Avrasya ve Türkiye.

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2024

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Kapadokya Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Avrasya ve Türkiye’nin konumu özel bir öneme sahiptir. Devletler, Avrasya’yı tanımlarken kendilerine özgü jeopolitik anlamlar yükleyebilmektedirler. Örneğin Rusya, Avrasya tanımını yaparken özellikle Orta Asya’yı kendi “arka bahçesi” olarak konumlandırmaktadır. Çin ise Avrasya’yı “Batı’ya açılan kapısı” olarak ve aynı zamanda “yayılma ve iletişim noktası” olarak görmektedir.

Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin jeopolitik konumu, “Batı’nın en doğusu” ve “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Doğu karargâhı” olarak tanımlanıyordu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından sonra ise Kafkasya ve Orta Asya’da yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte Türkiye’nin ufku birdenbire genişlemiştir. Böylelikle Türkiye, aynı zamanda “Doğu’nun en batısı” haline gelmiştir. Bir anlamda Türkiye, yeniden gelişen Avrasya coğrafyasının merkezi bir noktasına yerleşmiştir. Bu merkez, Avrupa ve Asya arasındaki perdeler ve engellerin kalktığı bir coğrafyayı ifade etmektedir.

Türkiye’nin Avrasya yaklaşımı ve Türk Dünyası’na yönelik politikaları, bazen Batı’ya bir alternatif olarak görülebilmektedir. Oysa Türkiye için Doğu ve Batı arasındaki ilişki, birbirini tamamlayan unsurlar olup alternatif değil, tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Türkiye, Batı’yla ilişkilerini güçlü tutarken; aynı zamanda Doğu’yla da güçlü bağlar kurmak durumundadır. Her iki tarafla kurduğu ilişkiler, Türkiye’nin global prestijini artırmakta ve güçlendirmektedir.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye