Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde Çalışan Profesyonel Ses Kullanıcılarının Ses Bozukluğu Belirtileri ve Yaşam Kalitelerine Etkisi
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Ses bozuklukları klinik açıdan öncelikli olarak tanımlanan küresel bir sağlık sorunudur. İnsanların yaklaşık %30'u yaşamları boyunca bir ses bozukluğu yaşamaktadır ve bu durum günlük iletişimi ve yaşam kalitesini engelleyebilmektedir. Belirli mesleklerle ilişkili ağır ses talepleri, işle ilgili aşırı kullanım veya ses istismarı nedeniyle ses bozukluğu ortaya çıkabilmekte ve çalışma yeteneğini tehdit eden mesleki ses bozukluğu riski artmaktadır. Yüksek risk altında olan meslek gruplarında öğretmenler ses sorunu yaşama sıklığında büyük bir yüzdelik kaplamaktadır. Çalışmamızda, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ses bozukluğu belirtileri olarak tanımlanabilecek semptomlar incelenmiş olup, öğretmenlerin vokal yükleri belirlenmeye çalışılmıştır ve bu bulguların yaşam kalitelerine etkisi ölçülmüştür. 2021-2022 yıllarında İstanbul İlinde özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan profesyonel ses kullanıcıları çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma örneklemi 64 kişiden oluşmaktadır. Katılımcılar, özdeğerlendirme ölçeği olarak oluşturulmuş ölçeklerdeki soruları kendileri yanıtlamışlardır. Ses problemi belirtisini ölçmek amacı ile Ses Yolu Rahatsızlıklar Ölçeği (SYRÖ), vokal yükün ölçülebilmesi için Ses Yorgunluğu Ölçeği (SYÖ), sosyal-duygusal olarak etkileri ve yaşam kalitesi skorlarını ölçmek amacı ile Ses Handikap Endeksi ( SHE-10) ve Sesle İlişkili Yaşam Kalitesi Ölçeği (SİYKÖ) kullanılmıştır. Demografik bilgiler ve ses sağlığı, ses kullanımı ile ilgili bilgiler için klinik alanda ve araştırmalarda kullanılan formlar incelenerek oluşturulan bir anket kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin büyük bir kısmının boğaz ağrısı, boğazda kuruluk, tahriş ve gıcıklanma hissettiği; katılımcıların yarısından fazlasının gün içerisinde ses kalitesinde değişimler ve ses kısıklığı yaşadığı fakat yine de çoğunluğun ses dayanıklılığından memnun olduğu bulunmuştur. Bireylerin yaşam kalitesi değerleri ortalama olarak normal değerlere ve ses bozukluğu göstermeyen bireylere yakın skorlardadır. SYRÖ içerisindeki boğazda acı ve tahriş hissi arasında SİYKÖ ile negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ses sağlığı konusunda bilgi eksikliği ve sesi korumaya yönelik girişimlerde bulunmadığını katılımcıların çoğu bildirmektedir. Çalışmamızda ortaya çıkan ikilemin farkındalık kaynaklı olabileceği düşünülmektedir. Bu soru işaretinin giderilmesi için örneklem sayısının artılması ve objektif değerlendirme yöntemlerinin de kullanılması gelecek çalışmalar bir öneridir.












