Cappadocia Journal of Area Studies (CJAS) - Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Listeleniyor 1 - 20 / 81
Öğe Blood and Iron: The Rise and Fall of the German Empire 1871 – 1918(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Özgümüş, Arzu MelekHoyer, Katja. 2024. Kan ve Demir: Alman İmparatorluğu'nun Yükselişi ve Çöküşü (1871-1918). Vakıfbank Kültür Yayınları, 2024Öğe Ukrayna(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Morkva, ValeryAydıngün, İsmail; Morkva, Valery (eds.). 2024. Ukrayna, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.Öğe Chinese Political Elites in the Context of Chinese Political Thought and Political History Volume 1 (1840 – 1978)(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Keskin, TuğrulUlusoy, Can. 2023. Çin Siyasal Düşüncesi ve Siyasi Tarihi Bağlamında Çin Siyasal Elitleri Cilt 1 (1840 – 1978). Nevşehir: Kapadokya Üniversitesi Yayınları. Ulusoy, Can. 2023. Chinese Political Elites in the Context of Chinese Political Thought and Political History Volume 1 (1840 – 1978). Nevşehir: Cappadocia University Press.Öğe Lu Xun'un Eserlerinde Birey ve Toplum: Gelenekten Modernizme Bir Yolculuk(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Kırıktaş, AliLu Xun, Modern Çin edebiyatının önemli yazarlarından birisidir. Bireysel özgürlük, modernleşme ve toplumsal eleştiri gibi konular üzerinden geleneksel toplum yapısıyla modernleşme arasındaki çatışmaları ele almıştır. Edebiyat kariyerinin yanı sıra fikir insanı olarak ta Çin toplumu üzerinde büyük bir etki bırakan Lu Xun, Batı medeniyetini tanımasıyla birlikte Çin toplumunun geri kaldığını anlamıştır. Lu Xun geri kalmışlığa farkındalık oluşturmak için eserlerinde birçok eleştiriler yapmıştır. Yazar feodal toplum yapısının ve ataerkil aile yapısının bireyler üzerinde yaptığı etkiyi eleştirir ve Çin’inin modernleşmesi gerektiğini söyler. Çin toplumunun bozulduğunu gören yazar tıp eğitimini yarıda bırakıp edebiyat okumaya karar vermiştir. Toplumda çürümüşlük varsa bedenlerden önce zihinlerin tedavi edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Lu Xu’nun eserleri İdeolojik ilişkilerin ve Kültür devriminin entelektüel kısmını meydana getirdiği için Mao’yu etkilemiştir. Kültür devriminin altını doldurması, devrimcilik duygusunu aşılaması ve zihinlerin bağımsızlaşmasına neden olduğu için Lu Xun eserleri Çin toplumunu etkilemiştir. Lu Xun bu açıdan edebiyatçıları etkilemekle kalmamış aynı zamanda politikacıları da etkilemiştir. Yazar Notlar Lambanın Altında ve Yabani Otlar eserleriyle bireylerin toplumsal baskılarını, modernleşme sürecini ve içsel çatışmalarını derinlemesine işlemiştir. Bu iki eserde Lu Xun, bireylerin kimlik arayışlarını ve geleneksel toplum normlarıyla olan mücadelesini ele alır. “Notlar Lambanın Altında” ve “Yaban Otları” eserleri üzerinden birey- toplum ilişkilerindeki gerilimler analiz edilip Lu Xun’un modernleşme sürecindeki önemi incelenecektir.Öğe Türkiye-Paraguay Diplomatik ve Ticari İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) İncesu, Ali CanerTürkiye Cumhuriyeti’nin 2006 yılında faaliyete geçirdiği Latin Amerika Eylem Planı kapsamında, Latin Amerika ülkeleriyle diplomatik ilişkiler tekrar gözden geçirilmiştir. Söz konusu açılım politikalarının bir parçası olan Paraguay, Türkiye ile ilişkilerini güçlendirme eğiliminde olan bir ülkedir. Latin Amerika’nın gelişmekte olan ülkeleri arasında yer alan Paraguay açısından Türkiye, Ortadoğu’ya açılan önemli bir kapı ve stratejik bir ortaktır. Güney Amerika’da genel olarak Türklere karşı beslenen sempati ve Türkiye-Paraguay diplomatik ilişkileri tarihinde bugüne kadar olumsuz bir hadisenin vuku bulmaması göz önüne alındığında Paraguay’ın, Türkiye’nin Güney Amerika’daki müttefikleri arasında yer alacağına inanılmaktadır. Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) üyesi Paraguay, Türk iş insanları ve girişimciler için yeni fırsatları içinde barındıran önemli bir destinasyondur. Aynı zamanda yeni bir hammadde pazarı olarak da değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Her ne kadar son yıllarda iki ülke arasında olumlu diplomatik gelişmeler gözlemlense de söz konusu olumlu havanın Türkiye- Paraguay ticari ilişkilerinde ciddi bir ivmelenmeye sebep olmadığı anlaşılmaktadır. Çalışmada, Türk iş insanları ve girişimciler tarafından Paraguay’ın ticari potansiyeline daha fazla önem verilmesi gerektiği, Türkiye’nin Paraguay ve Güney Amerika bölgesindeki politikalarına daha fazla ağırlık vermesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Öğe Kalkınma Ajansları: Bölgesel Gelişmenin Anahtarı mı, Merkezi Yönetimin Uzantısı mı?(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Akkuş, AygülKalkınma Ajansları, Avrupa Birliği’nin bölgeler arası sosyoekonomik eşitsizlikleri azaltma ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme hedefi doğrultusunda geliştirdiği önemli araçlardan biridir. Türkiye, AB üyelik süreci ve uyum politikaları kapsamında, 2006 yılından itibaren Kalkınma Ajanslarını hayata geçirerek bölgesel kalkınmayı desteklemeyi amaçlamıştır. Ancak Türkiye’deki Kalkınma Ajansları, kurumsal yapı, işleyiş ve merkeziyetçi yönetim anlayışı nedeniyle çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyon eksikliği, yerel kapasite yetersizlikleri ve ajansların bağımsız hareket edememesi, bu yapıların etkinliğini sınırlamaktadır. Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin Kalkınma Ajanslarına yönelik yaklaşımı ile Türkiye’deki uygulama süreçleri karşılaştırılmış ve Kalkınma Ajanslarının mevcut sorunları ele alınmıştır. Kalkınma Ajanslarının bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmadaki rolü, yabancı sermayeyi çekme konusundaki etkinliği ve yerel kalkınma stratejilerindeki eksiklikler analiz edilmiştir. Ayrıca, ajansların insani kalkınma, sosyal eşitlik ve sürdürülebilirlik gibi temel hedeflere ulaşmada karşılaştığı sorunlar değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’de Kalkınma Ajanslarının daha etkin bir şekilde çalışabilmesi için kurumsal bağımsızlıklarının artırılması, yerel dinamiklere dayalı bir yönetim modelinin benimsenmesi ve bölgesel ihtiyaçlara göre farklılaştırılmış stratejilerin geliştirilmesi gerektiği vurgulamıştır. Türkiye’nin bölgesel kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için Kalkınma Ajanslarının, yalnızca ekonomik büyüme değil, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği de gözeten bir anlayışla yeniden yapılandırılması büyük önem taşımaktadır.Öğe Culture Of Corporate Social Responsibilty (CSR) in India and Turkiye(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Mitra, NayanDefinitions of Corporate Social Responsibility (CSR) differ from countries and are often aligned to the cultures of a company’s home country. This becomes even more complex under the context of mandated versus voluntary CSR. While compliance guidelines often structure the CSR implementation, but a voluntary CSR helps to mainstream CSR into the governance and sustainability paradigm of the corporation. Therefore, this secondary research seeks to examine the CSR practices of corporations in India and Turkiye and compare them to comprehend their similarities and differences. The two countries have been selected due to their uniqueness - India has been selected as being one of the first countries to have a mandated CSR since April 1, 2014; while Turkiye has been selected due to its geographical distinctiveness. As a first of its kind research, this investigation seeks to contribute significantly to the body of work in the space of CSR and Sustainability study.Öğe 18. Yüzyıl İç Anadolu’sunda bir Osmanlı Köyü: Sinason(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Karasar, Hasan AliBu çalışma, bir 18. yüzyıl Osmanlı köyü olan Sinason’u (günümüz Ürgüp’e bağlı Mustafapaşa köyü) ele almakta ve 1696 ile 1782 yılları arasına tarihlenen on arşiv belgesi üzerinden köyün kendine özgü idari, sosyo-ekonomik ve hukuki dinamiklerini ortaya koymaktadır. Köy, Niğde, Kayseri ve Gülşehir arasında idari olarak sıkça el değiştirmiş ve Müslümanlarla gayrimüslimlerden oluşan karışık nüfusu, önemli bir vergi gelirine kaynaklık etmiştir. Belgeler, avarız ve nüzul gibi vergi toplama uygulamalarını, askeri ve dini kurumları destekleyen tımar ve vakıf sistemleriyle köyün bütünleşmesini ele almakta, ancak bu sistemlerin zaman zaman yerel yöneticiler tarafından suistimal edildiğini de göstermektedir. Köy sakinleri, adaletsiz vergilendirme gibi sorunlarla karşılaşmış ancak Osmanlı’nın hukuk mekanizmalarını etkin bir şekilde kullanarak adalet talep etmiştir; bu da merkezi otoriteye duyulan güveni yansıtmaktadır. Sinason’un ekonomik katkıları, tarımsal üretim ve imparatorluk projelerinin finansmanına sağladığı destekle Osmanlı mali sistemi içindeki önemini ortaya koymaktadır. Bu açımlama, dönemin önemli jeopolitik ve ekonomik zorlukları bağlamında kırsal yaşam, yönetişim ve adalet konularına dair bir bakış sunmaktadır.Öğe The Changing World and the Palestinian-Israeli Question(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Yaş, ÖzlemThe Palestinian-Israeli conflict has been at the centre of the world agenda for many years, starting with the efforts of the Jews to establish the State of Israel, and has deep historical roots. This problem is not only a regional conflict, but has become an important component of international relations and global peace. The book ‘The Changing World and the Palestinian-Israeli Question’ by Fatma Kevser Kaplan deals with this complex problem and analyses the Palestinian-Israeli problem chronologically, starting from the period before the establishment of Israel to the present day. In the first part of the book, the developments until the establishment of Israel on 14 May 1948 are discussed. In addition, historical events such as the territorial losses suffered by the Palestinian people, the end of the Ottoman rule in the Middle East, the beginning of British control over the region and the birth of Zionism are analysed in detail. The second part of the book ‘The Changing World and the Palestinian-Israeli Conflict’ deals in detail with the political developments and the wars between Palestine and Israel. In this part; the origins of the conflict, the strategies of the parties, important wars and their effects on the political balances in the region are analysed.Öğe Global Actor China / China - USA Rivalry(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Yüca, MelisaThe book is a comprehensive overview of China's rise on the global stage and its rivalry with the United States. The book analyses China's role in world politics, its economic growth, technological developments and foreign policy strategies. Edited by Rafet Akgünay and Mehmet Fatih Ceylan, the book consists of chapters written by expert authors. Each chapter analyses the economic, technological, political and military dimensions of the rivalry between these two powers. Ali Rıza Büyükuslu is the author of the first chapter of the book. Our author takes part in this chapter with the title ‘US-China Technology Wars and Beyond’. He argues that the US started the technology war with China precisely under the name of fighting Chinese technology companies. This chapter provides a broad perspective of the technology rivalry between the US and China in general and makes predictions on how this rivalry may take shape in the future.Öğe The Effects of the Energy Policies of the Scandinavian Countries on the Foreign Policies of the Baltic Countries(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Yılmaz, DilekEstonia, Latvia and Lithuania, which declared their independence after the collapse of the Soviet Union, became members of the European Union in 2004 and NATO in 2005. This study aims to examine the effects of energy production and distribution projects carried out by the Scandinavian countries on the reduction of the dependence of the neighboring Baltic Countries on Russia. While the Baltic and Scandinavian countries are trying to reduce their dependence on Russia in energy supply, they are building new giant power lines among themselves to meet their electricity needs. The goal of these projects is to take part in the electricity supply of the EU energy market. One step to achieve this goal is to integrate the Northern and Baltic markets. Considering that the Russian energy sector was not competitive enough during the Russia-Ukraine War, Finland and the Baltic countries have the opportunity to replace their imports from Russia with their own capacities or with imports from Northern Europe. The Baltic Countries, whose energy independence has become stronger, can act more boldly in taking serious steps in integration with the West. Specifically regarding the economic independence of the Baltic Countries from Russia, it was studied whether the energy production and distribution projects in question collectively affected the political trends in the Northern European Region.Öğe COOPERATION OF CHINA WITH CENTRAL ASIA IN THE FIELD OF ENERGY(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Tullekova, DinaraThis study on China's energy cooperation with Central Asia provides an important perspective on the dynamics of interaction between these regions. The research focuses on China's energy strategy, which focuses on ensuring a stable energy supply and supporting rapid economic growth. The analysis reveals not only China's potential resources, but also the important role of Central Asia in energy diversification. With abundant natural resources such as oil and natural gas, the region is an important strategic partner for China in meeting its energy needs. The energy partnership between China and the Central Asian countries is characterized by mutual benefits and common interests. Energy security, development of new energy resources and mutual investments are the strategic basis of this cooperation, which contributes to the long-term sustainability of both sides. However, despite the positive aspects of cooperation, the study also highlights many challenges. Strategic and economic challenges, as well as the influence of other global powers on regional relations, can be obstacles to sustaining successful cooperation. An important element of the paper is the emphasis on the desire of Central Asian countries for autonomy and balanced relations with different partners. This reflects their desire to build mutually beneficial relations, taking into account both regional and global dynamics. This study therefore provides an in-depth and multifaceted view of China-Central Asia energy cooperation, highlighting both advantages and challenges, and emphasizing the importance of developing strategies for a sustainable and mutually beneficial partnership. Issues such as the economic and social impact of China's energy policies in Central Asian countries, its future in the energy market, and proposals for enhancing regional cooperation are examined in more detail. Ensuring a balanced relationship and addressing the challenges to cooperation are key to the long-term success of this strategic partnership.Öğe The Change of Immigrant Discourse in Local Media: Fib News Example(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2024) Taşkesen, Suat; Çini, PoyrazNarratives has the power to construct social reality. Narratives have the power to direct the actions of the actors, as well as being effective in the construction of reality in the minds of the target audience, the formation of emotions, thoughts and (pre)judgments. The media, which is accepted as the fourth force, has the function of both reflecting the social perception and shaping it through narratives. Therefore, the change in the dominant discourse of the media on a subject not only points to the change in the opinions of the society on that subject, but also has a function that fuels this fire of the related change. In this study, the change in the narratives in the news about Syrian and Afghan refugees produced in the digital media organization FIB Haber operating in Nevşehir is analyzed trough the published news from 2011 to 2022, and the reasons for this change and which parameters are related are tried to be determined.Öğe Sectarian Narratives and Strategic Shifts: A Study on Iran-Israel Relations after the 2006 Lebanon-Israel War(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) EREN, Gülenay Göksenin2006 Lübnan-İsrail Savaşı'ndan, 2015 Nükleer Anlaşması'na kadar yaşanan gelişmeler; Ortadoğu’daki bölgesel güç dengesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle mezhepsel ayrılıklar, bu zaman dilimindeki siyasi gelişmeleri yakından etkilemiştir. Dolayısıyla yapılan çalışma; mezhepsel ayrılıkların jeopolitik olaylar üzerinde nasıl etkiler yarattığını ortaya koyan, aynı zamanda 2006 Lübnan-İsrail Savaşı’ndan 2015 Nükleer Anlaşması’na kadar olan süreçte Hizbullah’ın bölge dinamiklerinin şekillenmesinde önemli bir aktör olduğunu iddia eden, mezhepçi bir bakış açısını ele almaktadır. Farklı mezheplerin ve ittifaklarının rolüne ışık tutan çalışma, 2006-2015 yılları arasındaki siyasi manzaranın derin bir analizini yaparak, yaşanan olayların hangi bölgesel aktörün lehine olup olmadığını sunmayı amaçlamaktadır.Öğe Russia's Break From the West(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Adaş, Büşra NurRusya'nın Batı ile ilişkisi, tarih boyunca karmaşık ve değişken bir süreç olmuştur. Batı ile olan etkileşimleri, politik, ekonomik ve kültürel alanlarda farklı dönemlerde farklı tarzlarda şekillenmiştir. Bu ilişki hem iş birliği ve entegrasyon hem de çatışma ve rekabet gibi çeşitli yönleri içermektedir. Rusya'nın Batı ile olan ilişkileri hem Rusya'nın kendi iç dinamikleri hem de Batı'nın politikaları ve çıkarları tarafından şekillendirilmiştir.Öğe IS MOLDOVA THE NEXT DESTINATION AFTER UKRAINE?(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) İşbilen, SametRussia aims to regain its role as a global actor, which it lost after the collapse of the USSR, by influencing the post-Soviet lands today. The most powerful weapon on these countries is the frozen conflict zones and the civilian and military presence there. The fact that Russia has a communist management understanding far from democracy and does not have a high level of economic prosperity causes it to implement a hard power policy instead of a soft power policy like the West. When northern and eastern European countries are considered, the countries that maintain their neutrality between Russia and NATO and/or EU member states are Moldova, Belarus and Ukraine. The Russian military presence protecting the Cold War-era ammunition in Transnistria and Cobasna village, which is the weakest link politically, economically and militarily in the irredentist attempt initiated by Russia with the Ukraine war, makes Moldova an easier target. Russia had declared that it would not accept NATO and EU enlargement in a way that would endanger its security and make the Post-Soviet countries become members, which it described as the "red line", and that its reaction would be very harsh even in the deepening of relations. He proved this in the Ukrainian war. Now, Moldova, which is constantly deepening its relations with NATO and the EU against Russia's Eurasian policy, is the next target due to its current conditions and geopolitical importance.Öğe Developments in Afghanistan: International Actors and Turkiye's Attitude(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Kıyak, FatmaUfuk Tok tarafından hazırlanan eser Amerika’nın 20 yıl aradan sonra Afganistan’dan çekilme kararı üzerine bölgede ve uluslararası arenada neler olabileceği sorusundan hareketle hazırlanmış bir eser olup konusu itibariyle Afganistan’ı ve bölgede hakim olan aktörleri ele almaktadır. Kitap 14 ana bölümden oluşmakta olup her bölümde Afganistan ve bölge siyasetiyle alakalı farklı konular içermektedir. Birinci bölüm giriş mahiyetinde olup ABD ve NATO güçlerinin ‘terörle mücadele’ kapsamında Afganistan’a girişinin ardından Taliban ile imzalanan anlaşma gereğince ülkeden geri çekilme sürecini anlatmaktadır. Geri çekilme sürecinde Taliban’ın tekrardan ülkeye hakim olmasıyla beraber 1996-2001 yılları arasındaki yönetim anlayışının tekrardan canlanıp canlanmayacağı sorusu akıllara gelmektedir. Taliban’ın 1996 ve 2001 yılları arasında ülke içinde uyguladığı sert muameleler, sivillerin özellikle de kadınların hak ve özgürlerini kısıtlayan yasalar, yapılan sivil katliamlar, dini ve etnik ayrımcılıklar aynı zamanda soykırıma varacak derecede yapılan etnik temizlikler Taliban’ın 1996-2001 yılları arasında yalnızca birkaç devlet tarafından tanınmasına(Pakistan, Suudi Arabistan, BAE) sebep olmuştur. Taliban’ın tekrardan ülke yönetimini ele geçirmesiyle beraber aynı sorunların yaşanıp yaşanmayacağı, özellikle kadınların durumunun ne olacağı, ülke içinde bulunan farklı etnik grupların (Tacikler, Hazaralar, Özbekler, Türkmenler vs.) tekrardan aynı muameleye maruz kalıp kalmayacağı, kurulan yeni hükümetin ne kadar barış yanlısı olacağı veya ülke içinde istikrarın sağlanıp sağlanmayacağı ve uluslararası arenada ne kadar tanınacağı ve bölgede diğer aktörlerin nasıl bir yol izleyeceği merak edilen sorular arasındadır. İkinci bölümde ise Afganistan’ın genel yapısı, jeostratejik ve jeopolitik öneminden bahsedilmiş olup farklı ülkelerin neden ülkede aktif olmak istediklerinin altını çizmektedir. Aynı zamanda homojen bir nüfus yapısına sahip olmadığı için yaşanan sorunlardan bahsedilmektedir. Özellikle Taliban hareketinin uluslararası medyada aşırı İslamcı bir örgüt olmasının her ne kadar doğru olsa da eksik bir bilgi olduğunun altını çizen Tok bu hareketin ultra Peştun milliyetçi bir hareket olduğuna vurgu yapmaktadır. Bu sayede Peştun merkezli bir ulus inşasını arzuladıklarını okuyuculara göstermektedir. Bu durum diğer etnik azınlıklara yapılan muamelenin nedenini de açıklamaktadır. Üçüncü bölümde ise Taliban’ın geçmişi, yapısı ve devletleşme süreci hakkında bilgi verilmektedir. Aynı zamanda Afganistan da var olan birçok farklı mücahit gruplarına yer verilmiş olup bunların bazılarının Türkiye ile olan bağlantıları da belirtilmiştir. Dördüncü bölümde ise 7 Ekim 2001 tarihinde ülkeye giren ABD ve NATO kuvvetlerinin Taliban ile yapılan müzakereler sonucunda imzalanan anlaşma gereğince 20 yıl aradan sonra ülkeden çekilmesinden ve ülkenin Taliban’ın kontrolü altına girmesi sürecini anlatmaktadır. Bu bölümde özellikle altı çizilen noktalardan birisi de ABD’nin ülkeyi terk etmesiyle beraber işsiz kalan özel askeri şirketlere bağlı paralı askerlerin ülke içinde istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri tetikler nitelikte olabileceğinin altını çizmekte aynı zamanda özel askeri şirketlerin bulunduğu gri bölgeden kaynaklı yasal olmayan faaliyetlerin yürütülebileceğini vurgulamaktadır. Aynı zamanda ülkenin rantiyer bir devlet olmasından kaynaklı olarak dış etkiye ve baskıya açık olduğu belirtilmiş olup bu durumun ülkenin hem siyasi ve güvenlik hem de ekonomik iklimini olumsuz yönde etkilediğinden ve ilerleyen zamanlarda da etkileyeceğinden ötürü bu etkinin kırılmasının güçlüğünden bahsedilmektedir. Aynı zamanda da Taliban’ın diğer devletler tarafından tanınıp tanınmayacağı sorusunu Tok, Taliban’ın öncelikle insan hakları ihlallerine son vermesi gerektiğine ve terörizm tanımlamalarından uzak durması gerektiğini belirtmiştir. Beşinci bölümde ise ABD’nin fiili olarak geri çekilmesi ile bölgede oluşan güç boşluğunu değerlendirmek isteyen aktörlerden bahsedilmektedir. Özellikle radikal terör örgütlerinin ülkede aktif olmasını istemeyen bazı devletlerin bölgede farklı stratejiler izlediklerini vurgulamaktadır. Özellikle Kabil Havalimanında ABD askerlerine yönelik yapılan saldırıları DAEŞ’in üstlenmesi bu durumu kanıtlar niteliktedir. Başkan Biden’ın ise karşılığının verileceğini özellikle belirtmesi ABD’nin her ne kadar bölgeden çekilse de bölgede etkinliğini sürdüreceğini göstermektedir. Bununla birlikte bölgede aktif rol izleyen aktörlerden birisi de Çin olarak gösterilmektedir. Çin’in yüzyılın projesi olarak adlandırdığı Kuşak – Yol projesi için Afganistan’ın çok büyük önem arz ettiğinden ve projenin güvenliğinin Afganistan’ın durumuna bağlı olduğundan bahsedilmektedir. Bununla birlikte Çin’in artan enerji ihtiyacının karşılanmasında ve yer altı kaynaklarının zengin olması noktasında Afganistan topraklarının öneminden bahsedilmektedir. Fakat Çin’in istediklerini elde edebilmesi için öncelikle Afganistan’da istikrarlı, kendisiyle çalışmaya istekli ve güvenilir bir yönetimin olması gerektiğidir. Ayrıca bölgede bir diğer aktif rol oynayan Pakistan ile Çinin ilişkilerinin iyi olması Taliban’ın da Pakistan’dan kumanda ediliyor olması Çin-Pakistan-Afganistan birliğini gözden kaçırmamamız gerektiğini yazar bizzat vurgulamıştır. Aynı zamanda ABD’nin geri çekilme kararı almasında Çin’in Kuşak – Yol projesini baltalamak için olduğu düşünülse de istenen sonuç elde edilememiş aksine Çin’in bölgede hâkim hegemon güç olmasını sağlamıştır. Bununla birlikte Çin’in bölgede artan etkisi sebebiyle ilerleyen zamanlarda Türk dünyası üzerinde de daha etkin bir güç olabilme ihtimalinden bahsedilmektedir. Bu bölümde rol alan bir diğer aktör ise Rusya’dır. Her ne kadar olumsuz geçmişe rağmen ülkede oluşmuş olan ABD karşıtlığı hem de 19. Yüzyıl sonrası Afganistan ile oluşan asimetrik bağlılık Tok’a göre Rusya’yı bölgenin aktif katılımcılarından saymaktadır. Aynı zamanda Çin’in bölgedeki etkisini dengelemek açısından Taliban ile yakın ilişkiler içerisinde olduğuna değinilmiştir. Bu bölümde Rusya’nın Afganistan politikasını belirleyen iki temel ana faktör üzerinde durulmaktadır. Bunlar: Orta Asya ülkelerinin güvenirliliğinin korunması ve terör ve istikrarsızlığın bu ülkelere sirayet etmesinin engellenmesidir. Bir diğer temel faktör olarak ise Orta Asya’da bulunan aktörlerin güçlerinin dengelenmesi mümkünse geri çekilmelerinin sağlanması noktasıdır. Tüm bunlara rağmen Rusya Çin gibi Taliban’ı tanımak için acelesi olmadığını belirtmiş ve iki ülkede çıkar odaklı ilişkiye odaklanmıştır. Bir diğer bahsedilen aktör ise Pakistan’dır. Taliban hükümetiyle yakın ilişkiler içerisinde olan Pakistan bu sayede bölgede nüfuzunu artırmaya başlamıştır. Bununla birlikte Pakistan’ın aksine Taliban yönetimiyle arası kötü olan Hindistan’ın nüfuz alanı daralmaya başlamıştır. Pakistan-Çin yakınlığı da göz önünde bulundurulduğunda ilerleyen zamanlarda Hindistan-Afganistan, Pakistan-Hindistan, geriliminin daha da artacağı üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda Tok bu gerilim artışının ilerleyen zamanlarda Hindistan-ABD, Pakistan-Çin yakınlığı da hesaba katılırsa olası güvenlik sorunlarına yol açma ihtimalinin de üzerinde durmaktadır. Bahsedilen beş aktörden sonuncusu olan İran için Afganistan bölgesel politikasında ve Orta Asya’ya ulaşma çabasının ana taşlarından biri olarak görmektedir. Hem bu sayede Çin etkisini dengeleyebilecek hem ABD’nin geri çekilmesiyle doğu sınırını daha iyi bir şekilde güvenlik altına alabilecek aynı zamanda ülke politikası haline gelmiş Şiileri koruma altına alabileceğinden bahsedilmektedir. Geriye kalan 8 ana bölümün dördünde Türk dünyası ve Afganistan arasındaki ilişkiler ve Türkiye-Afganistan arasındaki ilişkiler incelenmiş olup Afganistan içerisindeki Özbek, Türkmen ve Kırgız Türkleri ele alınmıştır. Özellikle bu doğrultuda Türkiye’nin bölgede aktif rol oynamaya çalışması, Türk soylu insanların hakları ve güvenliği için Özbekistan ve Türkmenistan ile yakın ilişkiler içinde olması ve birlikte hareket edilmesi gerektiği yoksa olası sonuçların hem Türkiye hem de bahsedilen ülkeler için daha ağır olacağının altı çizilmektedir. Bununla beraber son dört bölümde Taliban yönetimindeki yeni Afganistan’ın siyasi, ekonomik görünümü değerlendirilmiş olup oluşturulmuş yeni hükümetin içindeki bürokratlardan kısaca bahsedilmiştir. Son olarak ise Türkiye’nin bölgeden çekilmesi ile beraber Afganistan’daki gelişmeler kronolojik olarak ele alınmıştır. Sonuç olarak eser Amerika’nın Afganistan’a girişinden geri çekilme sürecine kadar olan kısmı gayet detaylı bir biçimde ele almış olup bölgedeki aktörleri ve planlarını ve oluşabilecek sorunları en ince ayrıntısına kadar açıklamıştır.Öğe China's Belt and Road Project: Kyrgyzstan Axis(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Bilgin, FatmaFounded in 1949, the People's Republic of China was subjected to a strict socialism practice for a long time, but after a while, when it was realized that the continuity of the system would not be ensured, a plan called 'Reform and Opening Up' policy was followed in 1978, and as a result, a great economic progress was achieved. The 'One Belt Road Project', announced by Chinese leader Xi Japing at Nazarbayev University in Kazakhstan in 2013 in order to advance economic growth targets, is an important project prepared to change the economic and geopolitical balances in the world. The aim of this study is to establish a region between China and China in the Central Asian Geography, which includes a significant part of the project. It analyzes the countries' cooperation, political attitudes and investments supporting the project.Öğe Antagonistic States in Multilateral Forums: India and Pakistan in SAARC and SCO(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Waggy, Mohmad Maqbool; Hassan, Khalid WasimThis research paper examines India and Pakistan's divergent behavior displayed within two regional organizations, namely the South Asian Association for Regional Cooperation (SAARC) and the Shanghai Cooperation Organization (SCO). Despite their longstanding animosity, both countries actively participated in SCO summits while demonstrating reluctance to engage with each other within SAARC since 2019. By investigating the underlying reasons for this divergent behavior, we analyze the implications for SCO in the context of the Indo-Pak arch rivalry. Employing game theory, precisely the prisoner's dilemma, we examine the dynamics of cooperation and conflict. Through this analysis, we uncover the distinctive functioning of multilateralism within SAARC and SCO, providing insights into the influence of India-Pakistan relations on these regional institutions. The findings of this study enhance our comprehension of the complexities surrounding multilateral cooperation and the significant role arch rivalry plays in shaping regional dynamics.Öğe Yeni Afganistan’ın karşılaştığı güçlükler ve belirsizliklerin artırdığı göç krizi(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Tok, UfukABD’nin 20 yıllık işgalini sonlandırarak 31 Ağustos 2021 tarihinde Afganistan’dan çekilmesiyle ülke bütünüyle Taliban idaresine kalmıştır. Ancak bu sürecin sonunda Afganistan’da siyasi yönetimin, sosyal yaşantının ve ekonomik durumun ne olacağı ve bunun yanı sıra güvenlik ve adaletin nasıl tesis edileceği gibi bazı belirsizlikler ortaya çıkmıştır. 7 Eylül 2021 tarihinde Taliban’ın oluşturduğu Geçici Hükûmet , karşı karşıya kaldığı bu belirsizlikleri aşarken uluslararası alandaki beklentileri de karşılamak durumunda kalmıştır. Ancak Taliban idaresindeki Afganistan’ın çağdaş dünya ile entegrasyonunun hızlı olamayacağı da anlaşılmıştır. Bununla birlikte Afganistan’da uzun yıllar süren savaş nedeniyle Batıya doğru gerçekleşen düzensiz göç ve zamanla artan bu kitlesel hareketlerin Afganistan’da ortaya çıkan yeni belirsizliklerin düzensiz göçe etkisi de analize tabi tutulmuştur. Böylece Afganistan kaynaklı düzensiz göçün önlenebilir olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.