DY - Bildiri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Öğe Sağlık Bakımı Profesyoneli Öğrencilerinin Sağlık Algısı Ve Koronavirüse İlişkin Anksiyete Düzeylerinin İncelenmesi(2021) Günay İsmailoğlu, Elif; Özdemir, Handan; Şahan, Seda; Yıldız, AyşegülÖZET Amaç: Dünya Sağlık Örgütü, mevcut yeni koronavirüs salgınının uluslararası endişe verici bir halk sağlığı acil durumu olduğunu belirtmiştir. Pandemi fiziksel etkilerle birlikte insanların psikolojisini de etkilemektedir [Xiao, 2020: 175; Duran et al, 2020: 300-302]. Özellikle hastalıkla ilgili belirsizlikler toplum üzerinde endişe oluşmasına neden olmaktadır [Pueyo, 2020: 1-3]. Pandemi nedeniyle pek çok okul kapatılmış, eğitime ara verilmiş ve öğrenciler evlerine dönmek zorunda kalmıştır [UNESCO, 2020]. Eğitim hayatlarına ara verilmesi nedeniyle en çok etkilenen gruplardan birisi de öğrencilerdir. Pandemi sonrası bazı ülkelerin katı izolasyon önlemleri alması, üniversitelerin kapatılması ile üniversite öğrencilerinin ruh sağlığının etkilenmesi beklenmektedir [Cao et al, 2020: 112934.]. Bu sürecin öğrenciler üzerinde sağlık algısında değişikliklere, psikolojik problemlere ve anksiyeteye neden olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle bu araştırma, sağlık bakımı profesyoneli öğrencilerinin sağlık algısı ve koronavirüse ilişkin anksiyete düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: 2019-2020 öğretim yılında bir sağlık meslek yüksekokulunda öğrenim gören ve araştırmaya katılmayı kabul eden 1269 öğrenci ile yapılmış tanımlayıcı bir çalışmadır. Veriler; Öğrenci Tanıtım Formu, Sağlık Algısı Ölçeği ve Koronavirüs Anksiyete Ölçeği kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde; sayı ve yüzdelik dağılımlar, t testi, Kruskal-Wallis testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin yaş ortalamasının 20,05 + 0,34 ve %86,4’ünün (n=1096) 18-20 yaş arasında olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin %56,8’si (n=721) COVID-19 hakkında kısmen bilgili hissettiklerini, %41,7’si (n=529) COVID-19 ile ilgili bilgileri sosyal medyadan öğrendiklerini, %79,7’si (n=1012) bilimsel araştırma sonuçlarını takip ettiğini belirtmiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin sağlık algısı ölçeği toplam puan ortalamaları 50,00± 0,18 olduğu ve çoğunluğunun koronavirüs ile ilgili konuları düşündüğünde ya da bu konulara maruz kaldığında baş dönmesi, bayılma hissi, uyku problemi, şok etkisi, iştahta değişiklik ve mide problemleriyle hiçbir zaman karşılaşmadıkları bulunmuştur. Öğrencilerin cinsiyetleri ile Sağlık Algısı Ölçeği (SAÖ) toplam puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu, kadınların ölçek toplam puanının (U=150033,50) daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05). COVID-19 tanısı almayan (U=4494,00), COVID-19 ile ilgili çok bilgili olduğunu belirten (KW=47,003) ve COVID-19 ile ilgili bilimsel araştırma sonuçlarını takip eden (U=99630,50) öğrencilerin SAÖ toplam puanının daha yüksek olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Tartışma-Sonuç: Bu araştırma sonucunda, sağlık bakımı profesyoneli öğrencilerinin sağlık algısının orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğrenciler en yüksek puanı kontrol merkezi alt boyutundan, en düşük puanı ise öz-farkındalık alt boyutundan almıştır. Ayrıca öğrencilerin çoğunun koronavirüs ile ilgili konuları düşündüğünde ya da bu konulara maruz kaldığında baş dönmesi, bayılma hissi, uyku problemi, şok etkisi, iştahta değişiklik ve mide problemleriyle hiçbir zaman karşılaşmadıkları ve düşük düzeyde anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda, öğrencilerin kendi sağlıkları ile ilgili kontrol mekanizmasını oluşturabilecekleri yönünde hemşirelik eğitimi müfredatı ile desteklenmesi, sağlıklarının önemi ve sürdürülebilmesine ilişkin daha detaylı bilgilendirilmesi, öz-farkındalık kazandırılacak programların hazırlanması ve sağlık disiplini temel eğitiminin sağlık algısı üzerine etkisinin detaylı belirlenebilmesi için kesitsel çalışmaların yapılması önerilmektedir. Salgın gibi süreçlere yönelik öz-yönetim davranışları eğitim döneminde şekilleneceğinden dolayı öğrencilerin korku ve endişelerinin belirlenip psikolojik danışmanlık birimlerinin oluşturulması önerilir. Anahtar Kelimeler: sağlık profesyoneli öğrencisi, sağlık algısı, koronavirüs, anksiyete.Öğe COVİD-19 PANDEMİ DÖNEMİNDE SAĞLIK PROFESYONELİ ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİM ESNASINDA SANAL KAYTARMA DAVRANIŞLARI(I. Uluslararası Dr. Safiye Ali Sağlık Bilimlerinde Multidisipliner Çalışmalar Kongresi, 2021) Özdemir, Cevriye; Yıldız, Ayşegül; Şahan, Sedaİnternet erişiminin bulunduğu cihazların yaygın bir şekilde kullanımı, bireylerin teknolojiyi kişisel amaçları için kullanmasına olanak sağlamış, bu yönde davranışların artışında eğilim olmuştur. COVID - 19 salgınının ilan edilmesi ile tüm ülkelerde eğitim ve öğretim önemli ölçüde etkilenmiş ve uzaktan eğitim yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üniversite öğrencilerinin ders saatleri içerisinde cep telefonlarını ve interneti, uyarılmalarına rağmen kullanmaya devam ettikleri bilinmektedir. Öğrenciler uzaktan eğitimin bir getirisi olarak bilgisayar ve interneti yaygın bir şekilde kullanmakta aynı zamanda bu durum teknolojiyi kişisel amaçları için de kullanımlarına sebep olmuştur. Sağlık programlarında öğrenim gören öğrencilerin uzaktan eğitim esnasında sergiledikleri sanal kaytarma davranış düzeylerini ve bunu etkileyen faktörleri belirlemektir. Araştırma tanımlayıcı tasarımda bir çalışmadır.Öğe Fiziksel İnaktivitenin Dismenoreye Etkisi(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Tuğyan Ayhan, Deniz; Yıldız, Ayşegül; Büyükturan, Buket; Büyükturan, Öznursorunudur. Amaç: Bu çalışmada fiziksel inaktivitenin dismenore üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışmamızın örneklemini Kapadokya Üniversitesi’nde öğrenim gören dismenoreli bireyler oluşturmuştur. Bireylerin fiziksel aktivite düzeyleri, Uluslararası Fiziksel Aktivite- Kısa Form (UFAA) ile menstruasyon semptomları, Menstruasyon Semptom Ölçeği (MSÖ) ile dismenore şiddetleri ise Vizüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiştir. Bireylerin pandemi öncesi (Şubat 2020) ve pandemi sürecindeki (Ocak 2021) verileri karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmamıza katılan 85 bireylerin % 96,5’i (82) yaş aralığındadır. Dismenoreli bireylerin boy uzunlukları 165,42±5,50 (cm) ve ağırlıkları 60,00±9,31(kg) idi. Bireylerin pandemi öncesi UFAA puanları 1274,67 ± 1232,26 iken pandemi sürecindeki puanları 898,08±896,85 idi. Pandemi öncesi, MSÖ toplam puanları; 74,01 ± 13,09 olan bireylerin pandemi sürecindeki puanları 75,71± 16,96 olarak tespit edildi. VAS skorları pandemi öncesi 6,23±1,78 iken pandemi sürecinde 7,20±1,63 olarak belirlendi. Pandemi öncesi verilerden elde edilen bilgilere göre; menstruasyon semptom ölçeği ile fiziksel aktivite düzeyleri arasında ilişkiye bakıldığında (r: 0,05, p: 0,59) herhangi bir korelasyon bulunmamaktadır. Pandemi sürecindeki verilerden elde edilen bilgilere göre; menstruasyon semptom ölçeği ile fiziksel aktivite düzeyleri arasında ilişkiye bakıldığında (r: 0,08, p: 0,45) herhangi bir korelasyon bulunmamaktadır. Sonuç: Pandeminin etkisine bağlı olarak; dismenoreli 85 bireyin fiziksel aktivite düzeylerinde düşme görülmüştür. Menstruasyon semptom ölçeği toplam puanındaki ve VAS skorlarındaki artış dismenorenin, pandemi sürecinde daha şiddetli yaşandığını ifade etmektedir. Pandemi koşullarında bireysel egzersizler ve aktiviteler ile kişilerin fiziksel seviyeleri artırılmalı ve dismenorenin olumsuz etkisi minimale indirilmeye çalışılmalıdır. Menstruasyon semptom ölçeği ile fiziksel aktivite düzeyleri arasında korelasyon tespit edilmemesinin sebebi örneklemimizin fiziksel aktivite düzeyinin düşüklüğü ile ilişkili olabilir. Pandeminin, kadın sağlığında önemli yeri olan dismenoreye etkisinin daha detaylı araştırılması için geniş örneklem gruplarında ve daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Covid-19 Aşısına Bakışı(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülGiriş: COVID-19 ile mücadelede en etkili kalkan halkın hızlı aşılanmasıdır. COVID-19 aşısı ile ilgili görüşleri değerlendirmek ve aşı hakkındaki mevcut görüşleri tespit ederek aşıya karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmek pandeminin kontrol altına alınabilmesi için önemlidir. Amaç: Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin COVID-19 aşısına yönelik tutumlarını belirlemek ve olası aşı tereddütü/kararsızlığı durumunu ortaya koymaktır. Gereç-Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmaya başlamadan önce Kapadokya Üniversitesi etik kurulundan etik kurul izni alınmıştır (Karar numarası: 2021.46, Tarih: 04.01.2021). Araştırmanın evrenini Kapadokya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu ve Kapadokya Meslek Yüksek Okulu Sağlık Programlarında 2020-2021 akademik yılı güz döneminde eğitim gören 2409 öğrenci oluşturmuştur. Evreni bilinen örneklem hesaplaması ile % 95 güven düzeyinde 332 katılımcı örneklem grubuna dahil edilmiştir (Sönmez & Alacapınar, 2020). Araştırmada kullanılan anket formları WhatsApp aracılığı ile katulımcılara ulaştırılmıştır. Araştırma verileri 09.02.2021-11.02.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 27 paket programı ile analiz edilmiştir.Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotlardan (sayı, yüzde, min-max değerleri, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan katılımcıların %51,2’si (n=170) 18-20 yaş aralığında, %69,3’ü (n=230) kadın, %24,1’i (n=80) tıbbi laboratuvar teknikleri programı öğrencisi ve %52,4’ü (n=174) 2. sınıf öğrencisidir. Katılımcıların %90,7’sinin (n=301) kronik hastalığı bulunmamakta, %82,8’i (n=275) COVID-19 geçirmemiş ve %66,3’ünün (n=220) ailesinde COVID-19 geçiren bir yakını olmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %46,7’si (n=155) genel sağlık durumunu ‘iyi’ olarak ifade etmişlerdir. COVID-19 ile ilgili bazı ifadelerin sunulduğu soruda katılımcıların %53,9’u (n=179), ‘‘Hastalanırsam bunu hafif bir şekilde atlatacağımı düşünüyorum’’ ifadesine katıldıklarını bildirmişlerdir. Katılımcıların %76,6’sı (n=254) aşı ile ilgili yan etki nedeniyle endişe duyduklarını, %66’sı (n=219), aşıların içeriğinden endişe duyduklarını, %64,5’i (n=214) aşının etkinliğinden, %62,3’ü (n=219) ise aşı ile ilgili testlerin güvenilirliğinden endişe duyduklarını ifade etmişlerdir. Katılımcıların COVID-19 Aşısına Yönelik Tutumlar Ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalamaları 3,18±0,76 olarak bulunmuştur (Geniş vd., 2020). Sonuç: Bulgularımız öğrencilerin aşıya karşı olumlu bir tutuma sahip olduklarını gösterdi, ancak yine de bazı endişeleri vardı. Öğrencilerin endişelerini gidermek, aşının etkinliğini şeffaf bir şekilde açıklamak ve aşı kararsızlığının altında yatan nedenleri daha iyi anlamak için daha kapsamlı çalışmaların tasarlanması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aşı kararsızlığı, COVID-19 aşısı, Üniversite öğrencileri, TutumÖğe Covid-19 Öncesi ve Sonrası Medyada Hemşirelik Algısı: Twitter Örneği(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Şahan, Seda; Yıldız, Ayşegül; Ergin, EdaGiriş: Hemşirelik mesleğinin imajını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. COVID-19 sürecinde mesleki imajı etkileyen faktörlerden biri olan medyada hemşirelere yönelik algının değiştiği düşünülmüştür. Bu nedenle çalışmamız, sosyal medya platformlarından olan Twitter’da hemşirelikle ilgili çeşitli anahtar kelimeler kullanılarak pandemi öncesi ve pandemi sonrası ülkemizde medyanın hemşirelik imajı üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışma örneklemini COVID-19 öncesi ve sonrası dönemde Twitter’da paylaşılan ve kriterleri karşılayan tweetler oluşturmaktadır. COVID-19 öncesi hemşirelik algısını belirlemek amacıyla COVID-19’un henüz Türkiye’de görülmediği 1-31 Aralık 2019 tarih aralığındaki tweetler alınmıştır. COVID-19 sonrası hemşirelik algısını belirlemek amacıyla ise Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19’un 11 Mart 2020’de pandemi ilan edilmesi nedeniyle 11 Mart-11 Nisan 2020 tarihleri arasında atılmış olan tweetler alınmıştır. Çalışmanın evrenini Twitter’dan veri alma işlemleri sonucunda COVID-19 öncesi dönemden 724, COVID-19 sonrası dönemden 1328 tweet oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise, araştırmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan COVID-19 öncesi 373, COVID-19 sonrası 1006 tweet oluşturmaktadır. Elde edilen verilerin analizinde, içerik analizi ile birlikte manuel duygu analizi yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada COVID19 öncesi atılan toplam 373 tweetin %35,65’i (n:133) pozitif, %64,35’i (n:240) negatif bulunmuştur. COVD19 sonrası atılan toplam 1006 tweetin %91,94’ü (n:925) pozitif bulunurken %8,06’sı (n:81) negatif bulunmuştur. Çalışmada yapılan duygu analizi sonucunda COVID19 öncesi atılan tweetlerin %19,8’i (n: 78) saygı, %20,9’u (n: 78) minnet, %20,1’i (n: 75) endişe, %4,8’i (n: 18) şiddet, %42,6’sının (n: 159) öfke içerdiği belirlenmiştir. COVID-19 sonrası atılan tweetlerin duygu analizi sonucunda tweetlerin; %24’ü (n: 242) saygı, %69,3’ü (n: 698) minnet, %38,2’si (n: 385) endişe, %3,37’si (n: 34) şiddet, %10,7’sinin (n: 108) öfke içerdiği tespit edilmiştir. Sonuç: COVID-19 öncesi ve sonrası atılan tweetlerin karşılaştırması sonucunda, tweet sayısında ve hemşireliğe yönelik pozitif görüşlerde artış olduğunu söylemek mümkündür. COVID-19 pandemisi sonrası hemşirelere yönelik öfke ve şiddet içerikli tweetler azalırken, hemşirelere yönelik minnet ve endişelerin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle COVID-19 sonrası hemşirelik algısının olumlu yönde olduğu görülmektedir.Öğe COVID-19 PANDEMİSİ DÖNEMİNDE AKADEMİSYENLERİN HİJYEN ALIŞKANLIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ(Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi, 2021) Akman, Nazife; Yıldız, AyşegülGiriş: Covid 19 pandemisinin kontrol altına alınması ve hastalığın gelişiminin önlenmesi için ilk savunma hattı hijyendir (Karataş, 2020; Taylor, 2019). İnsanlar uzun süre boyunca varlığını sürdüren bu salgınla mücadelede tam kapanmalardan bu yana izledikleri bazı hijyenle ilişkili davranışları benimsemeye başlamışlardır. Amaç: Covid-19 salgını döneminde akademisyenlerin bu hastalıktan korunmak için kişisel ve genel hijyen alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmaya başlamadan önce Kapadokya Üniversitesi etik kurulundan etik kurul izni alınmıştır (No:2021.43, Tarih: 04.01.2021). Araştırmanın evrenini Türkiye’de YÖK üzerinde kayıtlı olan 179.612 akademisyen oluşturmuştur(YÖK, 2021). Evreni bilinen örneklem hesaplaması ile % 95 güven düzeyinde 384 katılımcı örneklem grubuna dahil edilmiştir (Sönmez & Alacapınar, 2020 ). Araştırmada kullanılan anket formlar e-posta yolu ile katulımcılara ulaştırılmıştır. Araştırma verileri 20.01.2021-01.03.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 27 paket programı ile analiz edilmiştir.Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotlardan (sayı, yüzde, min-max değerleri, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %52,6’sı (n=202) kadın, %39,6’sı (n=152) 24-30 yaş grubunda, %59,9’u (n=230) bekar, %87,2’inin (n=335) kronik hastalığı olmadığı tespit edilmiştir. Pandemi süresünce katılımcıların %36,7’si (n=141) evden çalıştığını belirtmiştir. Katılımcıların %83,3’ü (n=320) Covid-19’a yakalanmamışken, %69,3’ünün (n=266) ailesinden birinin Covid-19’a yakalandığı belirlenmiştir. Pandemi döneminde değişen hijyen alışkanlıklarında; %100 (n=384) oranında sosyal mesafe ve maske kullanımının değiştiği, %93,5’i (n=359) el hijyeninin değiştiğini, %69,5’i (n=267) ev hijyeninin değiştiğini, %53,9’u (n=207) dışarıdan eve gelince gerçekleştirilen hijyen alışkanlıklarının değiştiğini, %76,8’i (n=295) alışveriş hijyeninin değiştiğini ifade etmiştir. ‘‘Kamu spotlarının kişisel hijyen önlemlerine ilişkin bilgiye etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?’’ sorusuna katılımcıların %52,8’i (n=203) etkili oluyor cevabını vermiştir. Katılımcıların Covid-19 Hijyen Ölçeğinden aldıkları toplam puan 95,93±18,15 olarak bulunmuştur. Ölçek puanlarının bağımsız değişkenlerle karşılaştırılması sonucunda kadınların aldığı puanların erkeklere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,00). Sonuç: Çalışmamız sonucunda pandemi döneminde hijyen alışkanlıklarında değişim olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların toplam ölçek puanlarının yüksek olması, bireylerin salgından korunmak amacıyla kişisel ve genel hijyene ilişkin davranış sergileme düzeyinin yüksek olduğunu, hijyen önlemlerine önem verdiğini göstermektedir.Öğe Hemşirelik Felsefesi(SANAR 2020, 2020) Yıldız, AyşegülFelsefe, gerçekliği anlamak isteyen bir insanın düşünme yolunu kullanarak ortaya koyduğu zihinsel etkinlik olarak tanımlanabilir. Hemşirelik felsefesi, hemşireliğin amacına uygun bakım verme, iyileştirme, rehabilite etme girişimlerini içerir. Hemşirelik uygulamalarını, düşüncelerini, davranışlarını yönlendiren değerler, amaçlar ve kararlardan oluşan soyut kavramlar, hemşirelik felsefesine temel oluşturur. Hemşirelik felsefesinin amacına uyan yaklaşım nasıl olmalıdır sorusuna aradığımız cevapta yardım etme ve bakım boyutları ön plana çıkmaktadır. Hemşire, bireye bakım hizmeti sunarken, bireyi değerleri, inançları ile bir bütün olarak görmeli ve onun en iyi düzeyde hizmet alma hakkına sahip olduğuna inanmalıdır. Bu inancın geliştirilmesi, hemşirelerin yaşam felsefesi kazanmaları, felsefeyi anlamaları, kavramaları ve içselleştirmeleriyle mümkündür. Bu çalışmada hemşirelik mesleğinin vazgeçilmezi olan hemşirelik felsefesini açıklamak ve hemşireliğin bağlı olduğu değerleri tanımlamak amaçlanmıştır.Öğe Demokrasi ve Siyasal Katılımda Yeni Bir Boyut: Elektronik Demokrasi ve Elektronik Seçimler(2019) Cömert, Ç. Nil; Özdemir, MerveYeni iletişim teknolojilerinin gelişerek yaygınlaşmasıyla birlikte demokrasi ve siyasal katılım uygulamaları elektronik ortama adapte olmaya başlamıştır. Elektronik demokrasi uygulamalarının giderek önem kazanmasıyla elektronik seçim ve elektronik oylama sistemlerinin uygulanabilirliği de tartışma konusu olmaya başlamıştır. Seçimlerin yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla gerçekleştirilmesi anlamına gelen elektronik seçimlerin ele alındığı çalışma, elektronik demokrasi bağlamında elektronik seçim uygulamalarını avantajları ve dezavantajları üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Elektronik demokrasi, elektronik seçimler ve elektronik oylamayı ele alan çalışma, yeni iletişim teknolojilerinin gün geçtikçe gündelik yaşama entegre olmasıyla seçim uygulamalarının da elektronik ortamlara adaptasyonunu tartışması bakımından önemlidir. Ayrıca çalışmada iki tür elektronik oylama biçimi olan elektronik oylama makinelerinin belli bir fiziksel ortama yerleştirildiği mekana bağlı e-oylama ve seçmenlerin kendi telefon, bilgisayar vb. araçlarla uzaktan oy kullanma imkanı bulduğu mekana bağlı olmayan e-oylama şeklinde kavramsallaştırmanın yapılması çalışmayı önemli kılmaktadır. Sonuç olarak çalışma elektronik seçimlerin gerçekleşmesi için öncelikli olarak dijital uçurumun ve elektronik ortamdaki güvenlik sorunlarının ortadan kaldırılması halinde geleneksel seçim yöntemlerine göre elverişli bir uygulama olacağını öngörmektedir.Öğe Belediyelerin Sosyal Medya Kullanımı: Kadıköy Belediyesi Üzerine Bir İnceleme(2020) Özdemir, Merve; Cömert, Ç. NilKüreselleşmenin geniş bir alana yayılmasıyla bilgi ve iletişim teknolojileri her alanda köklü ve yoğun değişimler yaratmıştır. Bu değişimlerin yaşanmasıyla yönetsel sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz bir hal almıştır. Küreselden yerele her yönetsel yapı, kendini yenilemek ve değişen dünyada ayakta kalabilmek için yönetim anlayışını değiştirmek zorundadır. Bu bağlam çerçevesinde çalışmada “yerel yönetimlerde iyi yönetişim” kavramı halkla ilişkiler disiplini perspektifiyle incelemeye alınmıştır. Halkla ilişkiler, etkili bir iletişim yöntemi olarak yönetsel oluşumlar ve halk arasında kilit rol oynamaktadır. Yönetsel iletişim anlayışı öncelikle yurttaşları ve belirlenen hedef kitleyi doğruluk ve dürüstlük çerçevesinde bilgilendirmeyi hedeflemektedir. Her toplumsal yapı da olduğu gibi yönetişim sürecinde de bilgilendirme işlevi iletişimin bir alt dalı olan halkla ilişkiler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Yeni medya etrafında temellenen kullanıcı merkezli bir paylaşım alanı haline gelen bilgi iletişim teknolojilerindeki yeni yaklaşım, uzaklık baskısı ve zaman baskısı olmadan ortak ilgileri ve amaçları etrafında insanların bir araya gelmesini kolaylaştırmaktadır. Değişen dünya şartlarına göre son yıllarda yönetimler, geleneksel yöntemlerin yanı sıra katılıma olanak tanıyan, çift yönlü simetrik bir iletişim imkanı sunan, bilgi akışını hızlandıran, şeffaflığa önem veren, zaman zaman karar alma süreçlerine de alternatif olanaklar yaratacak şekilde kendini değiştirmektedir. Son dönemde halkla ilişkiler uygulamalarındaki en dikkat çekici özelliklerden birisi sosyal medyanın sürekli bir şekilde kullanılmasıdır. Teknolojik altyapı üzerine kurulu olan sosyal medya kullanımı, Türkiye’de de son yıllarda hızla yaygınlaşmıştır. Bu durum, kamu yönetimi kuruluşlarının internet üzerinden yaptıkları halkla ilişkiler çalışmalarının önemini de arttırmıştır. Yurttaşların doğrudan katılımını sağlayan ve yeni bir kamusal alan ortamı yaratan sosyal medya, interaktiflik, açıklık ve saydamlık gibi özellikleri ile kamu kurumlarının işleyiş yapısını değiştirmektedir. Bu çerçevede sosyal medyanın niteliği, belediyelerin halkla ilişkiler uygulamaları açısından ele alınarak incelenecektir. Bu çalışma, yerel demokrasiyi temsil eden bir kurum olarak Kadıköy Belediyesi’nin Twitter hesabındaki etkinlikleri yeni kamu yönetimi bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmada belediyelerin sosyal medyayı kullanım düzeyi Kadıköy Belediyesi’nin Twitter hesapları üzerinden örneklendirilecektir. Belediyenin hangi konular hakkında halka hizmet sunduğu, halktan gelen yorumların, beğenilerin ve paylaşımların Kadıköy Belediyesi tarafından nasıl değerlendirilip uygulandığı incelenecektir.Öğe Kapadokya Üniversitesi Sağlık MYO Öğrencilerinin İş Sağlığı Güvenliği Hakkındaki Tutumları(I. Uluslararası Anestezi Teknikerliği Sempozyumu, 2019) Yıldız, Ayşegül; Gemici Metin, Zeynep Elif; Güzel Gör, KansuGiriş-Amaç: İş sağlığı ve güvenliği günümüzde birçok çalışma dalını yakından ilgilendiren önemli bir konu haline gelmiştir. Bu çalışma hastane uygulamasına giden öğrencilerin iş sağlığı ve güvenliği hakkındaki tutumlarını belirlemek amacıyla planlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Eylül-7 Eylül 2019 tarihleri arasında Kapadokya Üniversitesi Kapadokya Meslek Yüksekokulunda İlk Acil Yardım, Anestezi, Diyaliz ve Ameliyathane Hizmetleri 2. Sınıf öğrencilerinden çalışmaya katılmayı kabul eden 240 öğrenci ile araştırmacılar tarafından online ortamda oluşturulmuş anket formu uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya yaşları 18-24 arasında değişen 229(%95,4) ve 24-30 arasında 10(%4,2) öğrenci olmak üzere toplam 240 öğrenci dâhil edilmiştir. Öğrencilerden 93’ü (%38,7) diyaliz, 92’si (%38,3) anestezi, 24’ü (%10) ilk acil yardım, 31’İ (%12,9) ameliyathane hizmetleri bölümünden çalışmaya katılmıştır. Öğrencilerden 206’sının (%86,2) iş sağlığı güvenliği konusunda eğitim aldığı tespit edildi. Öğrencilerin %69’u iş kazasını ‘Kazanın, sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada meydana gelmesi’ olarak tanımlamıştır. Öğrencilere, hastane uygulamalarında son 1 yıl içinde maruz kaldığı iş kazaları sorulduğunda; 112 öğrenci (%59,9) iğne batması, 38 öğrenci (%20,3) kan ile bulaş, 23 öğrenci (%12,3) düşme gerçekleştiğini ifade etti. Zehirlenme, yanık ve elektrik çarpması yaşanmadığı, 6 öğrencinin ampul kırarken elini kestiği tespit edildi. ‘Hastane uygulamalarınızda iş kazası geçirdiğinizde hangi birime başvurursunuz?’, sorusuna; 84(%36,2) öğrenci, hastanenin iş sağlığı ve güvenliği birimine, 58(%25) öğrenci hastanede çalıştığı birim sorumlusuna, 47(%20,3) öğrenci enfeksiyon kontrol hemşiresine, 35(%15,1) öğrenci stajla ilgili sorumlu hocaya bildirdiğini belirtmiştir. Hastanede iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için önerileriniz nelerdir sorusuna, hastanede oryantasyon programlarının yapılması, eğitimlerin arttırılması, kişisel koruyucu ekipman kullanımının denetlenmesi ön plana çıkmaktadır. Sonuç: Çalışma grubundaki öğrenciler, eğitim almalarına rağmen iş kazalarına maruz kalmakta ve iş kazası gerçekleştiğinde başvuracakları birimler konusunda kararsız kalmaktadırlar. Öğrencilerin iş kazası tanımı ve kapsamı konusundaki bilgileri yetersizdir. Öğrenciler iş sağlığı, riskler ve birim oryantasyonu konusunda sağlık kuruluşları tarafından daha etkin bilgilendirilmeli, kişisel koruyucu ekipman kullanımı yönünde desteklenmelidir.Öğe Yenidoğan Periton Diyalizinde Yasal Prosedürler(Multidisipliner Yaklaşımla Yenidoğan Sempozyumu, 2020) Yıldız, AyşegülÖz Periton diyalizi (PD) son dönem böbrek yetmezliği olan çocukların, böbrek fonksiyonlarını sürdürebilmeleri amacıyla dünya çapında kullanımı giderek artan ve hastaların tedavisinde olumlu sonuçlar alınmasını sağlayan bir yöntemdir.Periton diyalizi işlemi aile ve çocuk için konforlu ve yaşam aktivitelerini ciddi ölçüde etkilemeyen bir tedavi yöntemidir. Özellikle yenidoğan grubu hassas grup içerisinde değerlendirildiğinden periton diyalizi için bazı özel prosedürlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmanın amacı yenidoğan grubunda periton diyalizi yapabilmek için gerekli olan yasal prosedürlerin gözden geçirilmesidir.Öğe Avanosta Yasayan 65 Yas ve Üzerindeki Bireylerin Ev Ortamlarının Ev Kazası Yönünden Degerlendirilmesi(3. Uluslarası Dogu Akdeniz Hemsirelik Kongresi, 2016) Yıldız, Ayşegül; Güven, Şefika DilekBu çalışma, yaşlıların ev ortamlarının, ev kazası yönünden değerlendirilmesi amacıyla, Nevşehir İli Avanos İlçesinde yaşayan, 65 yaş üstü bireylerle, Şubat 2015-Nisan 2015 tarihleri arasında yapılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu ve ev güvenliği denetim listesi ile toplanmıştır. Araştırmanın evrenini, Türkiye İstatistik Kurumu 2013 nüfus sayımı sonuçlarına göre, 13.250 nüfustan oluşan Avanos İlçe merkezindeki, 65 yaş üstü 4.332 yaşlı oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğü evrendeki birey sayısı bilindiği için; n=Nt²pq / d² ( N-1)+t²pq formülü kullanılmış örneklem sayısı 324 olarak hesaplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi Kruskal Wallis ve Mann Whithey U testleri ile yapılmıştır. Araştırmaya başlamadan önce ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinler alınmış, yaşlı bireylere gerekli açıklamalar yapılarak, yazılı onamları alınmış, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Etik Kurulundan etik kurul onayı alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, erkeklerde, geliri giderden fazla olanlarda, sürekli ilaç kullanmayanlarda, kronik hastalığı olmayanlarda ev güvenliği risklerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda, ev kazası risklerini azaltmaya yönelik, ev içi düzenlemeler, eğitimler ve gerekli hemşirelik girişimlerinin planlanıp uygulanması önerilmiştir.Öğe Çocuklarda Periton Diyalizi Enfeksiyonlarının Önlenmesi. Multidisipliner Yaklasımla Yenidogan (Özet Bildiri/Sözlü Sunum)(Yayın No:6250232)(Multidisipliner Yaklaşımla Yenidoğan Sempozyumu, 2020) Yıldız, Ayşegül; Şahan, SedaGiriş: Periton diyalizi (PD) son dönem böbrek yetmezliği olan çocukların, böbrek fonksiyonlarını sürdürebilmeleri amacıyla dünya çapında kullanımı giderek artan ve hastaların tedavisinde olumlu sonuçlar alınmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu çalışmada PD tedavisi alan çocuk hastalarda sık görülen enfeksiyonları önlemek amacıyla alınabilecek önlemlerin tanımlanması amaçlanmıştır.Amaç:Bu çalışmada pubmed, google akademik, academia ve cochrane veri tabanlarında taranan konuya uygun 13 adet ilgili literatür eşliğinde periton diyalizi tedavisi olan çocuk hasta grubunda ortaya çıkan enfeksiyonların önlenmesi için yapılması gerekenler gözden geçirilmiştir. Bulgular: Periton diyalizi tedavisi alan çocuklarda en sık; Peritonit, Kateter giriş-çıkış yeri enfeksiyonu, Kateter tünel enfeksiyonu, Karın ağrısı, Kateterin tıkanması, Protein yetersizliği, ,Diyaliz sıvısıyla birlikte kan gelmesi gibi komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Sonuç: Periton diyalizi güvenli bir yöntem olarak tercih edilse de ev ortamında uygulanan bir tedavi yöntemi olduğu için riskleri de beraberinde getirmektedir. PD'nin güvenli bir şekilde sürdürülmesi, çocuğun gelişebilecek komplikasyonlar ve enfeksiyonlardan korunabilmesi için, Çocuk ve ailenin periton diyaliz ekip üyeleri tarafından eğitilmesi, Ev ziyaretlerinin yapılması, Denetimlerin yapılması,Eğitimlerin ihtiyaca göre tekrarlanması, önerilebilir.