Yazar "Yalap, Rukiye" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anaokulu Menülerinin İyileştirilmesi ve Yemek İsrafının Azaltılması: Kapadokya Üniversitesi Çocuk Gelişimi Uygulama Araştırma Merkezi Örneği(Türkiye Diyetisyenler Derneği, 2023) Küçükkatırcı Baykan, Hürmet; Yaşar, Şükran; Kütahneci, Elif; Yalap, Rukiye; Şenol, VesileAmaç: Deneysel ve karşılaştırmalı olarak yürütülen bu araştırma, bir anaokulunda sunulan yemekleri, çocukların tüketimine uygun hâle getirerek yemek israfını azaltmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bireyler ve Yöntem: Kapadokya Üniversitesi Çocuk Gelişimi Uygulama ve Araştırma Merkezine bağlı kreşte öğle yemeği hizmeti alan çocukların tamamı çalışmaya dâhil edilmiştir. Çalışma, gözlem periyodu ve yemek örneği iyileştirme aşaması olmak üzere iki aşamalı planlanmıştır. Birinci aşamada artık miktarı en yüksek olan yemek örnekleri ve bu yemeklerin “Artık Miktar Yüzdesi” belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında artık miktarı yüzdesi yüksek olan yemeklerde grubun özellik ve tercihlerine göre iyileştirmeler yapılmış ve çocuklara “İyileştirilmiş Yemek Örnekleri” sunulmuştur.Bulgular: Çalışma 15 kız, 35 erkek öğrenci olmak üzere toplam 50 çocuk ile gerçekleştrilmiştir. Çocukların yaş ortalaması 50.09±11.75 ay, boy uzunluğu ortalaması 102.09 ± 7.32 cm, vücut ağırlığı ortancası ise 16.60 (14.67-18.42) kilogramdır. Çocukların yaşa göre beden kütle indeksi Z skoru 0.46, persentil değeri 67.7’dir. Çalışma kapsamına alınan sekiz kap yemek örneğinin dördünde (patates oturtma - ıspanak yemeği - barbunya yemeği (sıcak) - çiftlik kebabı) artık miktar yüzdesi istatistiksel açıdan anlamlı olarak azalmıştır (p<0.05). Sonuç: Çalışmanın sonucunda, ilgili grubun özellik ve tercihlerine göre düzenlenen yemek örneklerinin yemek israfını önlemeye yardımcı olduğu gözlenmiştir. Bu sonuç, yemek israfının azaltılması ve katılımcı tercihlerine yönelik besleyici menüler planlanmasında alanında eğitim almış uzman kişilere yetki verilmesinin önemini göstermiştir.Öğe Anti-SARS-CoV-2 Antikor Taramasında Hızlı Kaset Test Sonuçlarının Elektrokemilüminesans İmmünassay Yöntemiyle Doğrulanması(2022) Akman, Nazife; Akidağı, Zeynep; Özmen, Pelin; Yalap, RukiyeAmaç: COVID-19 pandemisi nedeniyle ara verilen yüz yüze eğitimin Ekim 2020'de yeniden başlaması, genç yetişkinlerde SARS-CoV-2 enfeksiyon oranlarının hızlı bir artışta olduğu döneme denk geldiğinden bu çalışmada, sessiz bulaştırıcılar olarak tanımlanabilecek bulaş zincirinin en büyük halkası olan genç yetişkinlerde 2019 korona virüs hastalığı (COVID-19) seropozitifliğini iki farklı serolojik metodla saptayarak epidemiyolojik veri sağlamak, asemptomatik/hafif belirtili/semptomatik vakaların bulgu-test performansı ilişkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Aralık 2020- Şubat 2021 tarihleri arasında Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında okuyan ve uygulama derslerine yüz yüze katılacak olan öğrencilerle kesitsel bir araştırma yapıldı. Katılımcılara, SARS-CoV-2 maruziyetine bağlı olarak COVID-19 semptomları ve hastalık öyküleri hakkında bir anket uygulandı. SARS-CoV-2 antikor tayini için katılımcılardan kan örnekleri alındı ve tek bir Lateral Flow İmmunoAssay (LFIA (Novatech,Türkiye)) kaset test ile araştırıldı. Test sonucu pozitif bulunan örnekler daha sonra SARS-CoV-2 Anti-N IgM+IgG; SARS-CoV-2 Anti-S IgM+IgG; SARS-CoV-2 Anti-RBD IgG; Anti-SARS-CoV-2 kiti (Roche,Almanya) ile elektrokemilüminesans immünassay (ECLIA) yöntemi kullanılarak yeniden değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya katılan 239 örnekten LFIA yöntemine göre SARS-CoV2 IgM/IgG sonucu pozitif olan 50 (%20,9) örnek daha sonra ECLIA yöntemi ile tekrar çalışılmıştır. ECLIA sonucuna göre hem nükleokapsid (N), hem de spike (S) antijenine karşı bireylerin %72’si (36/50), RBD antijenine karşı %70’i (35) seropozitif olarak saptanmıştır. ECLIA test sonuçları referans alınarak 239 örneğin çalışılıp 50 örneğin IgM/ IgG pozitif bulunduğu kart test kitinin duyarlılığı %64 ve özgüllüğü %93 olarak saptanmıştır. Her iki yöntemle de seropozitif bulunan hastaların %46’sında (n=23) temas öyküsü bildirilirken, %30’u (n=15) COVID-19 kliniği göstermiştir. Katılımcıların %54’ü (n=27) PCR testi yaptırmadığını bildirmiş fakat tamamında antikor yanıtının oluştuğu görülmüştür. Seropozitif hastaların ise yalnızca %28’inin (n=14) PCR sonucu pozitif rapor edilmiş olup bunların %4’ü kronik bir hastalığı olduğunu belirtmiştir. Sonuç: Sonuçlarımız, hızlı kaset test ile ECLIA performansının iyi bir uyum derecesine sahip olmadığını ve farklı immunoassay testlerle doğrulamasının yapılmasının epidemiyolojik sürveyans için daha yararlı olacağını düşündürmektedir. Bulgularımız, gençlerde çok az veya hafif semptomlar görülmesine bağlı olarak onlara hastalandıklarını düşündürmediğinden test yaptırmadıklarını göstermiştir. Özellikle yeni COVID-19 varyantları bağlamında ve gençleri hedef alan toplu aşılama kampanyalarına ilginin azlığında, gençlerin serolojik durumlarını izlemeye devam etmek önemli olacaktır.Öğe Change in Utilization of Health Services and its Affecting Factors in Kayseri City Center: A Comparative Population-Based Cross-Sectional Study in 2004 and 2017(Türkiye Klinikleri, 2023) Şenol, Vesile; Elmalı, Ferhan; Çetinkaya, Fevziye; Naçar, Melis; Yalap, RukiyeObjective: This study aimed to examine the change in health service use and its affecting factors by comparing the findings of 2 studies conducted at different times, with the same data collection tools, in the same health service region. Material and Methods: The first cross-sectional study was conducted in 2004, in urban areas in Kayseri, with 501 households and 1,880 people in Primary Health Centers. The second was carried out in 2017, in 30 Family Health Centers, with 801 households and 2,253 people. The data were collected by the face-to-face interview method using a questionnaire. In statistical analysis, mean±standard deviation, median (Q1-Q3), Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, Pearson ?2, logistic regression analysis were used. The value p<0.05 was accepted as statistically significant. Results: The rate of health service utilization (HSU) increased from 79.6% to 84.8%, the average number of visits to physicians per person increased from 4.9 to 6.9. While the proportion of primary HSU increased to 45.8%, requests for visits to public hospital decreased to 26.4%. Healthcare use was significantly higher in male gender (2.2-2.3 times), 65 years and older (2.8-3.2 times), in people with good income (1.8-1.5 times), and in those with negative health perception (1.8-1.9 times). Conclusion: There has been a significant improvement in HSU parameters, particularly in Primary Health Care Centers services. Male gender, good level income, advanced age (?65), and negative health perception are the main determinants of healthcare use. These results require a better understanding of the factors that make access to the health facilities difficult and the development of strategies that ensure fair use of health services.Öğe COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE ALINAN KORUNMA ÖNLEMLERİNE YAKLAŞIM: SAĞLIK MESLEK YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ(Ejons Internatıonal Journal On Mathematıcs, Engıneerıng & Natural Scıences, 2021) Yalap, Rukiye; Özmen, Pelin; Akman, Nazife; Akidağı, ZeynepAmaç: Bu çalışmada, Kapadokya Üniversitesi Kapadokya Meslek Yüksekokulu sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arası öğrencilerin pandemi sürecinde alınan önlemler ve bağışıklama hakkındaki tutum ve davranışları araştırılmıştır. Yöntem: Araştırma, genç bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde alınan toplumsal önlemlere yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla kesitsel bir çalışma olarak planlanmıştır. Çalışmaya katılan 257 öğrenciye Kasım 2020-Şubat 2021 tarihleri arasında anket uygulanmıştır. Anket formu; Covid 19 enfeksiyonu geçirilip geçirilmediğini belirlemeye yönelik ve Covid 19’dan korunmaya yönelik tedbirlerle ilgili tutum ve davranışlarını sorgulayan 37 sorudan oluşmuştur. Veriler; sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ölçütleri ile SPSS 21 programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 21,17 (min = 18, max= 38, sd= 2,81) olup; %63,4’ü (n=163) kadın, %36,6’sı (n=94) erkektir. Öğrencilere Covid 19 teşhisi için PCR testi yaptırıp yaptırmadıkları sorulmuş; %27,6’sı (n=71) yaptırdığını, bunların %35,2’sinin (n=25) sonucunun pozitif çıktığını belirtmiştir. Örneklem grubunda PCR test sonucuna göre Covid 19 prevalansı %9,7 bulunmuştur. Katılımcıların tamamına yakını (%98.8) maske kullanımına dikkat ettiğini ve tek kullanımlık cerrahi maske kullandığını (%96.9) ifade etmişlerdir. Günde bir maske kullanan ve en az iki kez değiştiren katılımcıların oranları sırasıyla %48.6 ve %31.1’dir. El yıkamayı gün içinde sıklıkla tekrar eden (%87.2), toplu taşıma araçlarını nadiren kullanan (%52.7) katılımcılar arasında toplu organizasyonlara katılım oranı %46.5’dir. Tedbirlere uyduğunu düşünenlerin oranı %61.9 olup, tedbirlerin yeterliliği konusunda kararsız olanlarla toplumun kurallara uymadığını düşünenler aynı orandadır (%40.9). Katılımcıların %57.6’sı Covid-19 ile ilgili yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Covid-19 aşısı yaptırmayı düşünmeyen katılımcıların (%39.7); aşıyı güvensiz bulması (%12.8) ve yan etkilerinden endişe duyması (%3.9) en sık belirtilen gerekçelerdir. Sonuç: Asemptomatik taşıyıcı olarak özellikle gençlerin toplumdaki risk grubuna karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Elde edilen veriler doğrultusunda, sağlık programlarında öğrenim gören öğrencilerin enfeksiyon korunma tedbirlerine uyum ve farkındalıkları yüksek oranlarda olumlu bulunmuştur. Katılımcı öğrencilerde, toplumun pandemiye yönelik eğitim alması hususunda beklentiler vardır. Ayrıca aşı karşıtlığı oranının önemsenecek ölçüde saptanmasının, endişe ve bilgi eksikliğinden dolayı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, toplumun tedbirler ve aşılanma konusunda daha fazla eğitsel faaliyetlere ihtiyacı vardır.Öğe Dil ve Konuşma Bozukluklarında Teleterapi ve Geleneksel Yüz-Yüze Terapi Programlarının Etkililiklerinin Karşılaştırılması(2024) Yalap, RukiyeDil ve konuşma bozukluklarının sağaltımında geleneksel yüz-yüze terapi uygulamaları uzun yıllardır kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda COVID-19 pandemisiyle birlikte çevrimiçi dil ve konuşma terapisi hizmetleri yaygınlaşmaktadır. Bu projenin amacı afazi, konuşma sesi bozukluğu ve gelişimsel dil bozukluğu olan bireylere uygulanan yüz-yüze dil ve konuşma terapisi programları ve çevrimiçi olarak uygulanan teleterapi programlarının etkililiğinin karşılaştırılmasıdır. Bu amaçla proje kapsamında Kapadokya Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Eğitim, Uygulama ve Araştırma Ünitesi’nde 2000 seansın üzerinde yüz-yüze ve çevrimiçi dil ve konuşma terapisi hizmeti sağlanmıştır. Dil ve Konuşma Terapisi lisans programı dördüncü sınıf öğrencileri Klinik Uygulama ve Mesleki Uygulama dersi kapsamında uygulamalarını yürütmüşlerdir. Ayrıca terapiye gelen danışanlardan alınan bilgilendirilmiş onam ile değerlendirme ve terapi videoları derslerde öğrencilere eğitim amaçlı izletilmiştir. Proje kapsamında bir adet TÜBİTAK 2209-A projesi, bir adet ulusal sözel bildiri, bir adet ulusal hakemli dergilerde makale, bir adet yüksek lisans tezi ve iki adet lisans bitirme projesi tamamlanmıştır.Öğe LFIA YÖNTEMİ İLE COVID 19 TAŞIYICILIĞININ SAPTANMASI: BİR SEROPREVALANS ÇALIŞMASI(2021) Akman, Nazife; Akidağı, Zeynep; Özmen, Pelin; Yalap, RukiyeÖZET Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) hızlı yayılım gösteren bir pandemidir. Hastalığın yayılmasında virüse bağlı etmenlerin (viral yük, ACE bağlama proteini vs.) yanı sıra asemptomatik bireylerin de rolü azımsanmayacak miktardadır. COVID-19 pandemisinde, toplumda virüsün yayılmasına neden olan sessiz bulaştırıcıları saptamak için Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arasındaki 258 öğrencide SARS-CoV-2 seroprevalansı araştırıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 21,5 (min = 18, max= 33) olup %69’u (n=38) kız öğrenciydi. Çalışmada bireylerin seroprevalans taramasında LFIA (Lateral Flow Immuno Assay) yöntemi kullanılarak SARS-COV-2 virüsüne karşı antikor yanıtları tarandı ve hastalık bulguları, PZR (polimeraz zincir reaksiyonu) testi ve şüpheli temas öyküsü yönünden değerlendirildi. Çalışmamızda SARS-CoV-2 seropozitifliği %21 (n=55) olarak saptanmış olup bu bireylerin %25’inin (n=14) son altı ay içinde PZR pozitiflikleri bulunmaktaydı. %56’sının (n=31) semptom göstermediği için test yaptırmadığını fakat SARS-COV-2 antikor pozitifliği saptandı. Bu oranlar, toplumdaki sessiz bulaştırıcıların yaygınlığını ortaya koymuştur. Bu çalışma seroepidemiyolojik veri eldesi açısından değerli olmakla birlikte koruyucu bağışıklık göstergesi olarak kabul edilmemelidir.Öğe Okul Öncesi Kekemeliği Olan ve Olmayan Çocukların Ebeveyn Tutumlarının Duygu Düzenleme Becerisi Üzerindeki Etkisinin Karşılaştırılması(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2025) Yetkin, Bengisu; Şenol, Vesile; Yalap, RukiyeAmaç: Bu çalışmanın amacı, 4-6 yaş arası kekemeliği olan ve olmayan çocukların ebeveyn tutumlarının duygu düzenleme becerisi üzerindeki etkisinin incelenmesidir.Öğe Tıbbi görüntüleme çalışanlarının portable röntgen cihazlarının kullanımında enfeksiyon kontrolüne yönelik bilgi, tutum ve davranışları(SANAR2020, 2020) Yalap, Rukiye; Türerer, Ercan; Aydın, Gürdoğan; Ataseven, DilekAmaç: Bu çalışmada; Portable Röntgen Cihazı ile çekim yapan Tıbbi Görüntüleme Teknisyen ve Teknikerlerinin çekimler esnasında ve çekim sonrasında enfeksiyon kontrolüne yönelik bilgi düzeylerinin, tutum ve davranışlarının ortaya konularak portable röntgen cihazı kullanımı esnasında oluşabilecek enfeksiyon bulaş risklerinin önlenmesine yönelik tedbirlerin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Araştırmada TÜMRAD-DER, TMRT_DER ve TG-DER derneklerine kayıtlı toplam 6.147 Tıbbi Görüntüleme teknisyen ve teknikerine online olarak ulaştırılarak anket formunun doldurulması istenmiştir. Çalışanlara araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan tanımlayıcı bilgilerini ve enfeksiyon kontrolü konusunda bilgi, tutum ve davranışlarını sorgulayan anket formu uygulanmıştır. Portable röntgen cihazı ile çekim yapan teknisyen ve teknikerlerden araştırmaya katılmayı kabul eden 266 katılımcı araştırma kapsamına alınmıştır. Elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 22 programında değerlendirilmiş, İstatistiksel analizde Ki-kare, t testi analizi kullanılmış ve p<0.05 değerleri anlamlı olarak kabul edilmiştir.