ and AA during the deposition process. FTIR transmittance spectra of bare ZnO presented that a transmittance peak about 886 cm?1 and 748 cm?1 was created by the characteristic stretching vibration mode of the Zn–O. The resistivity of the produced films significantly changed with AA concentration in the bath solution. Antibacterial potentials of bare ZnO and ascorbic acid added ZnO films were examined against economically important Staphylococcus aureus (ATCC 25923) gram-positive bacteria and Escherichia coli (ATCC 35218) gram-negative bacterial disease agents via handling paper disc diffusion assay. The obtained diameter of the zones of inhibition was 20.1 mm for E. coli and 28.1 mm for S. aureus at the dose of ZnO+AA 8.0%. These inhibition diameters were larger than the diameter of ampicillin as our positive control alone. This proves that the newly synthesized compound is a powerful antibacterial agent.Öğe Gustavioid mites (Acari, Oribatida, Gustavioidea) of Erzurum province(2018) Akman, Nazife; Aydın, Didem; Ayyıldız, NusretGustavioid mites inhabiting in Erzurum province were evaluated based on samplescollected between the years 1998 and 2001. As a result of the assessment, 3species and 2 subspecies belonging to the families Liacaridae Sellnick, 1928and Peloppiidae Balogh, 1943 were determined. Of these, Adoristes (Adoristes)ovatus ovatus (C.L. Koch, 1839), Liacarus (Dorycranosus) splendens (Coggi,1898) and Ceratoppia quadridentata (Haller, 1882) are new records for the Turkishfauna; Xenillus (Xenillus) tegeocranus (Hermann, 1804) and Liacarus (Liacarus)brevilamellatus brevilamellatus Mihel?i?, 1955 have already been determined inTurkey.The extraction of mites from materials collected from the investigation was madeby using a Berlese-Tullgren funnel extractor. Mites were killed, fixed and stored in75% ethanol. The light and scanning electron microscope were used to examinemites. Specimens were studied in lactic acid, mounted in temporary cavity slidesfor the duration of study in a light microscope.As a result, electron microscope photos of all determined taxa were taken. Theirmorphological features were reviewed on the basis of our samples. Furthermore,the identification keys to the families and genera were arranged.Öğe Human Papillomavirus Enfeksiyonu ve Aşılamaya Dair Kesitsel Bir Çalışma: Nevşehir Bölgesindeki Sağlık Öğrencilerinin Farkındalık ve Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2023) Akman, Nazife; Özmen, PelinBu çalışmada lisans sağlık programlarında okuyan öğrencilerin HPV enfeksiyonu ve HPV aşıları hakkındaki temel bilgi ve tutumlarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışma 25.04.2022-14.06.2022 tarihleri arasında Nevşehir’de öğrenim gören 238 Diş Hekimliği Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Yüksekokulu öğrencileri ile kesitsel olarak yapılmıştır. Anket dijital ortamda cevaplanmıştır ve sosyodemografik veriler, HPV enfeksiyon bilgisi, HPV aşı bilgisi, HPV aşılarına karşı tutum bölümlerinden oluşmaktadır. Katılımcıların 186’sı kadın olup (%78.2), ortalama yaş 20.9’dur (min:18; max:33, ss:1.65).Rahim ağzı kanseri HPV enfeksiyonu ilişkisini bilenler %84 oranındadır. Kadınların %86’sının, erkeklerin %82.6’sının HPV aşısının rahim ağzı kanserine karşı koruyuculuğuna inandığı görülmüştür. Aşının güvenirliğini kabul eden kadınların oranı%47.8, erkeklerin oranı%34.6’dır. Çalışmada ortalama puan 16.82 olup katılımcıların bilgi düzeyi ‘yeterli’ olarak bulunmuştur. Bilgi düzeyi yeterli olan kadınların oranı %51.6, erkeklerin oranı %12.8 şeklindedir. Katılımcıların bilgi düzeyleri ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken (p=0.925), okudukları programlar ile bilgi düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.001). En yüksek bilgi düzeyi olan ‘iyi’ kategorisinin %42.9’unu (6/14) diş hekimliği fakültesi öğrencileri oluşturmuştur. Sonuçlar, geleceğin sağlık profesyoneli adaylarının, koruyucu sağlık hizmetlerinde aktif görev alabilmesi ve toplumu aydınlatabilmesi adına HPV enfeksiyonuyla ilgili daha fazla eğitim ve farkındalık çalışmalarının yapılmasını vurgulamaktadır.Öğe Klinik Programlarda Okuyan Öğrencilerin Sterilizasyon ve Dezenfeksiyona İlişkin Bilgilerinin Değerlendirilmesi(Gümüşhane Üniversitesi, 2024) Akman, Nazife; Metin Gemici, Elif ZeynepBu çalışmada sağlık meslek yüksekokulu klinik programlarında okuyup hastane uygulamasına giden ön lisans öğrencilerinin sterilizasyon ve dezenfeksiyona ilişkin bilgilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kesitsel tipte bir çalışmadır. Çalışmaya katılmayı kabul eden ve anket formunu dolduran (n=174) katılımcılar örnekleme alınmış olup anket formu öğrencilere elektronik ortamda ulaştırılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 20,7, %79,9’u (n=139) kadın ve % 29,9’u (n=52) anestezi programı öğrencisidir. Öğrencilerin %63,8’i (n=111) uygulama esnasında aseptik uygulamaların zorunlu olduğu bir girişimde bulunduklarını beyan etmiş olup %54’ünün (n=94) daha önce sterilizasyon dezenfeksiyon uygulamalarına yönelik seminer, kongre, sempozyum gibi etkinliklere katıldığı görülmüştür. Dezenfektanların temizlik amacıyla kullanılabileceğini düşünenler %72,4 (n=126) oranındadır. Flaş sterilizasyon yönteminin zorunlu durumlarda kullanılan bir yöntem olduğunu destekleyenler %66,1 (n=115) şeklindedir. Uygun olmayan dezenfeksiyon prosedürlerinin hastanede yatan hastalar arasında hastane enfeksiyonlarının bulaşma riskini artırdığını düşünenler %78,7 (n=137); sağlık çalışanları arasında hastane enfeksiyonlarının bulaşma riskini artırdığını kabul edenler %83,9 (n=146); sağlık çalışanları arasında hastane enfeksiyonlarının alınma riskini artırdığını destekleyenler %70,7 (n=123) olmuştur. Sonuç olarak bulgularımızın ışığında enfeksiyon kontrol prosedürleri hakkında daha fazla kurumsal desteğe ve hastane uygulamalarının başlangıcında uyum eğitimlerinin düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Hastane uygulamalarının rotasyonlar halinde yapılmasından kaynaklı olarak öğrencilerin klinik ortamlarda sürekliliğinin olmaması, her seferinde klinik ortamda farklı öğrencilerin çalışması uygulamalı bilginin iyileştirilmesinin önemini ortaya koymaktadır.Öğe LFIA YÖNTEMİ İLE COVID 19 TAŞIYICILIĞININ SAPTANMASI: BİR SEROPREVALANS ÇALIŞMASI(2021) Akman, Nazife; Akidağı, Zeynep; Özmen, Pelin; Yalap, RukiyeÖZET Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) hızlı yayılım gösteren bir pandemidir. Hastalığın yayılmasında virüse bağlı etmenlerin (viral yük, ACE bağlama proteini vs.) yanı sıra asemptomatik bireylerin de rolü azımsanmayacak miktardadır. COVID-19 pandemisinde, toplumda virüsün yayılmasına neden olan sessiz bulaştırıcıları saptamak için Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arasındaki 258 öğrencide SARS-CoV-2 seroprevalansı araştırıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 21,5 (min = 18, max= 33) olup %69’u (n=38) kız öğrenciydi. Çalışmada bireylerin seroprevalans taramasında LFIA (Lateral Flow Immuno Assay) yöntemi kullanılarak SARS-COV-2 virüsüne karşı antikor yanıtları tarandı ve hastalık bulguları, PZR (polimeraz zincir reaksiyonu) testi ve şüpheli temas öyküsü yönünden değerlendirildi. Çalışmamızda SARS-CoV-2 seropozitifliği %21 (n=55) olarak saptanmış olup bu bireylerin %25’inin (n=14) son altı ay içinde PZR pozitiflikleri bulunmaktaydı. %56’sının (n=31) semptom göstermediği için test yaptırmadığını fakat SARS-COV-2 antikor pozitifliği saptandı. Bu oranlar, toplumdaki sessiz bulaştırıcıların yaygınlığını ortaya koymuştur. Bu çalışma seroepidemiyolojik veri eldesi açısından değerli olmakla birlikte koruyucu bağışıklık göstergesi olarak kabul edilmemelidir.Öğe Mikrobiyolog Gözüyle Yenidoğan Sepsisinin Tanısında Laboratuvarın Rolü(Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2022) Akman, Nazife; Sağıroğlu, PınarSepsis, yenidoğan popülasyonunda önde gelen morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Pediatride mevcut sepsis tanımları, prematüre popülasyondaki sepsisi ele almamaktadır. Birçok yenidoğan araştırma yayınlarında sepsis tanımı için kriterler vardır, ancak bunlar büyük ölçüde farklılık gösterir ve tipik olarak mikrobiyolojik kültüre yoğun bir vurgu bulunmaktadır. Sepsisin doğru tanımlanması ve taranması, klinik yönetim, sağlık hizmeti tasarımı ve gelecekteki araştırmalar için önemlidir. Bu derlemede neonatal sepsisin tanımı, sınıflaması, etken bakteriyel patojenleri, antimikrobiyal direnci, epidemiyolojisi, tanı yöntemlerinde kullanılan biyobelirteçler ve güncel bilgiler paylaşılmıştır.Öğe Sağlık Programları Öğrencilerinin Antibiyotik Kullanımına İlişkin Bilgi ve Tutumları Üzerine Bir Araştırma(2020) Akman, NazifeGİRİŞ ve AMAÇ: Amaç: Kapadokya Meslek Yüksek Okulu’nda öğrenim gören sağlık programı öğrencilerinin antibiyotik kullanımı ve bakteri direnci hakkındaki bilgi ve tutumlarını belirlemek amaçlanmıştır.Öğe Süt Çocukluğu Dönemi Kan Dolaşımı Enfeksiyon Etkenlerinin ve Antimikrobiyal Duyarlılıklarının Araştırılması(Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2021) Akman, Nazife; Sağıroğlu, Pınar; Atalay, Mustafa AltayGİRİŞ ve AMAÇ: Süt çocukluğu dönemindeki kan dolaşımı enfeksiyon (KDE) etken dağılımının ve antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi ampirik antibiyotik tedavisinde yol gösterici olacaktır. Bu çalışmada süt çocukluğu döneminde karşılaşılan bakteriyel KDE etkenlerinin dağılımı ve antibiyotik direncinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Ocak 2015 ile Ağustos 2020 tarihleri arasında hastaneye yatırılan bebeklerin (en az bir aylık ve 1 yaşından küçük) kan kültürü sonuçları geriye dönük olarak mikroorganizma dağılımı ve antimikrobiyal direnç açısından analiz edildi. BULGULAR: Farklı hastalara ait 20763 kan kültürünün 17706’sında (%85,3) üreme saptanmamışken, 1272 (%6,1) kan kültür şişesindeki üreme kontaminasyon kabul edilmiştir. Üreme tespit edilen 1785 kan kültürü sonucu çalışmamızda değerlendirmeye alınmıştır. Etkenlerin dağılımı incelendiğinde %72’sini (n=1286) Gram-pozitif, %28’sini (n=499) Gram negatif bakteriler oluşturmaktır. En sık izole edilen Gram pozitif mikroorganizma Staphylococcus epidermidis olurken Gram negatif patojen Klebsiella pneumoniae olmuştur. Metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) oranı %19,7; Metisilin dirençli S. epidermidis (MRSE) oranı ise %85,9 olarak bulunmuştur. Vankomisin dirençli Enterekok (VRE) oranı ise %15,9 (14/88) saptanmıştır. Klebsiella spp. için Genişlemiş spektrumlu ?-laktamaz (GSBL) üretim oranı %32,3 (67/207), karbapenem direnci %18,3 (n=33), kolistin direnci %6,6 (n=12) saptanmıştır. Yoğun Bakım Ünitelerinden (YBÜ) alınan kan kültürlerinde diğer pediatri kliniklerine göre daha fazla oranda üreme saptanmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamız sonuçları Gram pozitif bakterilerde glikopeptid grubu antibiyotiklerin tedavide kullanımına devam edilebileceğini göstermektedir. Ancak Gram negatif bakteriler için elde edilen sonuçlar karbapenem türevi ilaçların tek başına kullanımını kısıtlamakta ve tedavide aminoglikozid ve polimiksin grubu antibiyotiklerin birlikte kullanımını desteklemektedir.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Covid-19 Aşısına Bakışı(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülGiriş: COVID-19 ile mücadelede en etkili kalkan halkın hızlı aşılanmasıdır. COVID-19 aşısı ile ilgili görüşleri değerlendirmek ve aşı hakkındaki mevcut görüşleri tespit ederek aşıya karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmek pandeminin kontrol altına alınabilmesi için önemlidir. Amaç: Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin COVID-19 aşısına yönelik tutumlarını belirlemek ve olası aşı tereddütü/kararsızlığı durumunu ortaya koymaktır. Gereç-Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmaya başlamadan önce Kapadokya Üniversitesi etik kurulundan etik kurul izni alınmıştır (Karar numarası: 2021.46, Tarih: 04.01.2021). Araştırmanın evrenini Kapadokya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu ve Kapadokya Meslek Yüksek Okulu Sağlık Programlarında 2020-2021 akademik yılı güz döneminde eğitim gören 2409 öğrenci oluşturmuştur. Evreni bilinen örneklem hesaplaması ile % 95 güven düzeyinde 332 katılımcı örneklem grubuna dahil edilmiştir (Sönmez & Alacapınar, 2020). Araştırmada kullanılan anket formları WhatsApp aracılığı ile katulımcılara ulaştırılmıştır. Araştırma verileri 09.02.2021-11.02.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 27 paket programı ile analiz edilmiştir.Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotlardan (sayı, yüzde, min-max değerleri, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan katılımcıların %51,2’si (n=170) 18-20 yaş aralığında, %69,3’ü (n=230) kadın, %24,1’i (n=80) tıbbi laboratuvar teknikleri programı öğrencisi ve %52,4’ü (n=174) 2. sınıf öğrencisidir. Katılımcıların %90,7’sinin (n=301) kronik hastalığı bulunmamakta, %82,8’i (n=275) COVID-19 geçirmemiş ve %66,3’ünün (n=220) ailesinde COVID-19 geçiren bir yakını olmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %46,7’si (n=155) genel sağlık durumunu ‘iyi’ olarak ifade etmişlerdir. COVID-19 ile ilgili bazı ifadelerin sunulduğu soruda katılımcıların %53,9’u (n=179), ‘‘Hastalanırsam bunu hafif bir şekilde atlatacağımı düşünüyorum’’ ifadesine katıldıklarını bildirmişlerdir. Katılımcıların %76,6’sı (n=254) aşı ile ilgili yan etki nedeniyle endişe duyduklarını, %66’sı (n=219), aşıların içeriğinden endişe duyduklarını, %64,5’i (n=214) aşının etkinliğinden, %62,3’ü (n=219) ise aşı ile ilgili testlerin güvenilirliğinden endişe duyduklarını ifade etmişlerdir. Katılımcıların COVID-19 Aşısına Yönelik Tutumlar Ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalamaları 3,18±0,76 olarak bulunmuştur (Geniş vd., 2020). Sonuç: Bulgularımız öğrencilerin aşıya karşı olumlu bir tutuma sahip olduklarını gösterdi, ancak yine de bazı endişeleri vardı. Öğrencilerin endişelerini gidermek, aşının etkinliğini şeffaf bir şekilde açıklamak ve aşı kararsızlığının altında yatan nedenleri daha iyi anlamak için daha kapsamlı çalışmaların tasarlanması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aşı kararsızlığı, COVID-19 aşısı, Üniversite öğrencileri, Tutum