AR-GE ve Topluma Katkı Projeleri - Sonuç Raporları

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 40
  • Öğe
    Kayseri Turizm Master Planı
    (07.07.2025) Tolgay, Selma Büyükkantarcı; Karamustafa, Kurtuluş; Gülcan, Bilgehan; Sakal, Halil Burak; Bayar, Sinan Baran; Akbarishahabi, Leila; Bulut, Sancar; Delice, Yılmaz; Demirel, Neslihan; Demirtaş, Özgür; Dumrul, Yasemin; Gazioğlu, Duran Can; Güneş, Saniye Gül; İçigen, Melih; Kaya, Yasemin; Kılıçarslan, Zerrin; Kılıçhan, Reha; Orhun, Beste Nisa; Örnek, Nazlı Aysin; Özer, Ezgi Demir; Sarı, Ömer; Terzi, Ahmet; Tolgay, Selma Büyükkantarcı; Ülker, Mustafa; Yılmaz, Mustafa; Karasar, Hasan Ali
    Kayseri Turizm Master Planı’nın temelinde, sürdürülebilir turizm anlayışını benimsemek yatmaktadır. Kayseri’nin doğal kaynaklarının, tarihî ve kültürel varlıklarının korunarak turizme entegre edilmesi; yerel halkın bu süreçte ekonomik, sosyal ve kültürel fayda elde etmesi planın esas hedeflerindendir. İlde doğal cazibeler, benzersiz kültürel miras alanları ve zengin somut olmayan kültürel miras (SOKÜM) kaynakları içinde özellikle gastronomi turizmine ve birçoğu coğrafi işarete sahip ürünler öne çıkmaktadır. Bu zengin kaynakların hem yerli hem de yabancı turistlere sunularak, ziyaret sürelerinin uzatılması ve turizm gelirlerini artırmak amaçlanmıştır. Dolayısıyla planın öncelikli hedefleri arasında, turizm gelirlerinin artırılması ve uluslararası turist sayısının yükseltilmesi yer almaktadır. Bu doğrultuda, Kayseri’nin küresel pazarda daha görünür hale gelmesi ve turizmin şehrin ekonomik büyümesine katkıda bulunması için stratejik adımlar atılması planlanmıştır. Bu bağlamda, “Kayseri Turizm Master Planı 2025–2030”, şehrin sahip olduğu bu potansiyelin uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik ilkeleri ve “12. Kalkınma Planı”yla da uyumlu bir biçimde, uluslararası rekabet üstünlüğü oluşturmayı ve yerel kalkınmayı hedef alan kapsamlı bir yol haritasıdır. Plan; ayrıntılı saha gözlemleri, istatistiki veri analizleri, uluslararası ve ulusal turizm trendlerinin incelenmesi, ayrıca sektör paydaşlarıyla gerçekleştirilen kapsamlı bir arama konferansı ile yoğun odak grup ve bireysel görüşmeler neticesinde elde edilen verilerin, metodik, sistematik ve akademik bir yapı içerisinde değerlendirilmesiyle şekillendirilmiştir.
  • Öğe
    Kütahya Turizm Master Planı
    (07.07.2025) Güneş, Saniye Gül; Aktepe, Cemalettin; Ateş, Deniz; İçigen, Melih; Orhun, Beste Nisa; Bahar, Mehmet; Gülcan, Bilgehan; Gazioğlu, Duran Can; Altıntaş, Volkan; Özer, Ezgi Demir; Bayar, Sinan Baran; Sakal, Halil Burak; Ilgaz, Ali; Günay, Semra; Karasar, Hasan Ali
    Kütahya, tarih boyunca kült ürel ve ticari yolların kesişim noktasında bulunmuş, benzersiz zenginlikleriyle Anadolu’nun önemli şehirlerinden biri olmuştur. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı üyeliği ile taçlandırılmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk yıllarından günümüze kadar uzanan çini ve seramik geleneği, zengin jeotermal kaynakları, doğal güzellikleri ve antik kentleri Kütahya’yı keşfedilmeye değer bir turizm destinasyonu haline getirmiştir. Bu bağlamda hazırlanan Kütahya Turizm Master Planı (2025-2029), ilin turizm potansiyelini daha etkin bir şekilde değerlendirmeyi, sürdürülebilir turizm anlayışını benimsemeyi ve Kütahya’yı ulusal ve uluslararası turizm pazarında hak ettiği konuma taşımayı amaçlamaktadır. Plan, kapsamlı bir durum analizi ile mevcut turizm altyapısını değerlendirerek, rekabet gücünü artıracak stratejik hedefler ve somut projeler ortaya koymaktadır
  • Öğe
    Dış Politikada Kamu Diplomasisi
    (04.08.2025) Erol, Mehmet Seyfettin; Erol, Nilüfer; Erin, Zeynep Çağla; Oğuz, Şafak
    Tarihin en eski devirlerinden beri toplumların algılarını şekillendirmek iç ve dış politikanın en temel unsurlarından biri olmuştur. Ulus devlet yapısının yaygınlaşması ve uluslararası ilişkilerde ulus devletlerin temel aktör olmasından sonra ise diplomasi kadar kamu diplomasisi de uluslararası ilişkilerde çok önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bir devletin kabul eden devlet nezdinde diplomatik ilişkilerini Büyükelçiler ve Konsoloslar olmak üzere diplomatlar yürütmektedir. Devletlerarası ilişkilerde çok önemli bir fonksiyonu olan kamu diplomasini de bu diplomatlar yürütmektedir. Kamu diplomasisi faaliyetleri sadece o ülke halkının değil, aynı zamanda o devlet yöneticileri nezdinde de önemli bir etki oluşturmaktadır. Devletler arasındaki ilişkilerin seyrinde diplomasinin diğer faaliyetleri kadar kamu diplomasisi de kilit bir rol oynamaktadır.
  • Öğe
    Coğrafi İşaretli Antep Fıstığının Uluslararası Mutfaklarda Kullanım Potansiyelinin Belirlenmesi San Sebastian Cheesecake Örneği
    (08.09.2025) Karagülle, Selen; Büyükkiraz, Mine Erdem
    Gaziantep mutfağı, zengin kültürel mirası ve özgün lezzetleriyle dünya gastronomisi içinde önemli bir konuma sahiptir. Bu mutfağın temel bileşenlerinden biri olan Antep fıstığı, geleneksel tariflerde sıklıkla kullanılmakla birlikte tatlı kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Baklava, şöbiyet ve kadayıf gibi geleneksel tatlılarda yaygın olarak kullanılan bu ürün, son yıllarda farklı mutfak kültürlerinde de benimsenmiştir. Özellikle Avrupa mutfaklarında Antep fıstıklı tatlılar popüler hale gelirken, farklı tatlılarda kullanımına yönelik deneysel çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Ayrıca yerel ve coğrafi işaretli ürünlerin uluslararası düzeyde tanıtımı ve kullanım alanlarının artırılması için inovatif ürün geliştirme çalışmaları ile etkili tanıtım stratejilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma, yerel ve coğrafi işaretli bir ürün olan Antep fıstığının, uluslararası mutfaklarda kullanım potansiyelini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Antep fıstığının San Sebastian cheesecake gibi dünya genelinde tanınan modern bir tatlı ile bütünleştirilmesi ele alınmış ve bu bağlamda geliştirilen farklı reçetelerle hazırlanan cheesecake örnekleri tat, koku, doku, görünüm ve genel beğeni kriterleri açısından duyusal analize tabi tutulmuşlardır. Elde edilen bulgular, Antep fıstığının tatlı içerisindeki kullanımının tüketici algısını genel olarak olumlu etkilediğini; ancak formülasyonlara bağlı olarak tercihlerde farklılıklar oluştuğunu göstermektedir. Çalışma, coğrafi işaretli bir ürünün küresel bir tatlıya nasıl entegre edilebileceğini ortaya koyarak yerel malzemelerin dünya mutfaklarına açılımında izlenebilecek yöntemlere ışık tutmaktadır. Ayrıca Antep fıstığının hem duyusal özellikleri hem de kültürel değer açısından modern tatlılara katkı sağladığı görülmüş; bu da yerel ürünlerin gastronomik çeşitliliğe ve sürdürülebilir mutfak kültürlerine olan katkısını desteklemektedir. Sonuç olarak Antep fıstığının San Sebastian cheesecake gibi tatlılarda kullanımının daha derinlemesine araştırılması ve hazırlanan formülasyonların optimizasyonu gibi daha ileri çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır
  • Öğe
    Sürülebilir Kabak Çekirdeği Kreması Formülasyonun Geliştirilmesi ve Farklı Tariflerde Kullanım Olanaklarının Araştırılması
    (08.09.2025) Yılmaz, Rümeysa Hacer Güneş; Özer, Ezgi Demir
    Gastronomide ürün geliştirme; tüketici ihtiyaçlarına ve trendlere uyum sağlamak, yenilikçi lezzetler sunmak ve sürdürülebilir malzemeler kullanarak marka değerini artırmak için kritik bir süreçtir. Doğru ürün geliştirme, müşteri deneyimini zenginleştirir, sadakat oluşturur ve sektörde farklılaşmayı sağlayarak rekabet avantajı yaratır. Aynı zamanda kültürel mirası modern tekniklerle harmanlamak, gastronomi endüstrisinin dinamik evrimine katkıda bulunmaktadır. Gastronomi alanındaki ürün geliştirme çalışmaları her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Özellikle son dönemde yöresel ürünlerin gastronomideki öneminin artması, bu ürünlere odaklanan geliştirme çalışmalarını ön plana çıkarmaktadır. Coğrafi işaretli yöresel ürünlerin katma değerinin artırılarak yeni kullanım alanlarına kavuşturulması ise bölgesel ekonomiye önemli bir katkı sunar. Nevşehir kabak çekirdeğinin tanınırlığını artırdığını, pazardaki rekabet gücünü yükselttiğini ve ekonomik değerini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.Bu bağlamda, coğrafi işaret ile tescillenen Nevşehir kabak çekirdeğinin ticari değerini artırmak ve sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla kullanım alanlarının çeşitlendirilmesi hedeflenmektedir. Araştırma kapsamında, kabak çekirdeğinin farklı kullanım potansiyellerinin ortaya konması ve ürün çeşitliliği açısından yeni bir üretim alanı oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışmada, Nevşehir ve çevresinde yoğun olarak üretilen coğrafi işaretli Nevşehir kabak çekirdeğinin gastronomideki kullanımını yaygınlaştırmak için kabak çekirdeği kreması formülasyonu geliştirilmiştir. Üç farklı üründe (Ürgüp Baklavası, Katmer ve Milföy Pastası) beş farklı Konsantrasyonla hazırlanan kremalar, 60 katılımcı ile gerçekleştirilen duyusal analizlerle değerlendirilmiş; her bir ürün için en beğenilen ve en az beğenilen belirlenmiştir. Duyusal analiz sonuçlarına genel olarak bakıldığında en beğenilmeyen konsantrasyonun 3 farklı üründe de K 5 (%0 kabak çekirdeği kreması) olduğu tespit edilmiştir. Genel olarak, %50 ve üzeri kabak çekirdeği kreması içeren konsantrasyonların panelistler tarafından daha çok beğenildiği görülmüştür.
  • Öğe
    Hatay Turizm Master Planı
    (07.07.2025) Gülcan, Bilgehan; Sakal, Halil Burak; Akkuş, Aygül; Abbasoğlu, Sabiha Asfuroğlu; Aktepe, Cemalettin; Babat, Duygu; Bahar, Mehmet; Bayar, Sinan Baran; Bayer, Ayhan Varol; Cihangir, Emine; Denk, Erdem; Doğan, Sait; Gazioğlu, Duran Can; Gökçe, Fikret; Karagel, Hulusi; Karagel, Eylül; Konakoğlu, Ece; Küçük, Alparslan; Orhun, Beste Nisa; Özüner, Evrim Ölçer; Sarı, Ömer; Şahin, Kadriye; Şahin, Elanur; Şensoy, Ceylan; Üneş, Fatih; Yurtlu, Murat; Karasar, Hasan Ali
    Hatay, zengin kültürel mirası, tarihî dokusu ve eşsiz gastronomisiyle Türkiye’nin önemli turizm destinasyonlarından biridir. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Hatay, bu birikimini mutfağına da yansıtarak UNESCO tarafından gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dâhil edilmiştir. Ancak 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem, Hatay’da büyük yıkıma yol açmış, binlerce bina ve işletme hasar görmüş ve çok sayıda can kaybı yaşanmıştır. 2023 yılında yaşanan deprem felaketi, Hatay’ın altyapısında ve turizm sektöründe önemli hasarlara yol açmıştır. Bu dönemin ardından, ilin turizm potansiyelini yeniden canlandırmak ve ekonomik kalkınmayı desteklemek amacıyla kapsamlı bir Turizm Master Planı hazırlanmıştır. Bu plan, Hatay’ın mevcut kültürel, tarihî ve gastronomik değerlerini koruyarak yeni turizm türlerinin keşfedilmesini ve geliştirilmesini hedeflemektedir. Plan, ilin doğal ve kültürel mirasını koruyarak turizm sektöründe sürdürülebilir bir büyümeyi hedeflemekte ve ilin beş yıllık turizm vizyonunu sayısal ve ölçülebilir hedeflerle ortaya koymaktadır. Hatay Turizm Master Planı, turizm faaliyetlerinin dört mevsime yayılmasını, turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesini öngörmektedir. Ayrıca yerel halkın turizme giderek daha fazla ve daha yoğun şekilde katılımının sağlanması ve turizmden elde edilen faydaların adil bir şekilde dağıtılması, planın temel prensipleri arasındadır. Hatay Turizm Master Planı, ilin doğal ve kültürel zenginliklerini yeniden inşa etmek, korumak, gelecek nesillere aktarmak ve sürdürülebilir bir turizm modeli oluşturmak için hayati bir adımdır. Planın başarılı bir şekilde uygulanması, Hatay’ın ekonomik ve sosyal kalkınmasına önemli katkılar sağlayacak ve ili dünya çapında tercih edilen bir turizm destinasyonu hâline getirecektir
  • Öğe
    Gaziantep Turizm Ekonomisi Geliştirme Stratejisi ve Yol Haritası Projesi
    (07.07.2025) Ayık, Uğurcan; Gülcan, Bilgehan; Sakal, Halil Burak; Konakoğlu, Ece; Özceylan, Eren; Yaylı, Ali; Güneş, Saniye Gül; Görkay, Kutalmış; Olcay, Atınç; Baltacı, Furkan; Ayık, Uğurcan; Çekiç, İbrahim; Sürme, Metin; Yurtlu, Murat; Bayar, Sinan Baran; Gazioğlu, Duran Can; Albayrak, Fatıma Tüzzehra; Çözgener, Özgür; Hösükoğlu, Filiz; Şensoy, Ceylan; Dikici, Celal; Karasar, Hasan Ali
    Gaziantep Turizm Ekonomisi Geliştirme Stratejisi ve Yol Haritası, Türkiye’nin turizm hedefleri doğrultusunda Gaziantep turizmini 2030 yılına hazırlamak üzere hazırlanmıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılı vizyonuna paralel olarak belirlenen 2023-2028 Türkiye Turizm Ana Planı hedeflerinin ve stratejilerinin somut bir yansıması ve parçası olan bu plan, Gaziantep’in sahip olduğu varlıkları ve potansiyeli esas alarak geliştirilmiştir. Türkiye’nin uluslararası turizm gelirlerinde rekabet gücünü artırmaya yönelik politikalarına katkı sunacak şekilde kurgulanan bu yol haritası, ilin turizm ekonomisini uzun vadede sürdürülebilir kılmayı ve ulusal hedeflerle uyumlu büyüme sağlamayı amaçlamaktadır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından öncülük edilen bu çalışmanın en önemli özelliği, geniş bir yöntem seti kullanılarak oluşturulmuş olmasıdır. Literatür araştırmaları kapsamında Türkiye’nin ve dünya genelindeki güncel turizm eğilimleri, ulusal ve uluslararası raporlar, akademik yayınlar ile sektör verileri derinlemesine incelenmiştir. Bu süreçte, TÜİK, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), WTTC, Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC) gibi kurumlardan temin edilen veriler, analiz ve değerlendirmelerin temelini oluşturmuştur. Sahadan toplanan birincil veriler ise yerinde gözlemler, anketler ve odak grup toplantıları aracılığıyla elde edilmiş, bu sayede teorik çalışmalar saha çalışmaları ile birleştirilmiştir. Planın hazırlanma aşamasında gerçekleştirilen saha araştırmaları, Gaziantep’in farklı turizm türlerine ilişkin somut potansiyelini tespit etmeyi mümkün kılmıştır. Gaziantep’in UNESCO Yaratıcı Şehir statüsü, tarihî ve kültürel miras varlıkları, gastronomi alanındaki öncülüğü ve coğrafi konumunun sunduğu avantajlar detaylı olarak değerlendirilmiş; bu sayede şehrin güçlü ve zayıf yanları, kapsamlı bir analiz ile ortaya konmuştur. Aynı zamanda, sektör paydaşlarıyla gerçekleştirilen geniş kapsamlı istişareler hem kamu hem özel sektör hem de sivil toplum kuruluşlarının beklenti ve önerilerini çalışmaya dahil ederek ortak bir vizyonun ortaya çıkmasını sağlamıştır.
  • Öğe
    Sürdürülebilir Türkiye 2023
    (06.01.2025) Bayar, Sinan Baran; Sakal, Halil Burak
    Bu rapor, Türkiye'nin 2023 yılında sürdürülebilir turizm alanında kat ettiği yolu özetlemektedir. Amaç, ülkemizin turizm sektöründeki sürdürülebilir gelişim çabalarını, bu sürece katkı sunan paydaşların rolleri ile birlikte elde edilen başarıları ele almak ve paylaşmaktır. Sürdürülebilir turizm, ekonomik kalkınmanın yanı sıra sosyal adalet ve çevresel dengenin korunmasını da amaçlayan kapsamlı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, kültürel mirasın ve doğal kaynakların korunması ile yerel toplulukların güçlendirilmesi üzerine odaklanır. 2023 yılında, Türkiye'nin turizm sektörü, küresel zorluklara rağmen önemli bir büyüme ve gelişim göstermiştir. Bu süreçte, özel sektörün yenilikçi girişimleri, kamu sektörünün stratejik destekleri ve uluslararası işbirlikleri sektöre önemli katkılar sunmuştur. Rapor, sürdürülebilir turizmin önemini vurgulayarak, bu alanda atılan adımların ve sağlanan ilerlemelerin değerlendirilmesini kapsamaktadır. Raporda ayrıca Türkiye’nin karşı karşıya olduğu fırsatlar ve sürdürülebilirliğin ön plana çıkmasının gerekliliği de ele alınmaktadır. Bu bağlamda, orta ve uzun vadeli turizm hedeflerine ulaşmak için yapılan çalışmalar incelenmiştir.
  • Öğe
    Periodontitis Sıçan Modelinde Kinurenin Yolu Metabolitlerinin Değişimi Ve Bu Değişimin Glisemik Kontol Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi
    (02.06.2025) Sütçü, Serdar; Ceylan, Tayfun; Doğan, Kadirhan; Öz, Mehmet; Aslan, Erdem; Afşar, Ebru
    Çalışmamızda Porphyromonas gingivalis (P. gingivalis)'in neden olduğu bozulmuş ağız sağlığının pankreas kinenin yolu (KP) aracılığıyla glikoz homeostazında meydana getireceği değişim ile timokinon (TQ) uygulamasının bu değişimler üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir P. gingivalis'in neden olduğu bozulmuş ağız sağlığı modeli 10 µl P. gingivalis lipopolisakkaridi (P. gingivalis-Lps) (1 mg/ml)’nin 48 saatlik aralıklarla altı kez sıçanların palatal dişetine enjekte edilmesi ile oluşturuldu. TQ uygulaması 2 hafta boyunca oral gavaj yoluyla (günde 10 mg/kg) uygulandı. Glikoz homeostazı, homeostatik model değerlendirmesi (HOMA-IR) ve β hücre fonksiyonu (HOMA-β düzeyleri) kullanılarak değerlendirildi. Kinurenin (KYN), triptofan (Trp), kinurenik asit (KYNA), kinolinik asit (QA), kinurenin 3-monooksijenaz (KMO), kinureninaz, interferon-γ (IFN-γ), insülin ve kaspaz-3 düzeyleri enzim bağlantılı immünosorbent testi (elısa) kullanılarak ölçüldü. Pankreastaki morfolojik değişiklikler hematoksilin ve eozin boyama ile belirlendi. Maksiller kemikteki kemik rezorpsiyonunu değerlendirmek için x-ışını radyografisi kullanıldı. LPS grubunda HOMA-IR, pankreatik KYN/Trp oranı, KYNAve IFN-γ düzeyleri artarken, HOMA-β ve pankreatik QA düzeyleri azaldı. Ek olarak, pankreas dokusunun morfolojik yapısı bozuldu. TQ uygulaması pankreastaki morfolojik değişiklikleri iyileştirdi, pankreas QA düzeylerini artırdı ve LPS+TQ grubunda HOMA-β seviyelerini iyileştirdi. Ayrıca, TQ uygulaması LPS+TQ grubunun maksiller kemiğindeki kemik rezorpsiyonunu azalttı. Sonuç olarak çalışmamızdan elde edilen bulgular P. gingivalis-LPS'nin oral uygulaması pankreas dokusunda KP metabolitlerini KYNA'ya doğru değiştirdiğini, β hücre fonksiyonunu bozduğunu ve β hücre fonksiyonunu azalttığını göstermiştir. Ayrıca TQ uygulaması p. gingivalis tarafından indüklenen bu değişiklikleri tersine çevirmiş, böylece β hücre fonksiyonunun bozulmasını hafifletmiştir.
  • Öğe
    Bakliyat Unlarının ve Aquafabanın Glutensiz ve Vegan Kek Üretiminde Kullanımının İncelenmesi
    (10.02.2025) Gençağ, Burcu Sarı; Kütahneci, Elif; Özer, Cem Okan; Özer, Ezgi Demir
    Tüketicilerin beslenme alışkanlıklarındaki değişim ve çevresel duyarlılığın artması, glutensiz ve vegan ürünlere olan ilgiyi önemli ölçüde artırmıştır. Bu doğrultuda gerçekleştirilen proje kapsamında, yaygın olarak tüketilen keklerin üretiminde hayvansal bileşenler yerine alternatif içeriklerin kullanımı araştırılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Çalışma sürecinde, gluten hassasiyeti, yumurta alerjisi veya vegan beslenme tercihi olan bireyler için uygun formülasyonlar geliştirilmiştir. Ayrıca, farklı bakliyatlardan elde edilen unların buğday ununa alternatif olarak kullanılabilirliği değerlendirilmiş ve fonksiyonel özellikleri açısından incelenmiştir. Proje çıktılarına göre, nohut aquafabasının köpürme kapasitesi ve stabilitesi mercimek aquafabasına göre daha yüksek bulunmuş, bu da keklerin daha yumuşak dokuya ve daha iyi duyusal kabul edilebilirliğe sahip olmasını sağlamıştır. Fizikokimyasal analizler, nohut aquafabasının nem tutmayı artırarak sertliği azalttığını, mercimek bazlı formülasyonların ise daha sakızımsı ve düşük kabul edilebilirlik gösterdiğini ortaya koymuştur. Elde edilen bulgular, nohut aquafaba ve ununun, glütensiz ve vegan kek üretimi için umut verici ve sürdürülebilir alternatifler sunduğunu göstermektedir. Proje sonucunda, özel beslenme ihtiyaçlarına hitap eden, sürdürülebilir ve besin değeri yüksek kekler geliştirilmiş; aynı zamanda genellikle atık olarak değerlendirilen haşlanmış bakliyat suları için yeni bir kullanım alanı oluşturulmuştur. Bu çalışma, gıda kaybı ve israfını azaltmaya yönelik yenilikçi bir yaklaşım sunarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamıştır.
  • Öğe
    Periodontitis Tanısı Almış Bireylerde Kortizol Düzeylerinin Değişimi Ve Bu Değişimin Kinurenin Yoluna Etkisinin İncelenmesi
    (11.11.2024) Sütçü, Serdar; Erden, Bilge Su; Afşar, Ebru
    Amaç: Bu çalışmada, periodontitisli (PD) bireylerin tükürük örneklerinde kortizol seviyeleri ve kinürenin (KYN) metabolizması değişiklikleri ile periodontal parametreler arasındaki ilişki araştırıldı. Yöntem: 20 periodontitis hastasından ve 20 periodontal olarak sağlıklı kontrol bireyinden tükürük örnekleri toplandı. Örnekler kortizol, interferon-gama (IFN-γ), Triptofan (TRP), KYN, kinürenik asit (KYNA) ve kinolinik asit (QA) açısından Elisa kiti ile ölçülerek analiz edildi. İndolamin-pirol 2,3 dioksijenaz (IDO) aktivitesi KYN/TRP oranı kullanılarak hesaplandı. Klinik periodontal parametreler olan (plak indeksi (PI), sondalama cebi derinliği (PPD), dişeti çekilmesi (GR), klinik ataşman kaybı (CAL) ve sondalama sırasında kanama (BOP)) kaydedildi. Bulgular: Klinik parametreler periodontitis grubunda anlamlı derecede daha yüksekti (p < 0,001). Tükürük Kortizol, IFN-γ, TRP, KYN, KYNA, QA düzeyleri ve KYN/TRP oranı periodontitis grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha yüksekti (p < 0,001). PPD, BOP, PI ve CAL tükürük kortizol düzeyleriyle anlamlı derecede pozitif korelasyon gösterdi. Ayrıca tükürük kortizol düzeyleri tükürük KYN/TRP oranıyla anlamlı derecede pozitif korelasyon gösterdi. Sonuç: Bulgularımız stres belirteci kortizolün periodontal inflamasyon ve triptofan-kinürenin metabolizmasında rol oynadığını göstermektedir.
  • Öğe
    Simülasyona Dayalı Öğretimin Ebelik ve Hemşirelik Öğrencilerinin Memnuniyeti ve Öğrenmede Kendilerine Güvenlerine Etkisi
    (09.12.2024) Yıldız, Ayşegül; Yalap, Rukiye; Çelik, Bilgesu; Sönmez, Sinem; Başaran, Meral
    Ebelik ve hemşirelik bölümlerinin lisans eğitimi boyunca aldıkları akademik eğitim hem teorik hem de uygulamalı eğitimi içermektedir. Hastane ortamında fiziki koşulların yetersiz olması ve tüm dersleri içeren uygulama alanı bulunamaması, öğrencilerin uygulamaları pekiştirmesini olumsuz etkilemekte, hayati önem taşıyan klinik bakım ve uygulamalarda yetersiz kalmalarına sebep olmaktadır. Bu sorunun çözümü olarak sağlık alanında simülasyona dayalı uygulama eğitimleri verilmeye başlanmıştır. Böylece ebelik ve hemşirelik öğrencilerinin hasta güvenliğini tehlikeye atmadan bilgi, beceri ve tutumlarının geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada her iki meslek grubunda klinik uygulama temeli oluşturmaya yönelik olan “Ebelik Esasları” ve “Hemşirelik Esasları” dersinde kullanılacak olan simülasyona dayalı öğretimin ebelik ve hemşirelik öğrencilerinin memnuniyeti ve öğrenmede kendilerine güvenlerine etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışma yarı deneysel tasarımda tek grupta yapılmıştır. Ebelik Bölümü 1. Sınıf 42 öğrenci, Hemşirelik Bölümü 1. Sınıf 45 öğrenciden oluşan toplam 87 öğrenci çalışmaya dahil edilmiştir. Verilerin toplanması Ebelik Esasları ve Hemşirelik Esasları dersinde gerçekleşmiş ve demografik bilgi formu ve öğrenci memnuniyeti ve öğrenmede kendine güven ölçeği kullanılmıştır. Dersin uygulaması kapsamında, “IV İlaç Uygulama” klinik senaryosu hazırlanmış ve klinik uygulama ve simülasyon laboratuvarında, tam donanımlı simülatör üzerinde öğrencilere uygulama yaptırılmıştır. Tüm öğrencilerin senaryonun tüm aşamalarını tamamlamasının ardından demografik bilgi formu ve öğrenci memnuniyeti ve öğrenmede kendine güven ölçeğini doldurmaları sağlanmıştır. Çalışma 76 öğrenci ile tamamlanmıştır. Çalışma sonucunda Ebelik Esasları ve Hemşirelik Esasları dersinde kullanılan simülasyona dayalı öğretimin ebelik ve hemşirelik öğrencilerinin memnuniyetine ve öğrenmede kendine güvenlerine anlamlı etkisinin olduğu bulunmuştur (p<0.05).
  • Öğe
    Simülasyona Dayalı Öğretimin, Öğrenme ve Etik Duyarlılık Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi
    (11.11.2024) Yalap, Rukiye; Sönmez, Sinem; İçigen, Ayşegül Yıldız
    Giriş: Simülasyon teknolojileri, hemşirelik öğrencilerinin hasta güvenliğini riske atmadan gerçekçi senaryolara katılmalarına olanak tanıyarak öğrenme deneyimlerini geliştirerek sağlık eğitiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Amaç: Bu çalışma, simülasyon tabanlı eğitimin hemşirelik öğrencilerinin öğrenme çıktıları ve etik duyarlılık üzerindeki etkilerini araştırmak için yürütülmüştür. Yöntem: Yarı deneysel bir tasarım kullanılmıştır. Kırk beş birinci sınıf hemşirelik öğrencisi, yaşamsal bulguların değerlendirmesi ve ilaç uygulama senaryolarını içeren üç haftalık bir simülasyon programına katılmıştır. Veri toplama, simülasyonla öğrenmenin değerlendirilmesi ölçeği ve uyarlanmış etik duyarlılık ölçeği kullanılarak yapılan ön testleri, son testleri ve izlem değerlendirmelerini içermektedir. İstatistiksel analizler SPSS'de, anlamlılık düzeyi p< 0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Simülasyon tabanlı öğrenme puanlarında eğitimden hemen sonra ve bir ay sonra önemli gelişmeler gözlenmiştir (p< 0,05). Ancak, değerlendirmeler arasında etik duyarlılık puanlarında önemli bir fark görülmemiştir (p = 0,85). Sonuç: Simülasyon tabanlı eğitim öğrenme sonuçlarını belirgin şekilde iyileştirirken, etik duyarlılık üzerindeki etkisi sınırlı kalmaktadır. Etik eğitimin simülasyon uygulamalarıyla bütünleştirilmesi, kapsamlı bir hemşirelik eğitiminin teşvik edilebilmesi ve öğrencilerin hem teknik yeterliliklerini hem de etik farkındalıklarını geliştirebilmeleri için önemlidir.
  • Öğe
    Turizm Gelişim Yol Haritaları Projesi: 3. Etap
    (03.03.2025) Bahar, Mehmet; Gülcan, Bilgehan; Olcay, Atınç; Atılgan, Eyüp; Bayar, Sinan Baran; Özekici, Yakup Kemal; Yetkin, Yasemin; Koç, Hakan; Bahar, Mehmet; Tuna, Muharrem; Karagöz, Büşra; Başoğda, Alaattin; Kement, Üzeyir; Balıkçı, Esra; Hatırnaz, Beyza; Pelit, Elbeyi; Baytok, Ahmet; Tecimen, Mustafa; Özçınar, Meral; Can, Kevser Küçük; Arpacı, Suat; Kemer, Ebru; Çeşmeci, Nihat; Çanakçı, Seda Derinalp; Bayhan, İsa; Gazioğlu, Duran Can; Birdir, Kemal; Tören, Emrullah; Akay, Anıl; Erdem, Damla; Yenipınar, Uysal; Akdu, Uğur; Yüksel, Faruk; Aknar, Ahmet; Altıntaş, Volkan; Çatır, Ozan; Salha, Hamide; Öz, Murat; Sakal, Halil Burak
    Proje çeşitli illerin turizm hedeflerine ulaşmak için politika belirlenmesine yönelik bir yol haritaları hazırlanmasını içerir. Yol haritaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın görüş ve önerilerini de kapsayan makro planlama bakış açısıyla hazırlanmış planlar olması açısından özgün bir değere sahiptir. Ayrıca söz konusu iller için yapılmış en kapsamlı turizm yol haritası olması, projenin özgün değerini artırmaktadır.
  • Öğe
    Bakliyat Unlarının ve Aquafabanın Glutensiz ve Vegan Kek Üretiminde Kullanımının İncelenmesi
    (2025) Özer, Ezgi Demir; Gençağ, Burcu Sarı; Kütahneci, Elif; Özer, Cem Okan
    Tüketicilerin beslenme alışkanlıklarındaki değişim ve çevresel duyarlılığın artması, glutensiz ve vegan ürünlere olan ilgiyi önemli ölçüde artırmıştır. Bu doğrultuda gerçekleştirilen proje kapsamında, yaygın olarak tüketilen keklerin üretiminde hayvansal bileşenler yerine alternatif içeriklerin kullanımı araştırılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Çalışma sürecinde, gluten hassasiyeti, yumurta alerjisi veya vegan beslenme tercihi olan bireyler için uygun formülasyonlar geliştirilmiştir. Ayrıca, farklı bakliyatlardan elde edilen unların buğday ununa alternatif olarak kullanılabilirliği değerlendirilmiş ve fonksiyonel özellikleri açısından incelenmiştir. Proje çıktılarına göre, nohut aquafabasının köpürme kapasitesi ve stabilitesi mercimek aquafabasına göre daha yüksek bulunmuş, bu da keklerin daha yumuşak dokuya ve daha iyi duyusal kabul edilebilirliğe sahip olmasını sağlamıştır. Fizikokimyasal analizler, nohut aquafabasının nem tutmayı artırarak sertliği azalttığını, mercimek bazlı formülasyonların ise daha sakızımsı ve düşük kabul edilebilirlik gösterdiğini ortaya koymuştur. Elde edilen bulgular, nohut aquafaba ve ununun, glütensiz ve vegan kek üretimi için umut verici ve sürdürülebilir alternatifler sunduğunu göstermektedir. Proje sonucunda, özel beslenme ihtiyaçlarına hitap eden, sürdürülebilir ve besin değeri yüksek kekler geliştirilmiş; aynı zamanda genellikle atık olarak değerlendirilen haşlanmış bakliyat suları için yeni bir kullanım alanı oluşturulmuştur. Bu çalışma, gıda kaybı ve israfını azaltmaya yönelik yenilikçi bir yaklaşım sunarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamıştır.
  • Öğe
    12-17 Yaş Aralığındaki Spor Yapan ve Yapmayan Ergenler İle Bağımlılık Öyküsü Bulunan Ergenlerin Beyin Dokularının Hacimsel Değişimler Açısından İncelenmesi
    (2023) Temircan, Zekeriya; Artar, Müge; Dönmez, Halil; Ökçesiz, İzzet; Yiğit, Hüseyin
    Bu çalışmada; 12-17 yaş aralığında spor yapan, yapmayan ve madde bağımlılığı öyküsü bulunan ergenlerin beyin dokularında meydana gelen hacimsel değişimlerin beyin MR görüntüleri ile karşılaştırılarak saptanması amaçlanmıştır. Katılımcılardan elde edilen beyin MR görüntüleriyle, ergenlerin spor yapıp-yapmama durumunda ve madde bağımlılığı durumunda beyin makro ve mikro yapılarında meydana gelen hacimsel değişimler incelenmiştir. Çalışmada; 10 kişi düzenli spor yapanlardan, 10 kişi normal bireylerden ve 10 kişi en az bir yıl kadar metamfetamin/amfetamin bağımlılık öyküsü bulunan ergenlerden elde edilen beyin MR görüntüleri, Matlab tabanlı Statistical Parametric Mapping 12 ve web tabanlı volBrain yazılımları ile ayrı ayrı incelenmiştir. Böylece her bireyin beynindeki loblarda ve diğer sahalarda (gri ve beyaz cevher, cerebrospinal sıvı hacmi, cerebellum ve alt yapıları, subcortical bölgeler = nuc. accumbens, amygdala, nucleus caudatus vs, cerebral ve cerebellar cortex cerebri kalınlıkları ile alt yapıları gibi) meydana gelen hacimsel değişiklikler karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak metamfetamin kullanan ergenlerin özellikle subkortikal beyin hacim oranlarında spor yapanlara ve yapmayanlara göre artış gözlemlenmiştir. Her ne kadar beynin kortikal bölgelerinde artış gözlemlenmemiş olsa da metamfetamin kullanan bireylerin subkortikal bölgelerinde ki hacimsel değişim bu bireylerin sosyal beceri, sosyal biliş, hafıza, öğrenme ve hatırlama gibi fonksiyonlarında olumsuz sonuçlara yol açacağı belirtilmektedir. Spor yapan ve yapmayan bireylerin beyin MR sonuçlarında herhangibir anormalliğe rastlanılmaması beklenen bir durum olsa da bu bulguları somut bir şekilde bu çalışmaya ile ortaya koymak alan yazına yeni bulgular eklenmesine yardımcı olmuştur.
  • Öğe
    Kapadokya Üniversitesi Bilişim Sistemi ve Uygulamalarına Dair Kullanıcı ve Yetkilendirme İşlemlerinin Bir Remote Authentication Dial-in User Service (RADIUS) Sunucusu Aracılığıyla Merkezî ve Güvenli Hâle Getirilmesi ile Bunun Üniversite Kullanıcı Yönetim Sürecine Etkilerinin Belirlenmesi
    (2024) Keskin, Ümit; Cingil, İsmail; Dal, Ekrem; Çakır, Didem
    Bu projede, üniversitelerde kullanılan farklı sistemler üzerindeki kullanıcı hesaplarının tek bir sistem üzerinden yönetilebilmesi amacıyla açık kaynak kodlu RADIUS (Remote Authentication Dial-In User Service) sisteminin kurulması amaçlanmıştır. RADIUS, kullanıcı kimlik doğrulama, yetkilendirme ve hesap yönetimi (AAA: Authentication, Authorization, Accounting) işlemlerini merkezi bir yapıda yönetmeyi mümkün kılan bir protokoldür ve Üniversite ortamında çeşitli bilişim sistemleri ve ağ hizmetlerinin artmasıyla birlikte, bu sistemler üzerindeki kullanıcı hesaplarının ve erişim yetkilerinin yönetimi giderek daha karmaşık hale gelmiştir. Bu nedenle, tüm bu süreçlerin daha etkin ve güvenli bir şekilde yönetilebilmesi için RADIUS sisteminin kurulması ve değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Proje iki ana başlık altında yürütülmüştür. İlk olarak, RADIUS sisteminin kurulması amacıyla gerekli donanım ve yazılım bileşenleri temin edilerek, Mustafapaşa Kampüsü’ndeki laboratuvarlarda kurulmuştur. Bu aşamada, bir RADIUS sunucusu ile ilgili donanım ve ağ bileşenleri kurulmuş ve gerekli konfigürasyonlar tamamlanmıştır. Bu süreçte donanım ve yazılım bileşenlerinin uyumu ve sistemin stabil çalışması sağlanmıştır. Ayrıca, ağ performansı üzerinde yapılan incelemelerde kullanıcı yetkilendirme süreçlerinde iyileşme gözlemlenmiştir. İkinci aşamada, RADIUS sistemi üniversite bünyesindeki çeşitli sistemlerle entegre edilmiştir. Bu sistemler arasında Active Directory ve Öğrenci İşleri Otomasyonu bulunmaktadır. Her bir sistemle yapılan entegrasyon süreçlerinde, RADIUS sisteminin entegrasyon kabiliyeti, entegrasyon sürecinde harcanan efor ve zorluk derecesi, entegrasyon sonrası kullanıcılara yönelik etkiler ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu süreçte, merkezi bir yetkilendirme sisteminin üniversite genelinde güvenliği artırdığı ve yönetim süreçlerini kolaylaştırdığı tespit edilmiştir. Merkezi bir RADIUS sistemi sayesinde, kullanıcı yetkilerinin belirlenmesi ve denetlenmesi süreçlerinde standardizasyon sağlanmış ve ağ üzerindeki tüm erişim denemeleri merkezi olarak kayıt altına alınmıştır. Bu durum, olası güvenlik ihlallerinin tespit edilmesini kolaylaştırmış ve üniversite ağındaki güvenlik seviyesini artırmıştır.
  • Öğe
    KABİN EĞİTİM SETİ GELİŞTİRİLMESİ
    (2024) Odabaşoğlu, Şener; Temel, Ramazan; Kırteke, Emre; Kekeç, Emin Tugay; Gençağ, Mustafa Samet
    Havacılık, emniyeti temel alan bir sektör olması nedeniyle havayolu firmaları, çalışanlarının eğitimini en öncelikli faaliyetlerden biri olarak görmektedir. Gerçekleştirilen uçuşların ve genel olarak tüm hava operasyonlarının emniyeti, personellerinin eğitimlerine bağlıdır. Dolayısıyla, havada olağanüstü olayların meydana gelmesi durumunda, yolcuların uçaktan güvenli ve zamanında tahliyesi uçuş ekibinin sorumluluğundadır. Olağanüstü ve kritik durumlarda doğru müdahaleler, yüksek kaliteli eğitimler almayı gerektirir. Kabin memurlarının en önemli görevleri, kritik bir durumda uçağın zamanında ve güvenli bir şekilde tahliyesini sağlamaktır. Bunu ciddi bir zorluk yaşamadan yapabilmek için talimatlara uymak, yetkin eğitimler almak ve simülasyonlardan geçmek zorundadırlar. Yapılan araştırmalar, öğreniminin en etkili öğretim şeklinin deneyimsel/pratik eğitim olduğunu göstermiştir. Bununla beraber gerçekçi koşullar altında tekrarlanan eğitimin, gerçek bir acil durum sırasında kabin ekibinin yaşadığı stres miktarını azalttığı bilinmektedir. Çünkü stres, kriz durumunun üstesinden gelmek için algılanan gerekli yetkinlik ile kişinin yeterliliğinin iç imajı arasındaki bilinçsiz karşılaştırmadan kaynaklanmaktadır. Böylece, eğitimde ilave gerçekçilik, kursiyerlerin acil durumla başa çıkma konusunda güvenlerine katkıda bulunmaktadır. Bu kapsamda, kabin memuru adaylarına sınıf ortamında öğretilen acil durum prosedürleri hakkında bilgi ve bu prosedürleri gerçekçi bir eğitim ortamında aktarılmasını temin için kabin eğitim seti geliştirilmiştir. Gerçekleştirilen bu eğitim seti ile sivil havacılık kabin hizmetleri öğrencilerimizin eğitimlerinin verimini artırılmış ve uçak içerisinde yaşayacakları durumları simüle ederek deneyim kazanmaları sağlanmıştır. Bununla beraber UGMB, HEE ve UT öğrencilerimize, kabin içi ile ilgili söküm-takım-bakım ve onarım olarak yeterli düzeyde pratik eğitim yapması sağlamıştır.
  • Öğe
    Rami Kütüphanesi ve Kültür Hizmetlerinde Sürdürülebilirlik
    (2024) Sakal, Halil Burak
    Bizden önceki nesillerin üretim modelleri ve tüketim alışkanlıklarını devam ettirmemiz mümkün görünmüyor. Yakın zamana kadar sanayi mamullerinin maliyeti ürünün içindeki emek, hammadde ve sermaye girdilerinin ortalama veya marjinal maliyetleri üzerinden hesaplanmaktaydı. Bu yaklaşımın kaynağı olan klasik iktisat teorisinde, serbest piyasa koşullarında emeğin maliyeti olan ücret, üretilen ürünün maliyetinde veya değerinde belirleyici unsur olarak görülmektedir. Ürünün fiyatını ise ücret, rant ve kâr belirlemektedir . Parasal büyüklükler olan ücret, kâr, rant, faiz gibi kavramlar ürün ve hizmetlerin gerçek maliyetinin veya değerinin belirlenmesi için yeterli olmamaktadır. Bunun nedeni, üretim ve tüketim süreçlerinde hesaba katılmayan, çoğunluğu çevre ve insanlar üzerinde olumsuz etkiye sahip unsurların maliyetlerinin hesaplanmıyor olmasıdır. Günümüzde giderek artan ve vazgeçilmez bir şekilde üretimin, tedarik zincirlerinin, hammadde kullanımının ve tüketiminin doğal kaynaklar üzerindeki etkileri hesaba katılmaktadır. İşgücü maliyetlerinin ve çalışma koşullarının toplumsal refah, yerel kalkınma ve çalışan hakları üzerindeki belirleyici etkileri her zamankinden daha fazla dikkate alınmaktadır. Sermaye maliyetlerini etkileyen en önemli unsur olan büyük yatırımların finansman maliyetlerinde, çevreye duyarlı ve sürdürülebilirliği önceleyen kurumlar avantajlı konuma gelmektedir . Küresel iklim krizi ve bu krizin yan etkileri başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere hem dünya ülkelerinin ekonomilerini hem de günlük yaşantımızı etkiliyor. Bu etkilerin azaltılabilmesi, insan kaynaklı iklim değişikliğine küresel çapta bir cevap verilebilmesinden geçiyor. Paris İklim Anlaşması gibi uzlaşmalar, dünyadaki tüm ülkelerin iklim değişikliğine yaptıkları olumsuz katkı nispetinde çeşitli taahhütlerde bulunmalarını gerektiriyor. Sanayi Devrimi sonrası dönemde iklim krizinin en büyük müsebbibi olan Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa’nın büyük sanayi üreticileri ve Çin gibi ülkelerin aktif rol almayı kabul etmeleri ve çatışmadan ziyade iş birliğini öncelemeleri, iklim krizi ile küresel mücadelede kritik öneme sahip görünüyor . İklim değişikliği ile mücadelede başı çeken Avrupa Birliği’nin 2050 yılı çevre hedeflerinde önemli bir aşama olarak kabul edilen ve Yeşil Mutabakatın kilit unsuru olan Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması, en büyük kirleticiler olan çimento, gübre, demir-çelik, elektrik, alüminyum ve hidrojen sektörlerine önemli yükümlülükler getiriyor . Diğer taraftan tüm ülkelerin ve sektörlerin de bu süreçte rolleri ve sorumlulukları bulunuyor. İklim kriziyle mücadelede imalat sanayinden başlamak en doğru yol gibi görünüyor. Üretimin yanında taşımacılık, perakende, tarım ve hizmet sektörleri de üzerlerine düşen sorumluluklar nispetinde iklim krizi ile mücadeleye katkıda bulunmak zorunda. Seyahat, kültürel faaliyetler ve turizm de bundan müstesna tutulmuyor. Küresel sera gazı emisyonlarının en az yüzde 8’ini oluşturan küresel turizm faaliyetlerinin içinde aslan payı, yüzde 49 ile seyahat sektörüne ait. . Küresel turizm, hızla büyüyen ve gelişen bir sektör. Her ne kadar 2020 ve 2021 yıllarında Covid-19 salgını dolayısıyla uygulanan tedbirlerden etkilense de hızla toparlanan küresel turizm faaliyetine katılan kişi sayısı 2022 yılında 1 milyara yaklaştı . Bu sayının hızla yükselerek 2023 yılında 1,3 milyara, 2030 yılında ise 2 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor . Seyahat ve turizm, 2022 yılında küresel gayri safi hasılanın yaklaşık yüzde 7,6’sını oluştururken dünya genelinde yaklaşık 300 milyonun üzerinde kişiye istihdam sağlayan devasa bir sektör olmaya devam ediyor.
  • Öğe
    Sırt Ağrısı Olan Bireylerde Torakal Mobilizasyon Egzersizleri ile Klasik Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Tekniklerinin Fonksiyonellik ve Ağrı Üzerinde Etkisinin Karşılaştırılması
    (2024) Doğan, Kadirhan; Tuğhan Ayhan, Deniz; Sevim, Mahmut; Koku, Merve
    Kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları tüm yaş gruplarını ve cinsiyetleri etkileyen, engelliliğe neden olabilen ve güç kaybı yaratan önemli halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 14 ülkede birinci basamak sağlık merkezlerinde yaptığı bir araştırmada, ağrının en sık sırt, baş ve eklemlerde olduğu bildirilmiştir. Uzun çalışma saatleri boyunca sabit pozisyonlarda bulunmak zorunda kalan kişiler, bu statik pozisyonlar nedeni ile ağrı yaşamakta ve yaşam kaliteleri olumsuz yönde etkilenmektedir. Statik postürler, kasların gerilmesine ve gevşeyememesine neden olmakta, o bölgede kan dolaşımının azalmasına ve metabolik atıkların birikmesine neden olmaktadır. Bu projeye sırt ağrısı yaşayan 30 birey katıldı. Bilgilendirme ve Onam Formunu dolduran bireyler 15’er kişilik iki gruba ayrıldı ve yaşam kalitesi, ağrı, yaş, cinsiyet vb bilgileri alındı. 3 hafta boyunca haftada 5 gün bir gruba klasik fizik tedavi yöntemleri; bir gruba klasik fizik tedavi yöntemlerine ek olarak torakal mobilizasyon egzersizleri uygulandı. Verilerin istatistiki analizlerinde SPSS 22,0 programı kullanıldı.