ÇGL - Bildiri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Öğe Suça sürüklenen çocuklarla ilgili yayınlanan haberlerin analizi: Hürriyet gazetesi örneği(2023) Morkan Şahin, Mehtap; Güngör, GündüzAmaç: Toplumda çocuk suçluluğunu önleyici çalışmalar yapılırken çok yönlü bir perspektifle ekonomik, sosyal ve siyasal politikaların uygulanması ve çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerekmektedir. Suça sürüklenen çocuk sayısının giderek artması, çocuk suçluluğu ile ilgili multidisipliner çalışmaları gerekli kılmaktadır. Ülkemizde suça sürüklenen çocuklarla ilgili birçok haber yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı son 10 yılda suça sürüklenen çocuklarla ilgili yapılan haberlerin Hürriyet Gazetesi örneğinde kategorilendirilmesi ve haber sunumunda çocuk hakları ihlalinin varlığının değerlendirilmesidir. Yöntem: Araştırmaya dahil edilecek haberleri belirlemek için en yüksek tiraja sahip olan gazetelerden olması, çevrimiçi gazete arşivine sahip olması, haberin 1 Eylül 2013-1 Eylül 2023 tarihleri arasında olması gibi kriterler belirlenmiştir. Hürriyet Gazetesi internet arşivinde “suça sürüklenen çocuk” kavramıyla arama yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. İçerik analizi türlerinden kategorisel analiz tercih edilmiştir. 170 haber ile veri seti oluşturulmuştur. Bulgular: Suça sürüklenen çocuklara yönelik haberlerin %62’si 2015-2018 yılları arasında yayınlanmıştır. Haberin geçtiği iller açısından ise suça sürüklenen çocuk haberlerinin yaklaşık %60’ının büyükşehirlerde olduğu saptanmıştır. Haberdeki suçların %69’u grupla işlenen suçlar kapsamındadır. Suça sürüklenen çocuklar 35 haberde video veya fotoğrafta açıkça görülmektedir. Sonuç: Çocuk suçlarına kaynaklık eden sorunların çözümü için multidisipliner bir anlayış ve özveri gereklidir. Ayrıca bu süreçte çocuk haklarının korunmasına da özen gösterilmelidir.Öğe Her şey bir soruyla başladı: Okul öncesi dönemde proje yaklaşımı uygulamaları(HEDEFCS, 2023) Çiftçi, Münire Aydilek; Bozer, Cansu; Turgut, Saadet İrem; Morkan Şahin, MehtapBu çalışmada okul öncesi eğitime devam eden 48-72 ay arası çocukların merak ettikleri konuların, proje yaklaşımına dayalı etkinliklerle incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın yöntemi, nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim bakışıyla desenlenmiştir. Araştırmaya okul öncesi eğitime devam eden ve üst sosyo-ekonomik düzeyden gelen 11 çocuk katılmıştır. Çalışmanın uygulama sürecinde, projelerin başlangıç aşamasında çalışmaya katılan her iki grupla birlikte proje konuları ve araştırma soruları belirlenmiştir. Araştırma aşamasında, proje konularına ilişkin çocuklarla birlikte araştırma ve incelemeler yapılmıştır. Sonlandırma aşamasında ise her iki grup birbiriyle proje sürecinde öğrenilenlerin değerlendirilmesini yaparak paylaşımda bulunmuşlardır. Çalışmanın yap ıldığı her iki grupta da proje konularına çocuklarla birlikte karar verilmiştir. Çocuklar tarafından birinci grupta “Uzay” konusu, ikinci grupta ise “Kalemler” konusunun çalışılmasına karar verilmiştir. Projeler sonlandırıldıktan sonra çocuklarla yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak bireysel görüşmeler yapılmıştır. Yarı-yapılandırılmış görüşme formunda; proje sürecinde çocukların neler öğrendikleri, hangi etkinlikleri/oyunları/çalışmaları hatırladıkları, süreç boyunca neler hissettiklerini anlamaya ve deneyimlerini ortaya koymaya yönelik sorulara yer verilmiştir. Görüşmelerde, projelere katılan çocukların uzay ve kalemler konusuna yönelik özel ilgi alanları ortaya çıkmış, konular üzerine yapılan konuşmaları ve etkinlikleri hatırladıkları görülmüştür. Ayrıca çocuklar, proje sürecinde mutlu ve heyecanlı hissettiklerini, şaşırdıklarını ve eğlendiklerini ifade etmişlerdir.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Öğrenilmiş Güçlülük Düzeylerinin Farklı Değişkenler Bağlamında İncelenmesi(2018) Hoşoğlu, RumeysaAmaç: Öğrenilmiş güçlülük kavramı, bireyin duygularını, acılarını ve bilişlerini kendi kendine düzenleyebildiği bilişsel bir beceri olarak tanımlanmaktadır. Bireyin öğrenilmiş güçlülük düzeyinin yüksek olması, başa çıkma ve öz kontrol becerilerine sahip olduğuna işaret etmektedir. Düşük öğrenilmiş güçlülük düzeyine sahip olmak ise stresli yaşam olayları karşısında çeşitli psikolojik problemler yaşamayı ve yaşamda karşılaşılan engelleri aşmak için isteksiz olmayı göstermektedir. Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin öğrenilmiş güçlülük düzeylerini algılanan ebeveyn tutumu, algılanan gelir düzeyi, cinsiyet ve yaşamlarının büyük kısmını geçirdikleri yer değişkenlerine göre incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma; 2017-2018 eğitim öğretim yılında güz döneminde Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde öğrenim gören 466 gönüllü üniversite öğrencisinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin %46’sını (214) kadın katılımcılar, %54’ünü (252) erkek katılımcılar oluşturmuştur. Araştırmada veriler, Rosenbaum tarafından geliştirilen ve Siva ve Dağ tarafından Türkçeye uyarlanan Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada kişisel bilgi formundaki değişkenleri analiz etmek için bağımsız gruplar için t testi ve tek yönlü ANOVA kullanılmıştır. Gruplar arasındaki farkları ortaya koymak için LSD ve Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma testleri uygulanmıştır. Bulgular: Katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinde algılanan ebeveyn tutumu değişkenine göre anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek için tek yönlü ANOVA yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin algılanan ebeveyn tutumu bakımından anlamlı farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur (F= 3,074; p< .05). Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için LSD çoklu karşılaştırma testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, ebeveynlerinin tutumunu demokratik ve koruyucu olarak algılayan katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin, ebeveynlerinin tutumunu otoriter olarak algılayan katılımcılardan daha yüksek olduğunu göstermiştir (demokratik= 120,46; koruyucu= 119,59; otoriter= 113,08). Katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinde algılanan gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek için tek yönlü ANOVA yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin algılanan gelir düzeyi bakımından anlamlı farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur (F= 3,239; p< .05). Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için Tamhane’s T2 çoklu karşılaştırma testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, gelir düzeylerini orta ve iyi olarak algılayan katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin, gelir düzeylerini yetersiz olarak algılayan katılımcılardan daha yüksek olduğunu göstermiştir (orta= 118,95; iyi= 120,85; yetersiz= 111,34). Katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinde cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek için bağımsız gruplar için t testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin cinsiyetleri bakımından anlamlı farklılık göstermediğini ortaya koymuştur (t= 1,754; p> .05). Katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinde yaşamlarının büyük kısmını geçirdikleri yer değişkenine göre anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek için tek yönlü ANOVA yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin yaşamlarının büyük kısmını geçirdikleri yer bakımından anlamlı farklılık göstermediğini ortaya koymuştur (F= 0,357; p> .05). Sonuç:Elde edilen sonuçlara göre, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeyleri algılanan ebeveyn tutumu ve algılanan gelir düzeyi bakımından anlamlı farklılık göstermektedir. Diğer taraftan elde edilen sonuçlar, katılımcıların öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin cinsiyet ve yaşamlarının büyük kısmını geçirdikleri yer bakımından ise anlamlı farklılık göstermediğini ortaya koymuştur.Öğe Öz-Anlayış Düzeyi İle Yaşam Doyumu Arasındaki İlişki: Otomatik Düşüncelerin Aracı Etkisi(2019) Hoşoğlu, RumeysaAmaç:Bu araştırmada, öz-anlayış düzeyi ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ve bu ilişkide otomatik düşüncelerin aracı etkisini incelemek amaçlanmıştır. Yöntem:Araştırma ilişkisel tarama modeline göre desenlenmiştir. Araştırmada veriler, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören 286 öğrenciden toplanmıştır. Katılımcıların 166’sı kadın, 120’si erkektir. Katılımcıların 178’i birinci sınıfta, 108’i ikinci sınıfta okumaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Öz-Anlayış Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği, Otomatik Düşünceler Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizi için; betimsel analizler, Pearson korelasyon testi ve yapısal eşitlik modeli analizi uygulanmıştır. Bulgular: Öncelikledeğişkenlerin çarpıklık ve basıklık katsayılarının -1,5 ile +1,5 arasında değiştiği ve bu nedenle değişkenlere ait puanların normal dağılıma sahip olduğu kabul edilmiş ve aralarındaki ilişki Pearson Korelasyon Katsayısı ile incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, öz-anlayış değişkeni ile yaşam doyumu değişkeni arasında pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki (r=,432), diğer değişkenler arasında, negatif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki (rKKYNDD=-,544; rŞaşkınlık-Kaçma Fantezileri=-,518; rKişisel Uyumsuzluk ve Değişme İstekleri=-,489; rYalnızlık ve İzolasyon= -,501; rÜmitsizlik=-,473) olduğunu ve yaşam doyumu değişkeni ile otomatik düşünceler değişkeninin alt boyutlarından kişinin kendine yönelik negatif duygu ve düşünceleri (r=-,446), şaşkınlık-kaçma fantezileri (r=-,470), kişisel uyumsuzluk ve değişme istekleri (r=-,494) ve ümitsizlik (r=-,421) arasında negatif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki, yalnızlık ve izolasyon değişkeni arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişki (r=-,370) olduğunu göstermiştir. Araştırma kapsamında belirlenen yapısal modeller test edilirken modellerde yer alan gözlenen değişkenlere ilişkin betimleyici istatistikler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar çarpıklık ve basıklık değerlerinin çok değişkenli normallik ölçütleri aralığında olduğunu göstermiştir. Test edilen modelde, yaşam doyumunu ölçmek amacıyla kullanılan Yaşam Doyumu Ölçeğinin her bir maddesi “yaşam doyumu” örtük değişkeni için birer gözlenen değişken olarak ele alınmıştır. Otomatik düşünce düzeylerini belirlemek amacıyla kullanılan Otomatik Düşünceler Ölçeğinin her bir alt boyutundan alınan toplam puanlar “otomatik düşünceler” örtük değişkeninin birer gözlenen değişkeni olarak modele alınmıştır. Araştırmada “öz-anlayış” örtük değişkeni için de Öz-Anlayış Ölçeği tek boyutlu bir yapıda olduğundan parselleme yöntemi ile üç parsel atanmıştır. Model testinde iki aşamalı yaklaşım benimsendiğinden, test edilmek üzere belirlenen yapısal modelin test edilmesinden önce modele ilişkin ölçüm modeli test edilmiştir. Analiz sonucunda oluşan bu modele ait uyum iyiliği değerlerinin ?2/sd(133.64/62)=2.16; p=.001; GFI=.93; AGFI=.90; CFI=.97; NFI=.95; RMSEA=.064 (90% güven aralığında RMSEA=.049–.079) şeklinde olduğu, modelin veri ile iyi uyum gösterdiği belirlenmiştir. Yapısal modele ait ölçüm modeli test edildiğinde yaşam doyumu, öz-anlayış ve otomatik düşünceler arasındaki ilişkilerin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür. Test edilmesi amaçlanan modele ait ölçüm modeli test edildikten sonra yapısal model testi yapmıştır. Yapılan analiz sonucunda oluşan uyum iyiliği değerlerinin ?2/sd(133.64/62)=2.16; p=.001; GFI=.93; AGFI=.90; CFI=.97; NFI=.95; RMSEA=.064 (90% güven aralığında RMSEA=.049–.079) şeklinde olduğu, modelin veri ile iyi uyum gösterdiği belirlenmiştir. Yapısal modelin test edilmesinden sonra aracılık ilişkilerin test edilmesi aşamasına geçilmiştir. Öz- anlayıştan yaşam doyumuna giden yol modelden çıkarıldığında uyum değerlerinin; ?2/sd(144.28/63)=2.29; p=.001; GFI=.93; AGFI=.90; CFI=.97; NFI=.95; RMSEA=.067 (90% güven aralığında RMSEA=.053–.082) şeklinde olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak öz-anlayış ile yaşam doyumu arasındaki ilişki .53’den .25’e gerilemiştir ve istatistiksel olarak anlamlı kalmaya devam etmiştir. Sonuç: Öz-anlayış ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin kısmi aracılık etkisi olduğu görülmektedir.Öğe The Prediction of Ruminative Thought Style Using University Students’ Self-Compassion: Case of Cappadocia University(2019) Hoşoğlu, RumeysaThe aim of this study is to investigate the relationship between self-compassion and ruminative thought style. The general survey method has been applied in the research. The research was carried out with 471 volunteer students studying at Cappadocia University in Turkey, during the 2018-2019 academic year. The study data have been collected using the Self-Compassion Scala, the Ruminative Thought Style Questionnaire, and a personal information form. Correlation analysis has been conducted to determine whether a relationship exists between self-compassion and ruminative thought style and the effects of the self-compassion on ruminative thought style has been analyzed through the use of simple regression analysis. The analyses of the data were carried out via SPSS 21. The results showed that there is a negative significant relationship between self-compassion and ruminative thought style (? =-,441; p=,000). According to the result self-compassion was the negative predictor of ruminative thought style.