Yazar "Davletov, Timur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arkeoloji Işığında Altay Şamanizmi ve Müzik(Nobel, 2023) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, TimurTürk, Moğol, Tunguz-Mançu, Kore ve Japon uluslarının mensup olduğu Altay halklarının atalarının yaşadığı Sibirya coğrafyasının geleneksel inanç sistemi ve kadim uygarlığı olan Altay Şamanizmi’nde müzik sanatının geçmişinin arkeoloji ışığında on binlerce yıl öncesine dayandırılabileceğini ileri sürmek mümkün görünmektedir. Modern Şamanizmde de ayinler esnasında olduğu gibi tedavi uygulamaları sırasında da müzik ve çalgı kullanımı önemli bir yere sahiptir.Öğe Buket Uzuner’in Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları Roman Serisinde Şamanizm ve Çevre(İdeal Kitap, 2022) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, Timur; 0000-0001-9312-8385; Kapadokya Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; Okutan Davletov, NükhetGünümüzde insanlığın doğayla birlikte kendi geleceğini de yok etme eşiğine gelmiş bulunması nedeniyle tüm dünyada yerli kültürlerin bilgeliğine ve özellikle Şamanizme ilgi artmıştır. Bunun sebebi ise Şamanizmin insan değil, doğa merkezli olması olarak görülmesidir. Batı dünyası akademik ve sanatsal boyutta bir arayışa girip edebiyatta olduğu gibi farklı çağdaş sanat dallarında da Şaman kültüründen ve Şamanik doğa felsefesinden faydalanmaya başlamışken Türk halkları ise bu alt yapıya zaten sahip olmalarına karşın kültürlerini ve geleneksel dünya görüşlerini tanıtma konusunda dünyanın gerisinde kalmaktadırlar. Nitekim erken Orta Çağ’da eski Türkler toprağa ve suya özel bir kutsiyet atfetmiş, bunları Türk runik metinlerinde ıduk yani kutsal sıfatıyla nitelemiş ve bunlara irade sahibi birer ilahi varlık olarak tapınmışlardır. Türk dilinin ve edebiyatının ilk yazılı eserlerinden olan Moğolistan bölgesi Köktürk ve Uygur kağanlık yazıtları ile Güney Sibirya’daki Kırgız yazıtlarında geçen kutsal yer ve su iyeleri (sahip ruhlar/tanrılar) anlamındaki yir-sub (Yer-Su) kavramı bu noktada özellikle mühimdir. Geleneksel Türk dünya görüşünde bu kavrama atfedilen değer öyle büyük olmuştur ki yer-su, zaman içinde toprağı, suyu, ağacı ve üzerindeki tüm varlıklarıyla birlikte kutsal kabul edilen vatan anlamına ulaşmıştır. Gerçekten de çağdaş Hakas dilinde varlığını hala sürdüren çir-suğ yani yer-su kavramı bugün de vatan, yurt, memleket gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Buket Uzuner’in Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları roman serisi ise iklim krizi, küresel ısınma, kirlilik gibi çeşitli çevre problemlerini işlemesinin yanı sıra hayvan çalışmaları ve kadın çalışmaları disiplinlerinde de değerlendirilebilecek meselelere atıfta bulunarak alandaki bir açığı doldurmaktadır. Ancak Uzuner’in söz konusu serisini oluşturan Su, Toprak ve Hava romanlarını Türk edebiyatında ekokurgu içerisinde değerlendirilen diğer eserlerden ayıran nokta, yazarın bu eserlerde doğrudan yaşayan bir din olan Türk Şamanizminden ve bu konudaki birincil kaynaklardan beslenmesidir. Bu çalışmada ise Uzuner’in romanlarındaki Şamanik unsurlar literatür taramasının yanı sıra güncel saha araştırması verileri ile de desteklenerek çevre bilinci bağlamında detaylıca ele alınmıştır.Öğe Eski Türklerden Günümüze Altay Şamanizminde Çök/Sök Ayini(2022) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, TimurThe word ?ök which has only been found in Tepsey VI, Tuba II and one inscription from Adrianov’s collection, and has been interpreted differently by Turcologists such as Malov, Kyzlasov, Klyashtorny, Erdal, Orkun, Barutcu-Özönder and Aydın. In this study, the word ?ök identified in the Turkic runic texts of Siberia, and the associated ritual of libation have been evaluated as an ancient and common element in the Shamanism of Altaic peoples for the first time in Turcology. For this reason, traces of the concept have been searched in Tungus-Manchu, Korean and Mongolian as well as Turkic languages belonging to the Altaic language family. It has been emphasized that this word, which was recorded in different forms among Turkic and Mongolic peoples, can be an old and common Altaic word. In this way, the existence of Shamanism among the ancient Turks living in the Yenisei region has been exemplified with this word, and it’s been seen that this concept has been preserved until the 21st century in societies speaking Turkic, Mongolic and Manchu-Tungusic languages and perpetuating traditional Shamanism. And results of this research have been presented to the service of Turcology.Öğe Hakas Türklerinin Sözlü Edebiyatı ve Hakas Destancılık Araştırmaları Üzerine(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2021) Davletov, TimurHakas kahramanlık destanları, tarihte ilk kez Fin bilimci Castrén tarafından bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bununla birlikte belirtilmelidir ki Hakas kahramanlık destanlarının araştırılmasında ve korunmasında Katanov ve Radloff tarafından yapılan bilimsel çalışmaların da önemi büyüktür. Sovyetler zamanında Hakas destanlarında “bek” ve “han” gibi toplumun üst katmanlarına işaret eden unvanlar taşıyan kahramanların önde olmasından ötürü kimi araştırmacılar bu sözlü halk kültürü kaynaklarını feodal sınıfı öven eserler olarak nitelemişlerdir. Günümüzde ise bu destanlar özellikle tarihsel ve sosyokültürel araştırmalar bağlamında önemli birer kaynak olarak algılanmaya başlamıştır. Dize sayısı genellikle 1500 ile 15.000 arasında değişen Hakas kahramanlık destanları arasında yaklaşık 16.000 dizeden oluşan Huban Arığ gibi sözlü halk eserleri de yer almaktadır. Tanınmış Hakas dilbilimci ve folklorcularından Maynogaşeva ise geleneksel ortamda haycıların icra ettiği Hakas kahramanlık destanlarının 30.000 dizeye dek ulaştığını ileri sürmüştür. Hakas Türklerinde Kırgızların yarım milyon dizeyi bulabilen Manas’ı ya da Kalmukların Cangar adlı geniş kahramanlık destanlarının yerine birbirinden içerik ve kahramanlar açısından farklılık arz eden çok sayıda irili ufaklı destan mevcuttur. Bunun nedeni olarak ise söz konusu Sibiryalı Türk halklarına ait bu destanların, bütünleşme sürecini tam olarak aşamamış olmaları gösterilmektedir. Geleneksel Hakas toplumunda destanların kuşaktan kuşağa aktarılmasının yanı sıra yetenekli haycıların bu destanları düşlerinde dinlediklerine ilişkin bir inanç da vardır.Öğe İnsan ve Çevre İlişkisi Bağlamında Türk Şamanizmi(Ege Üniversitesi Yayınları, 2022) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, Timur; 0000-0001-9312-8385; Kapadokya Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; Okutan Davletov, NükhetBu çalışmada çevrecilik meselesi ve çevre felsefesi, Türklerin en eski inanç sistemi olan ve Kam inancı, Kamlık, Şaman dini veya Şamanlık gibi adlarla da karşılanan, ancak bununla birlikte Türkoloji ve sosyal bilimlerde din olup olmadığı, ayrıca Türklerle ilgisinin bulunup bulunmadığı konusunda tartışmaların sürdüğü Şamanizm bağlamında irdelenmeye çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda hem kadim bilgelik ürünü olan ve sözlü kültür yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar ulaşan Türk Şaman mitolojisinden hem de Türklerin kendi yazılı belgelerinden örnekler verilmektedir. Ayrıca bu bildiri içerisinde Batılı ve Doğulu tarihî kaynaklar da takip edilerek konuyla ilişkilendirilebilecek motifler üzerinde durulmaktadır. Türkiye Türkolojisinde olduğu gibi farklı alanlarda ortaya koyulmuş İngilizce ve Rusça bilimsel literatürde de insan-çevre, insan-hayvan ilişkileri ya da insanın doğa içindeki konumu meselesinin Şamanizm üzerinden yeteri kadar incelenmemiş olduğu görülmekte, konuyla ilgili araştırmaların yetersizliği göze çarpmaktadır. Ancak Şamanizm, insanı varoluşun merkezine koymadığı gibi onu doğanın bir parçası olarak konumlandıran kadim bir inanç sistemi ve kültür olması nedeniyle söz konusu alan için kaynaklık yapabilecek özgün bir dünya görüşüne sahiptir. Nitekim son dönemde dünyada ve Türkiye’de Şamanizm konusunda akademik ve popüler seviyede merakın arttığı gözlemlenmektedir. Söz konusu bu ilgi artışı kendisini bilimsel araştırma ve tezlerde olduğu gibi edebiyat ve kültür yaşamında da göstermektedir. Bununla birlikte Şamanizm insanlığın modern tarihinde ilk kez Türkiye ve dünya üniversitelerinde ders olarak verilmeye başlanmıştır. Bununla ilgili hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Türk dünyası çapında ilk kez Türk Anadolu’sunda yükseköğrenim kurumlarında lisans ve lisansüstü düzeylerde müfredatta önemli gelişmeler gerçekleştiği tarafımızca tespit edilmiştir. Doğaya karşı insanlığın hiçbir zaman olmadığı kadar güçlü olduğu günümüzde Şamanizm’e yönelik ilginin artışının altında yatan dinamiklere de değinilmektedir. Modern insan, doğa ile kendisi arasındaki karşılıklı bağımlılık düşüncesine henüz ulaşmaya başlamışken geleneksel Şamanlığın yaşatıldığı toplumlarda bu anlayışın yaygın olması dikkat çekicidir. Nitekim Şamanizm kaynaklı bu felsefe en yalın haliyle, ünlü Rusyalı arkeolog ve halkbilimcilerden Mihail F. Kosarev’in Sibirya yerlisi Şaman toplumlardan aktardığı “Orman için kötü ve zararlı olan, bizler için de kötü ve zararlıdır” ifadesinde de görülebilmektedir. Konunun dünyada yeni sayılabilecek bir geçmişi olması sebebiyle Şaman inanç sistemi ve kültürü içerisindeki Türklerin çevrecilik ile ilgili bir terminoloji geliştirmemiş olmaları tahmin edilebilir bir durumdur. Ancak kavramın mevcut olmamasına rağmen Türk Şamanizmi ve mitolojisinde bu konu ile ilişkilendirilebilecek inanış ve uygulamaların önemli bir yere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür.Öğe Kün Sarığ Han: Bir Hakas Kadınının Destanı ve Türkiye’de Yayımlanmış Hakas Şaman Mitolojisi Eserleri Üzerine(TÜRKSOY Yay., 2022) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, TimurRusya Federasyonu dahilinde bulunan ve coğrafya bakımından Asya kıtasının kalbinde konumlanan Hakas Cumhuriyeti'nin büyük halk ozanları arasında yer alan ünlü Hakas destancı Obdo N. Kulagaşeva'nın anlattığı ve asıl adı Ax Saraattığ Kün Sarığ olan Kün Sarığ Han: Bir Hakas Kadınının Destanı adlı destan 2021'de Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları'ndan çıkmıştır.Öğe Şamandan Haycıya: Hakas Türklerinde Âşıklık Geleneği(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2021) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, TimurSibirya Türk halklarından Hakaslarda Şamanlığa ve destancılığa yani haycılığa geçiş sürecinin benzerliği dikkat çekmektedir. Şaman adayı, başta İrl?g yani Erlik Han tarafından seçilmekte ve ata ruhları tarafından geçiş için teşvik edilip Hakasça tös denen yardımcı ruhlar ile donatılmaktadır. Bununla birlikte Hakas inanışlarına göre Şamanlar, yalnızca Erlik Han ve Şaman ataların ruhlarıyla değil, dağ iyeleri ile de ilişki içindedirler. Gırtlaktan türkü söyleme veya kahramanlık destanı anlatma sanatı olan hay icra eden kişi anlamına gelen haycı adayı da kimi zaman hay eez? yani hay iyesi, kimi zaman da tağ eez? yani dağ iyesi tarafından seçilip genellikle rüyalarında olağanüstü özelliklerle, çalgı ve hay ustalığıyla, güzel bir ses ile donatılmaktadır. Bu motif, Müslüman Türk halklarındaki âşıklığa geçişi de hatırlatmaktadır. Alan araştırmaları göstermektedir ki XXI. yüzyıl Hakasları arasında haycıların yani destancıların, ölümden cenaze törenine dek geçen iki gece boyunca çathan adı verilen geleneksel Hakas çalgısı eşliğinde destan anlatarak ölen kişinin ruhunu Şamanlar gibi öbür dünyaya uğurlayabildiklerine ve ruhun yolculuğunu kolaylaştırabildiklerine inanılmaktadır. Bu örneklerden de görülebileceği üzere Türk kültürü için son derece karakteristik olan bu iki figürün yani Şaman ve haycının yetki sahaları kimi zaman kesişmekte, hatta birbirinin yerini alabilmektedir. Benzer biçimde Güney Sibirya Türklerinin av için taygada bulundukları sırada söz konusu tayganın, dağın ve o dağdaki tüm hayvan ve bitki yaşamının üzerinde güç sahibi olan tağ eez?’nin rızasını alabilmek için yanlarında haycı bulundurdukları da bilinmektedir. Bu eylem bir tür kansız kurban olarak değerlendirilmelidir. Nitekim tağ eez?’nin gönlünü hoş tutmak için onun kulağına hoş geldiğine inanılan hayın icra edilmesi, estetik kaygılardan değil, dinî inançlardan kaynaklanmaktadır. Bu anlamda Hakas haycıların tağ eez? için haylamaları ve destanlar anlatmaları, Yunan ozanların Dionysos kültü etrafında şekillenen şenliklerde bu tanrı onuruna tragedyalar sunmaları ile aynı doğrultudadır ve inanç temelli bir uygulamadır. Av ve haycı örneğinde esas olarak Şamanlarla ilişkilendirilen, iyelerle iletişim kurup onları teskin etme gücünün destancıya yani haycıya aktarılmış olduğu ifade edilebilir. Şamanların insanlığın ilk müzisyenleri ve ozanları olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu ilişki daha iyi anlaşılacaktır. Aça da Sibiryalı anlatıcıların yalnız destan veya masal anlatan sanatçılar olarak algılanmadığını, bu kişilerin Şaman özellikleri taşıyan kutlu kişiler olarak kabul gördüklerini ifade etmiştir. Söz konusu ozanlık geleneği, Sibiryalı Şaman Türkleri için çok önemli bir yere sahiptir. Öyle ki bir haycı, bir yerleşim yerine geldiğinde o bölgedeki en güçlü Şamanların dahi kimi durumlarda toplu ayinleri erteledikleri bilinmektedir. Bunun nedeni ise ruhlar ve iyelerden destek alan güçlü bir haycının bulunduğu ortamda Şamana yardım etmesi gereken kutsal varlıkların meşgul olacaklarına ilişkin inanıştır. Bu anlamda Hakas Türklerinin haycılık geleneği, Türk dünyası için olduğu kadar insanlığın ortak kültürel mirası bakımından da ilgi görmeye değerdir. Sovyetler döneminde kayıt altına alınan ve günümüzde çeşitli arşivlerde korunan Hakas kahramanlık destanlarının sayısı yaklaşık 400-500 civarındadır. Ancak Hakas Türklerine ait en az 3-4 milyon dizelik bu mitoloji materyalinden şimdiye dek ancak çok küçük bir kısım Türkoloji literatürüne kazandırılabilmiştir.Öğe Ünlü Macar Türkolog, Doğubilimci ve Gezgin Prof. Ármin Vámbéry’nin Şamanizm Araştırmaları Üzerine(TÜRKSOY Yay., 2022) Okutan Davletov, Nükhet; Davletov, Timur1832 yılında Yahudi kökenli bir Macar ailesinde doğan ve 1913'te dünyadan ayrılan Arminius Vambery hayatı boyunca 38 kitap yazmış ve önemli Türkologlardan biri olarak kabul edilmiştir.