Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik - Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    KAYSERİ İLİNİN MEDİKAL TURİZMİNDE MARKA OLMA YOLCULUĞU: İNSAN VE YAPAY ZEKÂ PERSPEKTİFLERİ
    (2024) Tosun, Nurperihan; Arık, Yılmaz
    Türkiye’nin medikal turizmdeki potansiyeli sürekli olarak artmakta ve belirli büyük şehirler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Kayseri ise sağlık ve turizm altyapısı açısından yüksek potansiyele sahip olup, medikal turizme önemli katkılar sunabilecek kapasiteye ulaşmıştır. Bu çalışma ile Kayseri ilinin medikal turizmde marka kent olma potansiyelini SWOT analiziyle ortaya koymak amaçlanmıştır. Nitel araştırma kapsamında on kişiyle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak ve yapay zeka platformu olan ChatGPT-4o uygulamasından aynı sorular sorularak veriler toplanmıştır. Görüşmeler esnasında literatür ve uzman görüşlerinden yararlanarak hazırlanan sekiz soru katılımcılara sorulmuş, cevaplar ses kaydına alınmıştır. Hem uzman görüşleri hem de ChatGPT-4o uygulamasından toplanan verilerle SWOT analizleri ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonrasında güçlü yönlerde elde edilen benzerlikler; sağlık altyapısının iyi olması, uzman sağlık çalışanlarının varlığı, şehrin Kapadokya bölgesinde yer alması, fiyat avantajı şeklindedir. Zayıf yönlerdeki benzerlikler; yurt dışından uçuşların aktarmalı olması, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin yetersizliği, medikal turizm konusunda nitelikli personel eksikliği ve kurumlar arası iş birliğinde yetersizlik olmuştur. Fırsatlarda; uygun fiyatlı sağlık hizmetlerinin sunumuyla yüksek talep potansiyeli, medikal turizm ile turizm faaliyetlerinin entegre edilebilirliği, devlet teşvikleri şeklinde benzerlik göstermiştir. Tehditlerdeki benzerlikler ise İstanbul, Antalya ve İzmir şehirlerinin üstün rekabet gücüne sahip olması, medikal turistlerin Türkiye’yi güvenlik açısından riskli görmesi ve meydana gelebilecek istenmeyen durumların olumsuz yorumlarla uluslararası imajı zedeleme riskinin olması şeklindedir. Kayseri ilinin medikal turizm konusunda marka kent haline gelmesi için paydaşların daha güçlü iş birliği içinde olması, profesyonel düzeyde tanıtım ve pazarlama çabalarına önem verilmesi, nitelikli personel yetiştirilmesi, Kapadokya ve Erciyes’in turizm avantajının medikal turizme entegrasyonu, diaspora potansiyelinin değerlendirilmesi, charter uçuşların organize edilmesi, aracı kuruluş sayısının artırılması önerilmiştir.
  • Öğe
    DİJİTAL YAŞAM TEKNOLOJİLERİ BAĞLAMINDA AKILLI SAAT KULLANICILARININ DENEYİMLERİ ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA*
    (2023) Doğanalp Çoban, Selma; İspirli Turan, Ayşe
    Günümüz teknolojisinin gelişimi ve dijital hayata geçiş hayatımızın birçok alanında kendini göstermektedir. Normal şartlar altında manuel şekilde yapılan birçok işlem dijitalleşmeyle beraber online ortamlara geçmiştir. Bireylerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarına paralel olarak bazen özel cihazlarla bazen ise telefon uygulamaları üzerinden takip ettikleri adımsayar, uyku vb. birçok program artık akıllı saatlere taşınmış ve bireyler bu sayede sağlık amaçlı birçok uygulamadan faydalanmaktadır. Bu çalışmada akıllı saat kullanmakta olan akademisyen bireylerin sağlık yaşam alışkanlıkları bağlamında deneyimleri ve hangi nedenlerle akıllı saat kullanımına yöneldikleri, hangi uygulamaları kullanmayı tercih ettikleri sorularına yanıt aranmıştır. Araştırma Nevşehir’de bulunan Kapadokya Üniversitesi ve Hacı Bektaş Veli Üniversitesinden seçilmiş olan akademisyen bireylerdir. Çalışmada 7 kadın ve 6 erkek akademisyenle, yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla gerçekleştirilmiş ve elde edilen veriler 12. görüşmeciden sonra tekrar etmeye başlaması üzerine görüşmeler sonlandırılmıştır. Sonuç olarak; akıllı saat kullanımının; günlük yürüyüş, su tüketim, nabız vb. sağlık göstergelerini olumlu yönde teşvik ettiği belirtilmiştir.
  • Öğe
    ÖLME MEKÂNLARI VE ÖLÜMÜN KURUMSALLAŞMASINA DAİR KAVRAMSAL BİR İNCELEME
    (KESİT AKADEMİ DERGİSİ, 2021) Doğanalp Çoban, Selma; Erdem, Ramazan
    Öz: Ölüm her geçen gün hayatımızın bir gerçeği, yaşamımızın bir parçası olmaktan çıkarılarak tabu bir alan olmaya doğru yol almaktadır. Modern tıbbın ve sekülerleşmenin de tetiklediği bu durum ölümün nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde geçekleşeceğinden, gerçekleştikten sonra neler yapılması gerektiğine dair tüm aşamaları etkisi altına almaktadır. Bu etki sonucunda ise ölüm geçmişte olduğu gibi dört duvar arasında kişinin yuvası olarak tanımladığı kendi yatağının, yorganının olduğu ev ortamından, hiç bilmediği ve çok çeşitli uyaranların olduğu hastane ortamına taşınmıştır. Burada ölümün ve ölme mekânlarının ciddi bir değişime uğradığı ve hastanelere taşındığı söylenebilmektedir. Hastanelere taşınan ölümün kurumsal bir olguya evrilmesi de burada başlamaktadır. Ölümün kurumsallaşması, bireyin ölüm öncesi ve ölüm sonrası süreçlerinin belirli bir çerçevede belirli bir kalıplar doğrultusunda gerçekleşmesi olarak tanımlanabilir. Ölümün kurumsallaşmasında toplumdaki diğer tüm hizmetler gibi ölüm öncesi ve sonrası hizmetlerde artık bir takım resmi süreçlerden geçerek kimi zaman devlet kimi zaman ise özel sektör eliyle gerçekleşmektedir. Bu çalışmada, toplumun değişen dinamiklerinden biri olan ölümün modern tıpla birlikte ne şekilde bir değişikliğe uğradığı kapsamlı bir şekilde ele alınarak modern tıbbın ölüm üzerindeki etkileri, ölme mekânları ve ölümün kurumsallaşmasından detaylı olarak bahsedilmiştir. Ölme mekânları ve ölümün kurumsallaşması hakkında teorik bilgilerin verildiği bu çalışma gelecekteki çalışmalara da katkı sağlayabilecektir.
  • Öğe
    "COVİD-19 KORKUSU VE ÖLÜM KAYGISI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA"
    (2021) Doğanalp Çoban, Selma; İspirli Turan, Ayşe
    Halihazırda içerisinde bulunduğumuz COVID-19 pandemisi birçok insanın hayıtını derinden etkilemiştir. Gerek psikolojik gerek ise sosyal hayat ve insan ilişkileri üzerinde pek çok açıdan farklılıklara neden olmuştur. Bireylerin karantina süreçleri ve kısıtlamalardan ötürü psikolojileri, sosyal hayatları diğer insanlarla olan ilişkileri, hijyen alışkanlıkları ve tüketim davranışlarında birçok farklılık meydana getirmiş ve değişimler yaşamımızda önemli bazen olumlu bazen ise olumsuz anlamda önemli bir etki bırakmış ve yer edinmiştir. Bulaş sonrasında kinin vücut sağlığı üzerinde meydana getireceği değişikliklerle alakalı belirsizlik oluşu, hastalığın hangi cinsiyet, yaş ve vücut üzerinde nasıl seyredeceğinin net olarak tespit edilemeyişi insanları bu konuda kaygı ve endişeye sürüklemiştir. Bu kaygılar yalnızca virüs nedeniyle enfekte olmak korkusu değil, aynı zamanda ölüm korkusu olarak da ortaya çıkmıştır. Virüsün kişiyi enfekte etmesinden sonra hayatını kaybetme korkusu veya bir yakımızın veya sevdiklerimizi hayatını kaybedeceği düşüncesi bu hastalıktan ötürü ortaya çıkan ve psikolojik olarak insanların olumsuz etkilenmesine neden olan ölüm kaygısıdır. Bu çalışmada bireylerin COVD-19 pandemisi nedeniyle sahip olduğu ölüm kaygısını ölçmek amacıyla yapılmıştır.
  • Öğe
    Çevreye Duyarlılık ve Sorumluluk Bağlamında Yeşil Halkla İlişkiler ve Antroposen Kavramı: Billboardlar Üzerinden Bir Göstergebilimsel Analiz
    (2021) Akdağ, Mustafa; Özdemir, Merve
    Küreselleşme ile insan merkezli bir hale gelen gezegenin ekolojik açıdan tahrip edilmesi son dönemde birçok disiplin tarafından ele alınan bir konudur. Ekolojik dengenin bozulması ile gündeme gelen antroposen, özellikle insanın dünya üzerindeki tahribatını ele alan bir kavramdır. Sanayi devrimi ile beraber artarak devam eden fosil yakıt kullanımı, atmosferdeki sera gazı etkisini artırarak küresel ısınmayı önemli ölçüde etkilemektedir. Dolayısıyla küresel ısınma etkisinin artması dünyanın bir yaşam alanı halinden oldukça uzaklaştığını göstermektedir. Bütünleşik bir yapı gerektiren ekoloji, işletmelerin de bu anlamda adım atmasını zorunlu kılmaktadır. Küreselleşme ve rekabet ortamının artması ile işletmeler, halkla ilişkiler, sosyal sorumluluk, reklam, pazarlama ve marka çalışmalarını sürdürülebilir yeşil felsefe üzerine temellendirerek hem toplumun hem de makro anlamda gezegenin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak özne konumundadır. İşletmelerin tamamen kar odaklı bir felsefe benimsemeyip çevreye duyarlı sorumluluk projeleri geliştirmeleri küresel çevre sorunlarına karşı önleyici bir adım attıklarını göstermektedir. Bu da bilinçli hale gelen günümüz tüketicisinin marka tercihini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu bağlamda işletme ile tüketici arasında bir köprü görevi gören yeşil halkla ilişkiler çalışmaları, yapılacak iletişimsel çalışmaların önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Bu anlamda çalışma içerisinde halkla ilişkiler araçlarından olan billboard projelerine yer verilerek göstergebilimsel bir analiz konu dahilinde incelenmiş ve yapılan çevreci billboard faaliyetlerinin hem sürdürülebilirliğe katkı sağladığı hem de tüketiciler tarafından daha fazla tercih edildiği dikkat çekmiştir.
  • Öğe
    Seçmen Kararlarında Duyguların Rolü ve İşlevi: Duygusal İçerikli Reklamlar Üzerine Bir Analiz
    (2021) Akdağ, Mustafa; Özdemir, Merve
    Demokrasinin egemen olduğu birçok ülkede seçim uygulaması büyük bir rol oynamaktadır. İktidara gelmeyi hedefleyen her parti, seçim uygulamalarında seçmeni etkileyecek iletişim stratejileri geliştirmektedir. Geçmişten bu yana seçmen davranışını anlamaya çalışanlar, seçmenin rasyonel tercihler doğrultusunda karar verme ve seçme işlemini gerçekleştirdiğini belirtse de son dönemde insan davranışını anlamaya çalışan birçok çalışma davranışların sadece mantıksal düzlemde ele alınamayacağını, duygusal faktörlerin de derinlemesine araştırılması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. 1950’li yıllardan itibaren yapılan birçok araştırma seçmenin politik kararlarında tamamen mantıksal çıkarımlarda bulunmadığını ve duygusal olarak etkilenme güdüsünün çok daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda davranış örüntüsü geliştiren seçmen, seçim kampanyalarında bilinçli ya da bilinçsiz olarak duygusal iletişim stratejilerinden etkilenebilmektedir. Buradan hareketle çalışmada, duygu kavramına literatürde geniş bir yer verilerek seçmen davranışlarını açıklamada duyguların oynadığı rol ve işlevler detaylı bir şekilde açıklanacaktır. Özellikle siyasal iletişim boyutunda AK Parti ve CHP’nin Yerel ve Genel Milletvekili Seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı Seçim reklamları duygu faktörünün nasıl kodlandığı ve uygulandığı açısından nitel araştırma yöntemi ile analiz edilecektir. Bu bağlamda her iki partinin iki farklı reklamı nitel analiz yöntemi içerisinde bulunan içerik analizi ve betimsel analiz yöntemi ile incelenecektir. Betimsel analiz yöntemi, çalışmadaki verilerin sınıflandırılması, özetlenmesi ve sonuçlara ulaşılmasını sağlarken, içerik analizi yöntemi ise reklamların karakterize edilmesi, sınıflandırılması ve yorumlanması amacıyla kullanılacaktır. Bu sonuçlara göre siyaset, iletişim ve duygu kavramları arasındaki ilişki ortaya çıkarılacak, seçmenin duygusal etkilere açık oluşu literatür çerçevesinde değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Medikal Turizmde Hasta Tercihini Etkileyen Faktörler
    (2019) Dökme, Sema
    Bu çalışmada medikal turizmde hasta tercihini etkileyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada medikal turizm kapsamında gelen hastaların tercihlerini etkileyen faktörleri inceleyen araştırmalar ve değerlendirme çalışmaları dikkate alınmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda elde edilen faktörler ülke seçimi ve kurum seçimi olmak üzere iki ayrı temelde sınıflandırılmıştır. Ülke seçiminde sosyo-ekonomik ve politik durumun, mevzuatın, aracı kuruluşların, ulaşımın ve diğer turizm faaliyetlerinin etkili olduğu belirlenmiştir. Kurum seçiminde ise, kalite, maliyet, bekleme süresi, iletişim, tanıtım ve teknoloji faktörlerinin dikkate alındığı gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Niteliksel Araştırmaların Planlanması: Araştırma Soruları, Örneklem Seçimi, Geçerlik ve Güvenirlik
    (2018) Yağar, Fedayi; Dökme, Sema
    Bu çalışmada niteliksel araştırmaların planlanma sürecinin detaylı bir şekilde incelenmesi amaçlanmıştır. Derleme niteliği taşıyan bu çalışmada planlama sürecinde yer alan araştırma soruları, örneklem seçimi, geçerlik ve güvenirlik konuları sağlık bilimlerinde yapılan araştırmalar ile örneklendirilerek açıklanmıştır. Çalışmada araştırma sorularının nasıl olması gerektiği belirtilmiştir. Örneklem seçimi noktasında maksimum çeşitlilik örnekleme, benzeşik örnekleme, kartopu örnekleme, kolayda örnekleme, aşırı/aykırı durum örnekleme, tipik durum örnekleme, kritik durumlar örnekleme, ölçüt örnekleme, kota örnekleme ve teorik örnekleme yöntemleri incelenmiştir. Geçerlik ve güvenirliğin sağlanması noktasında nelere dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sonuç olarak, ulusal literatür incelendiğinde sağlık alanında bu amaçla yapılmış çalışmaların çok az olduğu görülmüştür. Bu sebeple yapılan bu çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmüştür.
  • Öğe
    Health Professionals and Mobbing
    (2019) Yağar, Fedayi; Dökme, Sema
    AIM: This study was conducted to evaluate research articles related to mobbing on healthcare professionals in Turkey using the content analysis method. METHOD: National and international scientific articles published between the years 2009, and 2018 were searched using PubMed, Science Direct and Google Academic databases between 04.01.2018, and 06.01.2018. When searching, the keywords ‘mobbing in hospitals’, ‘mobbing in health institutions’, ‘health professionals and mobbing’, ‘physicians and mobbing’, ‘nurses and mobbing’ were used. In this context, it was decided that 56 research articles could be used in the study by taking various restrictions into consideration. RESULTS: It was detected that public institutions were more frequently included in the research study. In terms of the research design, almost all studies were carried out using quantitative research methodology. It was observed that nurses constitute the most studied occupational group in these studies. It was determined that there were very few studies conducted especially with physicians and administrative staff in these studies. It was determined that there were very few studies conducted especially with physicians and administrative staff. CONCLUSION: It was observed in the studies that usually women were mostly exposed to mobbing, rate of verbal violence was quite high, communication of the employees were prevented in particular, most frequently managers exerted mobbing behaviour, the most effective cause of mobbing is the lack of a safe workplace environment, and that most of the victimized employees want to resign. It is believed that this study will contribute to the literature by providing a general perspective about the subject.