Vahşî Kelimât”tan “Öztürkçe”ye
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
1982’de Gösteri dergisinin “Türkçede Dil Olayı” dosyalı 20. sayısında Semih Tezcan, hayatını adadığı Türkçeye olan hedefini ve umudunu anadil bilinciyle bu sözlerle dile getirmişti. 20. yüzyılın başında modern Türkiye Cumhuriyetini kuranlar Batının bilim ve tekniğini Türkiye’ye aktarmayı birincil görev olarak görmüşlerdi. Anadolu halkına özgü değerleri, bilim, çağdaş ve aydınlanmacı bakış açısına dayanan özverili bir çalışma hayatı ile güçlendirmişlerdi. Bugün “Cumhuriyete kanat gerenler” diye adlandırılan bu kuşağın teknik, tıp, eğitim ve sanat alanlarında ortaya koyduğu değerler ve attığı toplumsal temeller içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlü kılan başka bir dinamik ise anadil Türkçeydi. Çünkü Türkçenin kökeni yeni keşfedilmişti, Orhun yazıtları, Orhun Türkçesi [Köktürkçe], Uygurca, Yunus Emre keşfedilmişti. Türkiye, anadilini keşfetmişti. 1960’lı yıllarda bu heyecan gençliğin önünde tüm gücüyle sürüyordu