FTR - Bildiri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Öğe Fizyoterapi Programı Ön lisans Öğrencilerinde Mesleki Uygulama Dersinin Verimliliği: Kapadokya Üniversitesi Örneği(2019) Ercan, Dilek Hande; Doğan, Kadirhan; Tuğyan Ayhan, Deniz; Özsoy, OsmanAMAÇ: Fizyoterapi programı zorunlu Mesleki Uygulama dersinin bulunduğu bir ön lisans programıdır. Bu ders birçok üniversitede staj uygulamasına eş değer kabul edilir. Mesleki Uygulama dersinin öncelikli amacı öğrenim süresince edinilen bilgilerin sahaya aktarılmasını ve öğrenilen pratik uygulamaların hastalar üzerinde pekiştirilmesini sağlamak, öğrencilerin mesleğe adaptasyon sürecini kolaylaştırmaktır. Bu çalışmanın amacı ilk yıl yapılan Mesleki Uygulama dersinin fizyoterapi programı ön lisans öğrencileri üzerindeki verimliliğini araştırmaktır. YÖNTEMLER: Araştırma örneklemini Kapadokya Üniversitesi Fizyoterapi Programı 2. sınıf öğrencileri oluşturdu. Çalışmaya 2017-2018 Akademik Yılı yaz döneminde Mesleki Uygulama dersini başarıyla tamamlamış, yaş ortalaması 21,31 yıl olan 48 gönüllü öğrenci dahil edildi. Katılımcılara araştırmacılar tarafından literatür taraması yapılarak oluşturulan anket uygulandı. Veriler, SPSS 22.0 programıyla, yüzde ve frekans dağılımları yapılarak değerlendirildi. SONUÇLAR: Öğrencilerin %68,8’i ders süresinin yeterli olduğunu; %62,5’i dersin iki yaz döneminde de olması gerektiğini; %81,3’ü mesleki uygulamanın ikinci sınıf dersleri için faydalı olacağını belirtti. Öğrencilerin %81,2’si bu dersin mesleki başarılarına katkı sağlayacağını; %66,8’i derslerde öğrendiği bilgilerle sahada gördüğü uygulamaların örtüştüğünü düşünüyordu. Mesleki uygulama yaptığı kurumdan iş teklifi aldığını söyleyenlerin oranı %73’tü. P değerinin <0,05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. TARTIŞMA: Araştırmada daha önceki benzer çalışmalarda olduğu gibi Kapadokya Üniversitesi örneğinde de mesleki uygulama dersinin öğrenciler için verimli bir ders olduğu sonucuna varıldı.Öğe Lateral Epikondilitli Bireylerde PRP Uygulamasının Etkinliği(Sanar 2018 Kongre, 2018) Tuğyan Ayhan, Deniz; Ulcay, Tufan; Karartı, Caner; Büyükturan, Buket; Büyükturan, ÖznurLateral epikondilit, en fazla tanı konulan dirsek yan ağrı nedenidir. Lateral epikondilitin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, el bilek ve parmak ekstansörlerinin lateral epikondil üzerine neden olduğu aşırı mekanik yüklenmenin bu patolojiye sebep olduğu düşünülmektedir. Literatürde lateral epikondilit için çok sayıda tedavi metodu önerilmiştir. Bunlar konservatif olarak alçı-atel ile istirahat, fizik tedavi modaliteleri, vücut dışı şok dalgası, botulinum toksini, steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar, kortikosteroid enjeksiyonu, tam kan enjeksiyonu olarak sıralanabilir. Platelet Rich Plazma (PRP) uygulaması; hastadan alınan venöz kanın santrifüje edilerek bileşenlerine ayrılması ve ortaya çıkan trombosit yönünden zengin plazmanın aynı hastaya enjeksiyon ile verilmesi işlemidir. PRP; 1990’lı yılların başında maksilofasyal ameliyatlar ve plastik cerrahi ameliyatlarında uygulanmaya başlanmış; günümüzde ortopedik girişimler, dental oral girişimler, kozmetik dermatoloji, kronik yara ve ülser tedavisi gibi çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. PRP’nin intratendinöz uygulanmasında, içerdiği büyüme faktörleri ve sitokinler sayesinde tendon iyileşmesi ve doku rejenerasyonunun arttığı belirtilmiştir. Bu bildiride, yeni bir yöntem olan PRP‘nin etkinliği ile ilgili literatür çalışmaları incelenmiştir. Çalışmalarda; uygulamanın kısa sürmesi ve az yan etkiye sahip olma avantajına sahip PRP ile ağrının azaldığı, kavrama gücünün arttığı ve tendon kalınlıklarının azaldığı kanıtlanmıştır. Ancak; yapılacak çalışmalarda ,tedavi edilen bölge özelliği, hastanın genel sağlık durumu ve yaralanmanın tipi gibi faktörlerin PRP etkinliğini değiştirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Dismenore İle Yaşam Kalitesi ve İncelediğimiz Diğer Parametreler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2019) Tuğyan Ayhan, Deniz; Büyükturan, Buket; Büyükturan, ÖznurAMAÇ: Bu çalışmanın amacı; fiziksel aktivite düzeyi, menstruasyon semptomları ve dismenorenin aktivite, istirahat ve uyku esnasında değerlendirilen ağrı şiddetlerinin birbiriyle ilişkisini incelemektir. YÖNTEM: Çalışma Kapadokya Üniversitesinde öğrenim gören 40 dismenoreli birey üzerinde gerçekleştirildi. Fiziksel aktivite düzeyleri, uluslararası fiziksel aktivite kısa form ile menstruasyon semptomları, menstruasyon semptom ölçeği ile ağrı şiddetleri ise görsel analog skala ile değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmamıza yaş ortalama değeri 19,65±1,29 olan 40 kişi katıldı. Dismenoreli bireylerin VKİ (kg/cm) median (25-75): 20,4 (19-23), menarş yaşı median (25-75): 13 (12-14), menstruasyon süresi median (25-75): 5 (4,75-7) ve iki menstruasyon arası süresi median (25-75): 28 (27-30) idi. Aktivite sırasındaki görsel ağrı skalasının puanlaması ile menstruasyon semptom ölçeği arasında pozitif yönde orta düzeyde (p: 0,023 r:0,360) korelasyon bulunmaktadır. İstirahat sırasındaki görsel ağrı skalasının puanlaması ile menstruasyon semptom ölçeği arasında pozitif yönde orta düzeyde (p: 0,001 r:0,554) korelasyon bulunmaktadır. Uyku sırasındaki görsel ağrı skalasının puanlaması ile fiziksel aktivite anketi veya menstruasyon semptom ölçeği arasında korelasyon bulunmamaktadır. SONUÇ: Dismenoreli 40 bireyde menstruasyon semptom ölçeğinde ağrı ile ilişkili soruların olması sebebi ile ağrı ve menstruasyon semptom ölçeği ilişkili bulundu. Fiziksel aktivite ile ağrı arasında ilişki bulunamaması katılımcıların büyük bir kısmının fiziksel olarak yeteri kadar aktif olmamalarına bağlanmıştır. Dismenoreli bireylerde semptom şiddeti ile yasam kalitesini arasındaki ilişkiyi inceleyen daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.