TUR - Kitap Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    KÜRESEL DOĞAN İŞLETMELER
    (Nobel Yayınevi, 2024) Konaklıoğlu, Ece; Güçer, Evren; Gülcan, Bilgehan
    Günümüzde ülkelerin ilk hedeflerinden biri, ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik ilklerine uygun biçimde refah düzeyini arttırmaktır. Ülkeler refah düzeyini arttırmak için diğer ülkelerle ilişki kurmuşlar ve küreselleşme- nin de etkisiyle ulusların arasındaki faaliyetlere dâhil olan işletmeler sayesin- de “uluslarasılaşma” kavramı ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar uluslararasılaş- ma kavramının her açıdan incelemeye çalışmış ancak uzun bir süre hep benzer eksenlerde sonuçlara ulaşmışladır. Bu durum McKinsey’in 1990’ların başında uluslararasılaşma yazınına farklı bir boyut kazandıran çalışması ve bu kap- samda yeni bir kavram ortaya atmasıyla değişmiştir. Söz konusu kavrama olan ilgi sadece akademi dünyası ile sınırlı kalmamış aynı zamanda politik arenada da oldukça ilgi görmüştür (Braunerhjelma ve Halldina, 2019). Küreselleşme ve teknolojinin gelişmesi ile rekabetin şiddetlendiği yeni dünya şartları içinde 1970’ler ve 1980’lerde geliştirilen uluslararasılaşma modellerinin 1990’lar itibariyle yetersiz kalmaya başlaması, farklı bir davranış sergileyen küçük iş- letmelere ilginin artmasında önemli rol oynamıştır (Konaklıoğlu ve Üner, 2014:220). Bu işletmeler kuruluşundan itibaren veya kurulmasını takiben kısa sürede gelirlerinin önemli bir kısmını uluslararası pazardaki ürünlerin satı- şından elde etmeye çalışan yenilikçi girişimlerdir (Knight ve Çavuşgil, 2004; Çavuşgil ve Knight, 2015). Uluslararası pazar hedeflerini gerçekleştirmek için zaman ve deneyim kazanılması gerektiği düşüncesinin aksine davranışlar ser- gileyen bu işletmeler “Küresel Doğan İşletmeler-Born Globals”, “Uluslararası Yeni Girişimler-International New Ventures”, “Küresel Startup-Global Start- ups” ve benzeri adlarla anılmaya başlanmıştır. Ekonominin can damarı olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler rekabet edebilmek adına kendi ulusal pazarlarında büyük çabalar vermesi gerekirken farklı isimlerle anılan bu yeni küçük işletmeler uluslararası pazarlara hızlıca yönelmiş ve oradaki niş pazar- lara kendi yenilikçi fikirlerini ve deneyimlerini sunmuşlardır.
  • Öğe
    Diaspora Turizmi
    (Detay Yayıncılık, 2024) Bulut, Yasin
    Diaspora toplulukları kavramı, siyasi, iktisadi, savaş gibi bir kısım gerekçelerle ana vatanlarını terk ederek başka bir ülkede yaşamak zorunda kalan toplulukları ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu topluluklar, ana vatanlarından başka ülkelerde yaşıyor olsalar da ana vatanlarıyla siyasi, sosyal ve kültürel bağlarını sürdüren ve ev sahibi ülkelerde özgün kimlikleri ile var olmaya çalışan topluluklar olarak bilinmektedirler. Dolayısıyla, geçmiş ile bugünü birleştiren kültürel mirasın taşıyıcısı olarak önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Diğer taraftan, diasporalar yaşadıkları ülkenin sosyokültürel çeşitliliğine katkıda bulunmakta ve sahip oldukları teknik, akademik, gündelik her türden bilgi ve birikimleri ile ülkedeki toplumsal ve ekonomik yapıya fayda sağlamaya devam etmektedirler. Bu bölümde alternatif bir turizm türü olan ve diaspora topluluklarının ana vatan ziyaretlerini kapsamına alan diaspora turizmi ele alınacaktır. Diaspora turizmi kavramı, ana vatanından kendi isteği dışında ayrılarak başka bir ülkeye yerleşen diasporaların kısa süreliğine de olsa ana vatanlarını ziyaret etmek istemeleri ile ortaya çıkmıştır. Dünyanın hemen her bölgesinde yaşayan diasporaların ana vatan ziyaretleri; köken arayışı, aile ve arkadaş ziyareti, atalarının kabrini ve yaşadığı yerleri ziyaret etme, özlem giderme, anıları hatırlama, kendini keşfetme, dinlenme, gezme-görme-eğlenme, yenilenme gibi çeşitli amaçlarla yapılabilmektedir. Diaspora turizmi, kültürler arası yanlış anlamaların önlenmesine, toplumsal ve kültürel farklılıkların azalmasına ve geçmiş ile bağların yeniden tesis edilmesine imkan vererek sorumlu turizm anlayışına; özgün kültürel mirasın korunmasını sağlayarak da Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (UNSDG) uygun bir turizm anlayışı ortaya koymaktadır. Ayrıca, diaspora turizminin döviz girdisinin sağlanması, dış borçların ve cari açığın azaltılması, yurtdışından gerçekleştirilen para transferlerinin ve arsa-arazi-konut vb. gayrimenkul satışlarının artırılması gibi diasporaların ana vatan ekonomileri üzerinde doğrudan ya da dolaylı pek çok olumlu etkileri bulunmaktadır.
  • Öğe
    SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞLETMELERİN HUKUKİ YAPISI
    (Gazi Kitabevi, 2024) Sarı, Ömer
    Günümüzde birçok ekonomik faaliyet çevre kirliliğine neden olmaktadır (Pagnattaro vd., 2021, s. 582). Kirliliği, endüstriyel üretimin çevreye verdiği hasarlı uygulamalar arttırmaktadır. Kirlilik, temelde çevrenin tahribatı, geri dönüşümün ve kaynakların gelecek nesillere aktarımı vb. konular üzerinde ağır hasarlara yola açmaktadır. Bu sebeple, özellikle 1970’li yıllardan itibaren devletlerin ve uluslararası kamuoyunun gündeminde sürdürülebilirlik yer almaya başlamıştır.
  • Öğe
    Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Turizm Politikaları (1923-2023)
    (Akademisyen Yayınevi, 2024) Şanlıoğlu, Ömer; Bulut, Yasin
    Kitabın bu bölümünün amacı Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nde (1923-2023) uygulamaya konulan turizm politikalarını analiz etmek ve politika değişimlerini ortaya koymaktır. Çalışmada Türkiye’deki genel iktisat politikalarındaki değişim ve kırılmalar da dikkate alınmak suretiyle uygulanan turizm politikaları belirli dönemler itibarıyla değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Uygulamaya konulan turizm politikaları kuşkusuz gerek dünyadaki gelişmelerden ve gerekse ülkemizdeki siyasi ve iktisadi konjonktürden önemli ölçüde etkilenmiştir. Her ne kadar 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve Cumhuriyetin ilk yıllarında turizm faaliyetlerinin gelişmesini sağlamaya yönelik bazı girişimler olmuş olsa da esaslı politikaların daha çok 1950’li yıllardan itibaren yürürlüğe girdiği görülmektedir. 1950’li yıllarda mevzuatla ilgili çeşitli düzenlemelerin yapılmış olması, turizm sektörüyle doğrudan ilgili kurumların oluşturulması (Turizm Bankası, TURBAN ve Kültür ve Turizm Bakanlığı) ve 1960’lı yıllardan itibaren 5 Yıllık Kalkınma Planlarında turizm sektörünün yer alması bu alandaki en önemli gelişmeler olarak değerlendirilmelidir. Ancak 24 Ocak 1980 Kararları diğer iktisat politikalarında gözlenen değişim gibi turizm sektörü açısından da önemli bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. Bu çerçevede özellikle 1982 Turizm Teşvik Yasası kapsamında çok sayıda teşvik unsuru yürürlüğe konulmuştur. Sektöre düşük faizle kredi sağlanması, düşük maliyetli girdi ve arsa temini, turizm işletme belgesi alma zorunluluğu ve çeşitli cezaların uygulamaya konulması ile turizm tanıtma fonunun kurulması (1985) en önemli uygulamalar arasında sayılabilir. Nitekim bu çerçevede yürürlüğe konulan politikalar sonucunda 2000’li yıllara kadar turizm arzında önemli artışlar kaydedilmiştir. Öyle ki kimi zaman bir arz fazlasından bahsetmek bile mümkün hale gelmiştir. 2000’li yıllardan itibaren AK Parti Hükümetleri Döneminde ise turizm faaliyetleri yeni bir ivme kazanmış, deniz-kum-güneş turizmi dışında birçok alternatif turizm imkânı gündeme gelmiştir (sağlık turizmi, kültür turizmi, gastronomi turizmi vb.). Rusya ile yaşanan uçak krizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid salgını gibi gelişmeler turizm gelirlerinde bazı yıllarda önemli düşüşlere neden olsa da genel eğilim yukarı yönlü seyretmiştir. Özellikle gelen turist sayısında dünya ölçeğinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Ancak kişi başı turizm gelirleri açısından muadili ülkelerle karşılaştırıldığında, hala önemli sorunların olduğu gözlenmektedir. Bu çerçevede özellikle turizm sektörünün konjonktürel gelişmelerden etkilenme düzeyinin asgariye indirilmesi ve alternatif turizm imkanlarının desteklenerek kişi başına elde edilen turizm gelirlerinin artırılması gerekmektedir. Diğer taraftan sahip olunan turizm çekiciliklerinin gelecek nesillere aktarılabilmesi için de sürdürülebilir turizm politikalarının ısrarla yürürlüğe konulması gerekmektedir.