Yapay Zekanın İş Dünyasına Etkileri
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bir insanın ömrünü edindiği tecrübeler ve alışkanlıklar açısından birbirinden tamamen farklı iki evreye bölebilme etkinliğine sahip bir teknoloji gelişimi "devrim" olarak tanımlanabilir. Özellikle 1980 öncesi nesillerin keskin bir şekilde hayat akışlarını ikiye ayıran bu devirleri Say (2020) “çevrim dışı dünya” ve “çevrim içi dünya” olarak tanımlamıştır. Bilgisayarın keşfedilmesi ile başlayan bu süreç, kişisel bilgisayarların ve internetin yaygınlaşması ile temeline bilginin maliyetsiz bir şekilde kopyalanmasını ve paylaşılması almış ve bir çığ gibi büyüyerek günümüze ulaşmıştır. Bilgisayarın icadı ile insanoğlunun en eski hayallerinden biri olan “insan-gibi” düşünebilen “yapay” bir zekânın işleyebileceği donanım da ortaya çıkmıştır. Bu adımla birlikte yapay zekâ araştırmaları bir disiplin altında birleşerek insan zekâsını taklit edebilen bir yapay zekâ geliştirme girişimine başlamıştır. Yapay zekâ disiplinin kuruluş amacı henüz gerçekleşmemiş olsa da “dar yapay zekâ” kategorisinde değerlendirilen, sınırlı alanda insan zekâsını yakalayan ve aşan uygulamalar son dönemlerde önemli başarılar elde etmiştir. Özellikle derin öğrenme algoritmalarının becerilerine dayanan bu başarılar yeni umutları ve endişeleri de beraberinde getirmektedir. Kurulduğu zamandan itibaren dönemsel olarak “yaz” ve “kış” dönemleri yaşayan yapay zekâ disiplini yeniden yaz dönemini yaşamaya başlamıştır. Brynjolfsson ve McAfee (2014) akıllı teknolojilerin hüküm süreceği ve girmeye hazırlandığımız yeni çağı “II. Makine Çağı” olarak tanımlamıştır. Yazarlar aynı ismi taşıyan kitaplarında bu yeni çağı şekillendiren kuvvetleri “üstel büyüme”, “Moore Yasası” ve “dijitalleşme” olarak ifade etmiştir. Dijital teknolojilerde ilerlemenin katlanarak artması, insanlığı her karesinde buğday tanesinin katlanarak arttığı satranç tahtasının ikinci tarafına geçirmiştir ve bundan sonra olacaklar son derece sarsıcı, radikal değişikliklere sebebiyet verebilecektir. Bu devrimin ateşi olan veri, dijital teknolojilerle birleşerek bilimi ve inovasyonu beslemektedir. Beyin gücünün yerini alan yapay zekâ teknolojisi, insanların işini kolaylaştırmakta, zamandan ve işgücünden tasarruf sağlamakta ve iş dünyasında da önemli bir rekabet aracı olarak görülmektedir. Fakat bu durum gelecekte her şeyin toz pembe olacağı anlamına da gelmemektedir. Ford (2020) gelişen bilişim teknolojisinin yol açtığı dönüşümün önceki sanayi devrimlerinden farklı etkiler yarattığını ve yaratacağını ileri sürmektedir. Ücretlerin ekonomik büyümeye paralel olarak artmaması, işletmelerin gelirden aldığı pay büyürken emeğin aldığı payın azalması, işgücüne katılımın azalması, servet eşitsizliğinin artması, yeni mezunların iş bulmakta zorlanması, istihdam piyasasının kum saati şeklinde yapılanması Ford’un verdiği örnekler arasındadır. İş dünyası dijital teknolojilerin entagrasyonu ile gerçekleşen bir dönüşüm geçirmektedir ve yaklaşan yeni çağa hazırlanmaktadır. Yeni çağ fırsatları ve tehditleri beraberinde getirmektedir. Bu bölümde, dijital dönüşümde önemli bir rol üstlenen yapay zekâ teknolojisine odaklanarak işletmelerin realitedeki durumları incelenmiştir. İlk başlıkta yapay zekâ ile ilgili kavramsal bir altyapı sunulduktan sonra, ilerleyen başlıklarda yapay zekânın iş dünyasına etkileri, işletmelerin adaptasyon durumu ve yapay zekâ edinim süreçleri incelenmiştir.