SBUİ - Kitap Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Öğe İmparatorluklar Yıkılırken: Birinci Dünya Savaşı Sonrasında Ukrayna’nın Bağımsızlık Mücadelesi (1917-1921)(Atatürk araştırma Merkezi, 2023) Morkva, ValeriyŞubat 1917’de, Romanov monarşisinin dağılması, Rus çarları tarafından tek imparatorluk içinde bir bütün olarak toplanmış çeşitli ülke, ulus ve bölgelerin geleceğiyle ilgili soruları gündeme getirdi. Bu dönemde, kamu yaşamının demokratikleşmesiyle birlikte halkların kendi ulusal kaderlerini tayin hakkı tartışması da önem kazandı. Rus İmparatorluğu’nun Ruslardan sonra en büyük etnik grubu olan Ukrayinler, Şubat Devrimi’nin başlamasının hemen ardından imparatorluk merkeziyle ilişkilerinin gözden geçirilmesini savunmuşlar ve 1917-1921 arasındaki döneme yayılan ulusal hakları için mücadeleye başlamışlardı. Bu mücadelenin sonunda uluslararası arenada tanınmış bağımsız bir Ukrayna devleti ortaya çıkacaktı. Ancak beklenen olmadı ve komşu devletlerin silahlı saldırganlığının sonucunda kurulan bağımsız devlet kısa sürede Avrupa’nın siyasi haritasından silindi. Bu çalışma, birincil kaynaklara, dönemin orijinal belgelerine, olaylara katılanların tanıklıklarına ve diğer ikincil kaynaklara dayanarak Ukrayna halkının ulusal kurtuluş mücadelesine genel bir bakış girişimidir. Çalışmanın temel amacı, Ukrayna ulusal kurtuluş hareketinin bu dönemde yenilgiye uğramasının nedenleriyle ilgili soruya makul bir cevap bulmak ve incelenen olayların genel Ukrayna tarihi bağlamında yerini ve önemini değerlendirmektir.Öğe Ukrayna ve Ukrayincenin Tarihî Kökenleri Işığında Rus Çarlık ve Sovyet Ruslaştırma Politikaları(Atatürk Araştırma Merkezi, 2023) Morkva, ValeriyUkrayna’nın Moskova Devleti’ne kolonyal bir biçimde bağlanması, Rus İmparatorluğu’nun yükselişi ve Ukrayna Kilisesi’nin Moskova’ya bağımlı konuma gelmesi, Ukrayin halkının asimile edilmesine ve Ukrayin diline yönelik kısıtlamalar ve yasaklarla dolu uzun bir Ruslaştırma sürecine yol açmıştır. Bu çalışma, Moskova Devleti/Rus İmparatorluğu/Sovyetler Birliği’nin Ukrayna’da dilsel yayılmacılığına odaklanarak, Ukrayince dili ve Ukrayin kültürel geleneğinin oluşum sürecinin tarihsel temellerini ve ana aşamalarını gözden geçirme girişimidir. İlk olarak, Kıyiv merkezli ilk Doğu Slav devletinin adı olan Rus’ kavramının çok anlamlılığı dikkate alınarak Rus, Küçük Rus, Büyük Rus, Ukrayna, Moskof kavramları arasındaki ilişki incelenmiştir. İkinci aşamada, çalışmamız Ukrayin edebiyatının, yayıncılığının ve eğitiminin erken tarihine genel bir bakış sunmaktadır. Üçüncü olarak, çalışmada Rus emperyalizminin hem Çarlık hem de Sovyet döneminde Ukrayna’da yürüttüğü Ruslaştırma politikasının yöntemleri, araçları, sonuçları ve tarihsel devamlılığı araştırılmaktadır.Öğe İyi Akşamlar Avurpa, Jeopolitika Başlasın!(Nika Yayınevi, 2023) Çini, Poyraz; Yukaruç, UmutPopüler kültür ve uluslararası ilişkiler çalışmaları hakkında yapılan çalışmalar giderek artmaktadır. Bu çalışma da öncelikle bu alana katkıda bulunmaktadır. Popüler kültür ürünleri siyasetten etkilendiği gibi aynı zamanda siyaset alanını da etkileyebilmektedir. Belirtildiği gibi Eurovision da bunun için birçok örnek sunmaktadır. Avrupa’nın, uzun yıllardır süregelen köklü müzik yarışmasında, müziğin sadece sanatsal önem taşımadığını aynı zamanda politik amaçlar için kullanılabilen bir araç olduğu gösterilmiştir. Bu bölümün başında belirtildiği gibi popüler kültür ve bu makalede ele alınan konu olan Eurovision, hem birinci hem ikinci derece temsillerin yer aldığı bir alandır. Örneklerle de anlatıldığı gibi yarışmacılar politik açıklamalar yaparak doğrudan siyasetin bir parçası haline gelmişlerdir. Aynı zamanda kimi şarkılar da politik olayların temsillerini taşımaktadırlar. Yani Eurovision’da bölümün başında da belirtilen birinci ve ikinci temsilleri bulmak mümkündür. Eurovision, ayrıca jeopolitik anlamlar da taşımaktadır. Daha önce de değinildiği gibi birçok ülke çok farklı coğrafyalarda ve hatta Avustralya gibi farklı kıtalarda bulunmasına rağmen Avrupalı kimliğini gösterebilmek için bu yarışmaya katılmaktadırlar. Kimi ülkeler ise Avrupa’da bulunmasına rağmen bu yarışmaya katılmayarak Avrupa’yı bir öteki olarak tanımlamakta ve onun parçası olmaktan kaçınmaktadır. Rusya ya da Azerbaycan gibi ülkeler ise bu yarışmaya katılıp coğrafi olarak Avrupalı olduklarını fakat Avrupalı değerlerinden farklı oldukları özelliklerini vurgulamayı tercih etmektedirler. Zaten siyasi söylemler ile bunları sıklıkla vurgulayan bu ülkeler popüler bir müzik yarışmasında da bu özelliklerini ön plana çıkarmaktadırlar. Makalede ayrıca şu gösterilmiştir: politik olarak ve hatta savaşa varan fiziki çatışmalar yaşayan iki ülke aynı zamanda popüler bir yarışmada kültürel boyutta da bu çatışmayı sürdürmektedir. Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışma bu çalışmanın temel örnek olayı olarak incelenmiş ve görülmüştür ki iki ülke arasında Eurovision, önemli bir çekişme alanıdır. Ukrayna’nın tamamen Rus etkisinden çıkıp Avrupa’nın coğrafi, ekonomik, politik ve kültürel olarak bir parçası olması konusunda hem kendi içerisinde hem de Rusya ile yaşadığı sorunlar Eurovision’a da yansımıştır. Özellikle Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinden sonra yaşanan politik gerginlik, Ukrayna’yı Eurovision’da temsil eden sanatçıların söylemlerine ve katıldıkları eserlere de yansımıştır. Rusya, bu şarkılarda “öteki” haline gelirken Ukrayna ise Avrupalı özelliklerini daha çok ön plana çıkarmaya çalışmıştır. Böylece, Ukrayna’nın hâkim söylemlerinin bu şarkılar ve performanslar ile yeniden üretildiği ve coğrafi tahayyül olarak Ukrayna’yı Rusya’nın karşısında konumlandırdığı söylenebilmektedir. Sonuç olarak, 2023 Mayıs ayında 67’ncisi gerçekleşecek olan Eurovision Şarkı Yarışması'nın her zaman siyasi gerilimler ve aidiyetlerle iç içe geçtiği ve bu geleneğin Avrupa’daki karmaşık siyasi manzaranın bir yansıması olarak gelecekte de sürmeye devam edeceği açıktır.Öğe Secularization In The Modern Societies: A Contribution To The Secularization Theory(Duvar Publishing, 2022) Taşkesen, SuatReligion is one of the main instruments for understanding any social phenomena. As it is well known, Marx, Durkheim, and Weber are the main pillars of the core of the classical sociological tradition. Although their perspectives and contributions differed in regard to the sociology of religion, each of them considered the subject associated with the advent of modernity. In this sense, they handled the relations between religion and society in the context of modernity, which is dependent on the foundations of rationalism by which construction of rational society consisting of rational individuals is enabled. Since Marx was one of the earlier contributors in this matter, it might be appropriate to start reviewing Marx’s ideas on the concept of the sociology of religion.Öğe Ekonomik Yapısalcılık(Astana Yayınları, 2022) Çini, PoyrazUluslararası ilişkilerde Ekonomik Yapısalcı düşünceyi benimseyen düşünürler iktisadi argüman ve tartışmaları ön plana koyarak bu şekilde analizde bulunmakta ve çeşitli teoriler ortaya koymaktadır. Yapısalcı düşünce mevcut uluslararası ilişkilerin kaotik ve anarşik yapısını anlamak, ülkeler ve bölgeler arası eşitsizliklerin sebebini keşfetmek; Ekonomik Yapısalcıların uluslararası sömürü sistemi olarak gördükleri küresel kapitalist sistemi analiz etmek, çözümlemek ve sistem dışına çıkabilmeyi sağlayacak yolları bulmak için sistemin kendisine bakmayı önermektedir. Ancak yapısalcılık, Neorealist görüşün siyasi ve askeri güç odaklı yaklaşımından farklı olarak uluslararası sistemin yapısına ekonomik açıdan eleştiri getirmekte yahut teorik tartışmaya bu çerçeveden katkı sağlamaktadır. Ekonomik Yapısalcı görüş için öncelik verilenler ekonomik koşullar, sistemsel şartlar, ekonomik gelişme, eşitsizlik ve adaletsizlik konularıdır. Genel geçer Doğu-Batı ayrımını siyasal koşullar ve ideolojik farklılıklar çerçevesinde ortaya konulmuş bir ayrım olarak gören Yapısalcılar dünya ülkelerini Kuzey-Güney ya da merkez-çevre olarak kategorize etmektedir. Kuzey zengin ve gelişmişken, güneyin neden fakir ve az gelişmiş olduğunu sorusunu soran; bu soruya yapının kendisinin buna neden olduğunu ortaya koyacak cevaplar sunmaya çalışan Ekonomik Yapısalcı düşünce, uluslararası sistemin anarşik ve kaotik yapısını yaratan ve buna destek veren temel olgunun devletlerarası gelişmişlik, gelir ve sosyal refah seviyelerinin dağılımındaki yüksek uçurumlar olduğunu söylemektedir. Bu çalışmada Ekonomik Yapısalcılık, sosyolojideki yapı kavramı ve Yapısalcılık kuramından yola çıkılarak uluslararası ilişkiler bağlamında son bulan bir süreç içinde ele alınacaktır. İlk olarak yapı kavramı tartışılacak, yapısalcı düşüncenin temel savları üzerinde kısaca durulacak ardından yapısalcı düşüncelerin uluslararası ilişkiler disiplinin içine ne şekilde yer aldığı tartışılacak ve sonrasında Ekonomik Yapısalcı kuram, Marksizm, Emperyalizm Teorisi, Bağımlılık Okulu ve Dünya Sistemi Analizi olarak dört farklı görüş çerçevesinde kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır.Öğe Why it is Vital to Scrutinize the Connection between Landscape, Sentience and Xenophobia in the Age of Deepening Crises of Democracy and Ecology?(Berghahn Books, 2022) Kuran, HikmetThis chapter scrutinizes the fatal connections points of the crisis of democracy and ecology.Öğe Forests as the Sentient Bridge between German Landscape and Identity(Berghahn Books, 2022) Kuran, HikmetThis chapter intends to focus on the correlation between the historical and theoretical construction of national and racial-based imagineries of natural entities –forests in this case- based on sentience. To this end, firstly, the historical roots of German forest perception is discussed. Secondly, major political and economic developments, figures, arguments, and conceptualizations are analyzed to reveal the process of building a national identity through sentient landscape. Then, the chapter focuses on the practical dimension, from Völkisch nationalism and Blood and Soil to Nazi policies and Dauerwald. By doing these, this chapter aims to disclose how the sentient bridge between German forests and xenophobia is constructed both in theory and political practice which can be quite fruitful to better analyze contemporary challenges such as rising far right and neo-fascist discourses.Öğe Kovid-19 ve Güvenlik: Salgınlar ve Biyolojik Silahlar Etkileşimi(İstanbul Arel Üniversitesi - Hiperyayın, 2022) Oğuz, ŞafakKimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar kitle imha silahları olarak adlandırılmaktadır. Son dönemde radyolojik silahlar da aynı gruba dâhil edilmiştir. Küçük bir miktarla önemli bir tahribat etkisine sahip olmalarından dolayı kitle imha silahları adı altında toplanmışlardır. Ancak insan onuruna yakışmayacak etkilere sahip olmaları da bu konuda etkili olmuştur. Çok büyük bir psikolojik etkiye sahip olmaları da kitle imha silahlarını diğer silahlardan ayıran en önemli özelliklerden birisidir.Öğe Rusya’nın Suriye Krizine Dair Siyaseti ve Türk-Rus İlişkilerine Etkileri(TASAM, 2022) Sakal, Halil BurakBu bölüm, Rusya’nın Suriye krizine yönelik izlediği siyaseti ve bu siyasetin Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilere etkilerini ele almaktadır. 2010’lu yıllarda Orta Doğu’nun en önemli ve en fazla insan kaybına yol açan siyasi krizi olan Suriye krizi sırasında farklı grupların tahminlerine göre değişmekle birlikte, 2021 yılı ortası itibariyle 500 ila 600 bin arasında can kaybı yaşanmış (SOHR, 2021), yaklaşık 6 milyon kişi yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmıştır (OCHA, 2018). Suriye krizi yaşanan insani krizin boyutlarının büyüklüğü ile doğru orantılı şekilde, aynı zamanda bölgesel ve küresel güç dengelerini de önemli ölçüde etkilemiştir.Öğe Türkiye ile Rusya arasında doğal gaz ticareti(Nika, 2021) Sakal, Halil BurakBu bölüm, Türkiye ile Rusya arasındaki doğal gaz ticareti ilişkilerini iktisadi ve siyasi bakımdan ele almaktadır. Küresel çapta en büyük doğal gaz rezervlerine sahip olan Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçısı, aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’nin en büyük doğal gaz tedarikçisi konumundadır. Bu durum bazı yazarlar tarafından “enerji süper gücü” olarak nitelendirilen Rusya’ya Avrupa Birliği ve Türkiye ile olan enerji ilişkilerinde stratejik ve ticari avantajlar sağlamaktadır. Diğer taraftan Rusya’nın hidrokarbon ticaretine aşırı bağımlılığı Rusya ekonomisinin yumuşak karnı olarak görülmektedir. Uluslararası piyasalarda petrol ve doğal gazın fiyatlarının yüksek seyrettiği dönemlerde bu durumu avantaja çevirerek bütçe açıklarını kapatan, iç ve dış borçlarını ödeyen, eğitim, sağlık gibi alanlarda reformlar yaparak vatandaşlarının refah seviyesini artırmayı başaran Rusya, özellikle 2008-2010 yıllarında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik kriz ve ardından yaşanan uluslararası siyasi gelişmeler ve 2020 yılında başlayan Covid-19 pandemisi neticesinde düşüşe geçen enerji fiyatlarından olumsuz etkilenmektedir. Tüm bu olumsuzluklardan farklı çıkış stratejileri ile kurtulmaya çalışan Rusya, 2010’lu yılların ortalarından itibaren Türkiye ile dönüşüm sürecindeki ilişkilerin, Karadeniz bölgesi siyasetinin ve Orta Doğu’daki gelişmelerin etkisiyle enerji ticareti stratejisini gözden geçirmektedir.Öğe Rusya'nın Koronavirüs ile imtihanı: siyaset, ekonomi ve uluslararası ilişkiler üzerine etkiler(Nika, 2021) Sakal, Halil Burak[Abstract Not Available]Öğe Merkezî Asya'da Siyasi İktidar Değişimleri(Nobel Akademik Yayıncılık, 2020) Sakal, Halil Burak; Köksoy, FulyaBağımsızlıklarını kazanmalarının ardından geçen çeyrek asırda Merkezî Asya ülkelerinin siyasi iktidarları ile ilgili en belirleyici unsur, bu ülkelerde demokratik yollardan rejim ve iktidar değişikliklerinin sık gerçekleşen olgular olmamasıydı. Tacikistan bağımsızlık sonrası dönemde yaşadığı iç savaş sırasında hızlı bir siyasi dönüşüm sürecinin ardından istikrara kavuşmuştur. Kırgızistan’da yaşanan iki devrim neticesinde Kırgızistan’da parlamenter sisteme geçilirken iktidar birkaç defa el değiştirmiştir. Türkmenistan ve Özbekistan’da iktidar değişimleri, mevcut devlet başkanının vefatlarının ardından, kapalı bir sistem içinde gerçekleşmiştir. Kazakistan’da ise mevcut devlet başkanı hayattayken iktidarı kendi rızası ile kendine yakın gördüğü bir siyasetçiye devretmiştir. Bu bölüm, Merkezî Asya’da bağımsızlıktan sonraki 30 yıl içinde gerçekleşen iktidar değişikliklerinin süreç ve yöntemlerini, liderlik yapılarını analiz ederek tarihsel bağlam içinde incelemektedir. Bu bölümde öne sürülen temel düşünce, Merkezî Asya’da yaşanan iktidar değişikliklerinin her birinin kendisinden önce yaşanan değişim süreçlerinden öğrendiği ve etkilendiğidir. Bu etkilenmeler sonucunda bölge ülkelerindeki iktidar değişim süreçlerinde farklı yaklaşımlar ve yöntemler denendiği görülmektedir.