KÇYYL - Yüksek Lisans Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 30
  • Öğe
    Türkiye’de Kentleşmenin Artmasının Seçmenlerin Oy Tercihlerine Etkisi
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) KUDUN, Tamer
    Kendisini yönetecek partileri ve yöneticileri, demokratik seçimler yöntemiyle belirleyebilen, denetleyebilen ve görevden alabilen; toplumsal sınırların, rasyonel yasalar ve kurallar tarafından belirlendiği toplumlar hem gelişmişlik hem de şehirlerinin sağladıkları imkanlar açısından diğer toplumların önünde yer alırlar. Bu tarz toplumların, mimari açıdan iyi planlanmış, yeşil alanları yeterli, toplumdaki bütün sınıfların ihtiyaçlarının düşünüldüğü ve mühendislik açısından sağlam inşa edilmiş şehirlere sahip olmaları sürpriz değildir.
  • Öğe
    Kitle Turizminin Neden Olduğu Sorunlar ve Ekoturizm Alternatifi: Kapadokya Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) ÖZDOĞAN, Rabia
    Türkiye’de önemli sektörlerin başında gelen turizm sektörü; sosyal, ekonomik, çevresel zararlara yol açtığı için insanlar alternatif turizm türlerine yönelmişlerdir. Kapadokya bölgesinin kitle turizmi uygulamaları bölgeye zarar verdiğinden ekoturizm bir alternatiftir. Kapadokya; doğal yapısı, kültürel özellikleri ve ekonomisinin sürdürülebilirliği için ekoturizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Çalışmanın iki amacı vardır. Birincisi, kitle turizminin Kapadokya bölgesine (Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Aksaray ve Niğde) verdiği zararları, bölge için oluşturduğu sorunları, muhtemel risk ve tehditlerin neler olabileceğinin tespit etmektir. İkincisi bölgedeki ekoturizm potansiyelini, hali hazırda var olan ekoturizmin durumunu, olumlu yönlerini, varsa eksiklik ve zayıflıklarını, geliştirilmeye ihtiyaç duyulan noktaları ortaya koymak ve elde edilen verilerin Kapadokya bölgesi turizmine etkilerini analiz etmektir. Çalışmada betimleyici araştırma yöntemi kullanılmıştır. Literatür taraması yapılarak, ikincil kaynaklardan -ilgili makaleler, dergiler, tezler, kitaplar ve internet kaynaklarından- yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda Kapadokya'da kitle turizminin olumsuz etkilerinin; tarihi eserlere, kayalara, peribacalarına, hayvanlara, çevreye ve doğaya zarar verdiği tespit edilmiştir. Kitle turizminin bölgedeki başlıca olumsuz etkileri arasında; insan etkisi, erozyon, motorlu araç kullanımı, çöp ve moloz dökümü, politika yapıcıların geç müdahalesi, finansal kaygılar çerçevesinde politika üretilmesi ve turizmin belirli aylarda yoğunlaşması sonucu çalışanların işten çıkarılması yer almaktadır. Aşırı turizmin yol açtığı sorunlar yerel yöneticilerin hizmet verememesine, halkın kamu mallarını kullanamamasına, trafik sorunlarına, taşıma kapasitesinin aşılmasına, altyapı ve üstyapı yetersizliklerine yol açmaktadır.
  • Öğe
    Dünya Örnekleri Üzerinden Biyofilik Tasarımın İncelenmesi ve Nevşehir Kenti İçin Önerilerin Geliştirilmesi
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) COŞKUN, İlayda
    Sanayi Devrimi’nden sonra sınırsız şekilde artan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla önüne geçilemeyen bir büyüme gerçekleşmiş ve buradan hareketle daha plansız kentler ortaya çıkmaya başlamıştır. Plansız ve bir o kadar da makineleşmiş olan kentlerin önüne geçilebilmesi adına birçok tasarım teorisi geliştirilmiştir. Bunlardan en güncel olanlardan biri ise “biyofilik şehircilik” kavramıdır. Günümüzde birçok kent bu tasarım kavramı çevresinde şekillendirilmeye çalışılmakta, buna yönelik yeni tasarımlar geliştirilmektedir. Dünya üzerinde tarihi, kültürel ve turistik açıdan oldukça önemli olan Nevşehir kenti, potansiyeli olmasına rağmen bu konuda eksik kalmış durumdadır. Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan Nevşehir kentinde birçok turizm faaliyeti bulunmasına karşın kent içerisinde yeşil alanlar, planlama aracı olarak kullanılması açısından yetersiz kalmaktadır. Çalışma içerisinde biyofilik tasarımın etkin kullanıldığı dünya örnekleri incelenmekte ve Nevşehir için çalışma alanı olarak seçilen dört mahalle üzerinde öneriler verilmektedir. Çalışmada literatür tarama yöntemi kullanılmış olup, yedi farklı alandan çeşitli ölçeklerde örnekler verilmiştir. Bu örnekler ışığında Nevşehir kenti sınırlarında bulunan çalışma alanı için, belirlenen kriterler doğrultusunda değerlendirmeler yapılmış ve bölgedeki eksiklikler belirlenmiştir. Belirlenen eksikliklerin giderilebilmesi amacıyla alan özelinde çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Tütün ve Tütün Mamulleri Atıklarının Denizel Çevreye Etkileri: Konyaaltı Sahili ve Denizel Bölgesi
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) GENCAY, Mustafa
    Çevre sorunları arasında deniz kirliliği konusu önemli bir yere sahiptir. Evsel atıkların, yeterince arıtılmayan ya da hiç arıtılmayan atık suların denize akıtılması, deniz araçlarının sintine sularını ve balast sularını Akdeniz’e boşaltması, turizm faaliyetleri gibi nedenler denizin ve denizel bölgenin kirlenmesine yol açmakta, insan hayatını ve ekolojinin diğer unsurlarını olumsuz şekilde etkilemektedir. Deniz ve denizel bölge kirleticileri arasında tütün ve tütün mamulleri atıklarının (sigara izmaritleri, ambalaj atıkları) uzun yıllar ayrışmadan doğada kalabilmesi, deniz canlıları ve kara canlılarında toksik etkiler meydana getirmesi nedeniyle deniz ekosisteminde ve karasal ekosistemde büyük önem arz etmektedir. Denizel alana türlü yollar ile karışan sigara izmaritleri su, sediman ve organizmalar arasındaki döngü içerisine dâhil olmakta, bir kısmı ayrışma durumlarına bağlı olarak su içerisinde taşınım göstermekte, bir kısmı ise sedimanda birikim göstermektedir. Sedimanda bulunan sigara izmaritleri suyun hareketi ile birlikte kıyıya taşınabilmektedir. Ayrıca deniz suyu, dereler, rüzgâr ve antropojenik nedenler ile de taşınabilmektedir. Konyaaltı kenti kapsamında deniz ve denizel bölge kirliliğinin araştırılması amacıyla bu çalışma, Aralık 2023/Şubat 2024/Mayıs 2024 tarihleri arasında Konyaaltı Sahili’nde Varyant Mevkii ile Boğaçayı arasında kalan 7,5 km uzunluğa sahip sahil kesiminde 1x1 m (1 m²) ölçülere sahip kuadrat yardımıyla belirlenen toplamda 81 örneklem alanda 10 cm derinliğe kadar kum kazılarak elekten geçirilmek suretiyle gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Kentsel Dönüşümün Tarihi, Coğrafi ve Demografik Sonuçları: İstanbul İli Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) PİRİMOĞLU, Haluk Doğuhan
    Günümüz kentleşmesini biçimlendiren kentsel dönüşüm süreci pek çok kez doğanın ve tarihi yapının tahribatına yol açmıştır. Çalışmada plansız göç sonucunda açığa çıkan düzensiz yapılanmaya çare olması beklenen kentsel dönüşümün bu iki etmen bağlamında etkisi araştırılmaktadır. Tarihi yapıların, bir kentin kültürel altyapısının korunması ve tarihi süreklilik olgusunun oluşturulmasında önemli bir rolü vardır. Kentsel dönüşüm planlamaları tarihsel dokuyu bozduğunda, bu kültürel altyapıyı da etkileyerek dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilmektedir. Yine aynı biçimde yeşil alanlar, kentsel bölgelerin refahına fayda sağlar ve sosyal alanlar oluşturur. Bu yeşil alanların yok olmasına sebep olan kentsel dönüşüm planlamaları kentte yaşayan insanları gerek fiziki, gerek psikolojik açıdan etkileyebilmektedir. Bu çalışmada kentsel dönüşümün tarihi, coğrafi ve demografik sonuçları İstanbul ili üzerinden incelenerek TÜİK, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi vb. kaynaklar incelenerek karma yöntemle sunulacaktır.
  • Öğe
    Yerel Yönetimler ve Turizm İlişkisinde Üyesi Olunan Uluslararası Organizasyonların Etkisi “Gaziantep Örneği”
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2024) ERTÜRK, Ayşe
    Turizm; üretim, hizmet, tüketim kavramlarının iç içe geçtiği şehir ve ülke ekonomilerinin pozitif ivme kazanmasına yardımcı, “bacasız sanayi” olarak da adlandırılan etki alanı geniş bir kavramdır. Özellikle COVID-19 sonrası turizm anlayışında yeni tesisleşme modelleri, bireysel hizmet politikaları, bireysel turizm alan yönetimleri gibi yenilikçi politikalara ihtiyaç duyulmuştur. Turizmde kamu sektörü, özel sektörü, sivil toplum kuruluşları ve yerel halk iş birliklerinin öneminin artmasına paralel olarak hem yerel halk hem de turistlerle kesintisiz iletişimde olan belediyelerin sorumluluk alanları genişlemiştir. Özellikle, uluslararası iş birliklerini aktif kullanan yerel yönetimler hem şehirlerinin bilinir ve tanınır olmasında hem de şehirlerinin turizm potansiyellerinin ve turist sayılarının artırılmasında önemli rol oynamaktadırlar.
  • Öğe
    Arkeolojik Veriler Işığında Bursa Kentinin Kuruluşunun Araştırılması
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) YAZAR, Muhammet
    İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesi ile ortaya çıkan kentlerin oluşumunun Sümerler ile başladığı düşünüldüğünde günümüze kadar uzun soluklu bir süreç göze çarpar. Ülkemizin önemli kentleri arasında bulunan Bursa’nın kuruluşu sınırlı sayıdaki yazılı bilgilere dayanmaktadır. Günümüze ulaşan bu bilgilere göre Bursa yaklaşık olarak M.Ö 200’lerde kurulduğu kabul görmektedir. Arkeolojik açıdan bakıldığında Bursa’da Ilıpınar Aktopraklık, Menteşe, Barçın Höyük ve Hacılartepe’de yapılan bilimsel kazı çalışmalarında elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile Bursa ve çevresinin bölgesel olarak Çanakkale, İzmir, Aydın, Denizli, Eskişehir, Yalova, Kocaeli, İstanbul ve Kırıkkale’de yer alan yerleşimlerle Neolitik, Kalkolitik ve Tunç Çağları’nda kültürel etkileşim halinde olduğu görülür. Bu etkileşim örneklerini Balkanlar’da da görmek mümkündür. David French’in yapmış olduğu yüzey araştırmasında ve kazısı yapılan höyüklerde elde edilen bulgulara göre Bursa’da, Fikirtepe Kültürü’nden başlamak üzere Geç Tunç Çağı sonuna kadar kesintisiz bir kronolojiyi görebilmek mümkündür. Bursa kent merkezi doğudan ve batıdan Neolitik Dönem höyükleri ile çevrelenmiştir. Bursa kent merkezine yakın konumda bulunan İTÇ 3’e tarihlenen Çayırköy Höyüğü ve İTÇ 2’e tarihlenen Demirtaş Höyüğü Tunç Çağ’ında Bursa’nın içinde bulunduğu kültürel etkileşim ağına dair önemli ipuçları vermektedir. İlk Tunç Çağı’nda Batı Anadolu’da, nüfus önemli oranda artarken güçlü bir kentleşme eğilimi görülür. Bursa kent merkezini oluşturan Hisar Bölgesi, Eskişehir- İnegöl/ İznik Ovaları üzerinden Bursa’ya uğrayarak Balıkesir üzerinden Troya’ya ulaşan Büyük Kervan Yolu aksı üzerinde konumlanmıştır. Kent tanımları arasında olan uzak mesafe ticaret alt yapısına sahip olunması ve uzak mesafe ticaretin yapılması gibi önemli unsurlar akla getirildiğinde Hisar Bölgesi’nde kazı çalışmalarında ele geçen İTÇ’ye ait hilal biçimli tutamaklı çömlek, hemde M.Ö 1.bin yıla ait çömleğin bölgenin stratigrafisi ve Kuzeybatı Anadolu kültürü içindeki etkileşimini göstermektedir. Bursa kent merkezinin sürekli bir yerleşime maruz kalması İTÇ ve ardından gelen dönemlere ait verilerin önemli oranda tahribatına sebep olmuştur. Çalışma, yazılı kaynakların Bursa kentinin kuruluşunu açıklamada yetersiz kaldığı ve sınırlı bilgileri günümüze ulaştırmış olduğunu göstermektedir. Bunlara ilave olarak tez çalışması arkeolojik kazıların kentlerin kuruluşlarını açıklamadaki önemini de ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Dere Islahı ve Dere Temizliği Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) ASLANBOĞA, Lale
    Türkiye’nin batısında yer alan Ege denizine kıyıları uzanan İzmir, iklim özellikleri, coğrafi konumu, turizm ve sanayi bölgesi olması, maden, tarım gibi birçok geçim kaynakları ile, eğitim, sağlık sektörünün gelişmiş olması, sosyokültürel yapısı, deniz ve sahil kıyılarının çekiciliği, İzmir’i yaşanılması cazip bir şehir haline getirmiştir.
  • Öğe
    Göç Hareketlerinin Kentsel Mekân Üzerindeki Etkileri
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) ÇİMEN Hüseyin
    Göç hareketleri, dünya genelinde kentsel mekân üzerinde derin etkilere sahip olan önemli bir olgudur. Göç, insanların ekonomik, sosyal, politik veya çevresel nedenlerle bir yerden başka bir yere yerleşme eğilimini ifade eder. Bu süreç hem göç edenlerin hem de göç alan kentlerin sosyo-ekonomik ve demografik yapısını etkileyen çeşitli etkileri beraberinde getirir. Bu etkiler arasında günümüzde ciddi problemlere yol açan en önemli etki kentsel mekânlar üzerindeki etkisidir. Bu etkinin ne türde bir boyut yarattığına değinmeden önce göçün kentsel mekân üzerindeki etkilerini anlamak için, öncelikle göçün nedenlerini ve akışını analiz etmek önemlidir.
  • Öğe
    Tarihsel Süreçte Salgınların Kentsel Yaşam Kalitesi Üzerine Etkileri
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) AKDAĞ, Deniz
    İnsanlık tarihinde yaşanan savaşlar, doğal afetler, kıtlıklar, göçler ve salgın hastalıklar gibi önemli olayların etkileri önemli sonuçlar doğurmuştur. Yaşanan olayların ortaya çıkardığı etkiler bazen lokal alanla sınırlı kalırken bazen de büyük tesirler yaratarak dünya genelini etkilemiştir. Dünya tarihi açısından eski salgın hastalıklarda olduğu gibi Covid-19 pandemisi de insanların günlük yaşamlarını etkileyerek köklü değişimler yaşanmasına sebep olmuştur. Özellikle Covid-19 pandemisinin temas ve solunum yoluyla bulaşması insanların birbirileri ile ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu etkileşim en fazla kent merkezlerinde kendini hissettirmiştir. Kentlerde toplu yaşam alanları, konutlar, ulaşım, altyapı, sosyo-kültürel alanlar bu etkilerin en çok hissedildiği noktalardır. Bu durum aynı zamanda kentsel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemiş, bunun yanında insanların psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine, toplumda gelecek hakkında karamsarlık ve belirsizliklere, bireylerin rutin hayatlarında radikal değişikliklere sebep olmuştur. Covid-19 Pandemisi ile mücadele, devlet ve vatandaşlara büyük yük getirmiştir. Pandemi döneminde kısa süre içeresinde En ufak bir ihmal dahi sadece bireylerin kendisini değil, aynı zamanda halk sağlığını önemli derecede riske atmaktadır. Merkezi yönetimin, Covid-19 pandemisi hakkında almış olduğu kararların uygulanması konusunda yerel yönetimler ile yerel sağlık kurum ve kuruluşlarına büyük görev düşmektedir. Yerel yönetimlerin en büyük avantajı, bulundukları yörenin özelliklerini iyi bilmeleridir. Bundan dolayı hem normal zamanlarda hem de bu tür önemli salgınlarda hangi yerel hizmetlerin üretileceğini en iyi yerel yönetimler bilmektedir. Pandemiyle mücadelede yerel yönetimlerin farklı alanlarda birçok hizmet ürettiği ve bu hizmetlerin halkla buluşturuldu görülmektedir. Yerel yönetimler altyapı, temizlik, imar, çevre düzeni, spor hizmetleri gibi hizmetlerin yanı sıra sağlık alanında da hizmet vermektedir. Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı’nda salgın durumunda belediyelerinde görevleri belirtilmiştir. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na bakıldığında belediyelere salgınla mücadele kapsamında görevler ve sorumluluklar yüklendiği görülmektedir. Merkezi yönetimin sağlık alanındaki taşra temsilcilerine de salgınlarla mücadeleye yönelik görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Bulaşıcı hastalıkların ihbarı, salgınlarla mücadelede kullanılacak olan malzemelerin temini, filyasyon ve sürveyans çalışmaları bu görevlerin arasındadır.
  • Öğe
    Cumhuriyet Döneminin Sembol Sanayi ve Tarım Atılımlarından Olan Şeker Fabrikalarının Bulundukları Kentlerin Kentleşmesine Etkisi: Ağrı Şeker Fabrikası Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Aydemir, Muhammed
    Ülkemizde ihtiyaç duyulan şekerin dış ticarete bağımlı olmadan kırsal tarım faaliyetleri yoluyla elde edilmesi amacıyla birçok şeker fabrikası kurulmuştur. Sanayileşme ve modernleşmenin etkin araçları olarak görülen bu şeker fabrikaları, yalnızca ekonomik amaçlarla değil aynı zamanda sosyal anlamda da şehirlere katkı sağlaması için tasarlanmıştır. Ağrı ilinin sosyo-ekonomik durumu dikkate alındığında şeker pancarı tarımının bölgedeki zirai ve sınai faaliyetlerin devamlılığı açısından oldukça önemli olduğu görülmektedir. 1984 yılında kurulan Ağrı Şeker Fabrikası gerekliliğin bir sonucu olarak bölgede yalnızca ekonomik faaliyetlerde değil aynı zamanda kentleşme faaliyetlerinde de önemli roller üstlenmektedir. Bu çalışmada Ağrı Şeker Fabrikasının Ağrı’nın planlı gelişimine katkı sağladığı, şeker fabrikasının bulunduğu alanda kendisinden sonra kurulan özel ve kamu yapılarına imar açısından katkı sağladığı sonucu elde edilmiştir. Bu çalışmada ayrıca Ağrı ilinin yalnızca şeker fabrikasının bulunduğu batı bölgesinde imara uygun yapılaşmanın olduğu, diğer bölgelerin ise imara uygun olmayan bir şekilde yapılaşmaya devam ettiği sonucu elde edilmiştir.
  • Öğe
    Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasında İzlenen Yöntem, Politika ve Uygulamaların İncelenmesi: Didim Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Gündoğdu, Emine Öznur
    Estetik, bilimsel, tarihsel ve kültürel birçok değere sahip olan kültür varlıklarını zamanla farklılaşan koşullarla antropojen, doğal veya çevresel unsurlar nedeniyle zarar gördüğü veya yok olduğu bilinmektedir. Bu araştırmada Aydın ili Didim ilçesinde yok olma tehdidi ile karşılaşan tescilli kültür yapılarının incelenmesi, iyileştirme çalışmalarına tabi tutulan yapıların imar planlarının paylaşılması, ilçe sınırlarında henüz mevcut yapıların gelecek jenerasyonlara aktarım açısından farkındalık yaratılması ve sürdürülebilir korunmaya katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Bu amaca binaen kültür varlıkları ve kültürel miras kavramları ele alınmakta, kültür varlıklarını koruma kapsamında uluslararası ve ulusal yasal çerçeve aktarılmakta, korunan kültür varlıkları paylaşılmaktadır. Didim ilçesi kent dokusu, tarihsel, arkeolojik ve mimari nitelikler bakımından incelenmekte ardından taşınmaz kültür varlıklarının korunmasında izlenen yöntemlere yer verilmektedir. Bu noktada izlenen politikalar Osmanlı imparatorluğundan günümüze dek geçen süreç için ele alınmaktadır.
  • Öğe
    Kentlerde Çevre Sorunları Bağlamında Hava Kirliliği: Konya İli Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Uyanık, Beyza
    Kentleşme, toplumda gelişmenin ve kalkınmanın merkezi olarak görülmüştür. Nüfusun, merkezde yer alması da bu durumun bir göstergesi olmuştur. Artan nüfusun yoğunluğu ve çerçevesi ile meydan gelen bir takım yenilikler var olmuş, bu yeniliklerin varlığı da çevre üzerinde etken bir şekilde konumlanmıştır. Endüstri devrimi ile başlangıçta üretim yeri olarak görülen kentler, bireyler için maddi açıdan kazanç elde edebilecek alanlar bütünü olarak algılanmıştır. Ancak yalnızca bu durumun kazanç ile bağdaştırılarak ele alınması nitekim ki günümüz çevre sorunlarının temel argümanını oluşturmuştur. Kalkınma esaslı olarak gelişen her sektörün, çevreden aldığı ve çevreye bıraktığı bir takım unsurlar var olmaktadır. Çevreye bırakılan unsurların niteliği ‘kirlilik’ olmuştur. Bu kirlilikler, doğal dengeyi sarmış, insan sağlığına ve ekosisteme zarar vermiştir. Çevre kirliliklerinin başında yer alan, günümüzün en önemli sorunu haline dönüşen hava kirliliği ise atmosfere salınan çeşitli birçok zararlı maddelerin yoğunlaşması ile kirlenmiştir. Bu kirliliği tetikleyen unsurlar geçmişte insanoğlu tarafından gerçekleşip, insanoğlu tarafından reddedilmiştir. Fakat günden güne değişen mevsim farklılıkları, asit yağmurları, aşırı sıcaklıklar, felaketler ve artan ölüm oranları ile bu durumun gerçekçiliği daha da önemsenmeye başlanmıştır. Hava kirliliği artık küresel bir sorun halini alarak, raporlanmaya ve ölçülmeye değer görülmüştür. Bu çalışmanın amacı kent ve sanayi alanlarının çevre sorunlarına ne denli sebep olduğunu ele alarak, sanayi üretim merkezlerinin de etkisiyle Konya’da oluşan hava kirliliği seviyelerini rapor verileri ile ortaya koymaktır. Ayrıca bu bağlamda öne çıkan çevre sorunlarına karşı, çıkarılan çevre politikalarını ve oluşturulması gereken çevre bilincini de vurgulamaktadır.
  • Öğe
    Yerel Demokrasi ve Kent Hizmetleri Açısından Mahalle Muhtarlıkları: Antalya, Kepez ve Muratpaşa İlçeleri Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Koçak, Sefa
    Demokrasinin vazgeçilmez uygulayıcısı olarak görülen yerel yönetimlerin, yerel demokrasi ve kent hizmetleri konularındaki çalışmaları demokrasinin güçlendirilmesine büyük katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda kent hizmetlerinde halka en yakın konumda bulunan ve medeniyetimizde de köklü bir tarihe ve etkin bir işleve sahip olan mahalle muhtarlıklarının, günümüz kentlerinin yönetiminde daha fazla etkin olması tartışılmaktadır. Bu çalışmada yerelleşmenin nasıl uygulandığı ve yerelleşmeye mahalle muhtarlıklarının ne şekilde katkı sağladığı açıklanmaya çalışılmıştır. Mahalle muhtarlıklarının zaman içerisinde işlevinin azaltılması ve konumunun net olarak belirlenmemiş olması daha fazla demokratikleşme hayali olan ülkemizde muhtarlık müessesesine yeterince önem verilmediğinin göstergesidir. Mahalle yönetimlerinin, mevzuatla yetkileri ve konumu belirlendikten sonra sosyal, ekonomik ve yönetsel konularda toplumun problemlerinin çözümünde katkı sağlayan birimler olması mümkündür. Bu çalışmada yapılan literatür taraması ile mahalle kavramı ve muhtarlık müessesesinin tarihten günümüze serüveni ortaya konulmuş ve günümüzdeki mahalle yönetimlerinin sorunları tahlil edilmiştir. Ayrıca, sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri kullanılarak Antalya?nın Kepez ve Muratpaşa ilçelerinde görev yapmakta olan 20 mahalle muhtarı ile yüz yüze görüşülüp mülakat yapılmıştır. Kepez ve Muratpaşa ilçeleri toplam bir milyondan fazla nüfusu ile önemli birer konuma sahiptirler. İlçelerde bulunan mahallelerin çeşitli sorunları bulunmaktadır. Geleneksel mahallede, mahalle yönetimleri tarafından uygulanan hizmetlerin günümüz mahallesinde muhtarlarca birebir uygulanması mümkün görülmemektedir. Buna karşın komşuluk, dayanışma, sosyal yardım, sosyal aktivite gibi sosyal konularda ve mahallenin yönetsel konularında muhtarların yetkilerinin genişletilmesi gerekmektedir. Muhtarlıkların, mevzuattan kaynaklanan sorunlarının çözülmesi durumunda, yerel demokrasinin güçlendirilmesine ve kent hizmetlerine daha fazla katkı sağlayacağı anlatılmıştır.
  • Öğe
    Sürdürülebilir Kalkınma İçin Yeşil Kamu Alımlarının Önemi ve Türkiye’de Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Akdeniz, Halil İbrahim
    Yaşadığımız evrende ilişki içinde bulunduğumuz çevrenin giderek artan ve artık görmezden gelemeyeceğimiz noktaya gelen sorunların fark edilmesiyle ortaya çıkan ve günümüzde halen devam eden çözüm arayışlarının sonucu olarak ortaya çıkan ‘sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma” kavramlarının kazandığı boyutlardan biri olan “yeşil kamu alımları”, aynı amaca hizmet eden rakip ürün veya hizmetlere kıyasla çevre ve insan sağlığı üzerinde daha az etkisi olan ürün ve hizmetlerin satın alınması şeklinde bir politika tercihi olarak özellikle AB ülkeleri başta olmak üzere OECD ülkelerince de benimsenmiş bir kamu kurumları alım şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeşil kamu alımlarının, AB kamusal satın alma direktiflerince nerede, ne zaman ve ne şekilde uygulanacağının açık bir tarifi ile ve buna paralel AB üye ülkelerinin iç mevzuatına bütünleşmiş şekilde uygulanabilirliğinin örnekleriyle ve yasal dayanakları ile açıklanmaya çalışıldığı bu çalışmada aslında bir tercihin ötesinde zorunlu bir politikaya dönüşmesi gerektiğinin önemi ve farkındalığı üzerinde durulmuştur. Ayrıca, Türkiye’nin de imzasını taşıyan 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için yeşil kamu alımları, hâlihazırda ülkemizdeki kamu ihale mevzuatı olan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve diğer kanun ve yönetmelikler çerçevesinde uyumu ve uygulanabilirliği açısından incelenmiş, yeşil kamu alımları kapsamında değerlendirilebilecek uygulama örnekleri üzerinden tartışılmıştır. Türkiye’de devlet teşkilatlanması içinde kamu alımlarından sorumlu ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından ulusal ve/veya yerel ölçekte yeşil kamu alımları konusunda henüz bir politika geliştirilmiş değildir. Yeşil kamu alımları, devletin piyasaya yön veren ve düzenleyen etkisi ile gerek Türkiye’de gerekse küresel ölçekte bugünden yarına kolektif bir eylem planına dönüşmesi gereken, çevreyi artık tüm alanlarda önceleyen, modası geçmiş tedarik yöntemlerinin yerini “yeşil” tedarik yöntemlerine bırakan sürdürülebilir bir alım yöntemidir. Ülkemizde de başta kamu ihale mevzuatının Avrupa Birliği direktifleri ile tam uyumunun sağlanması gerektiğini ortaya koyan bu çalışma, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma noktasında yeşil kamu alımlarının kamu kaynaklarının etkili ve verimli kullanılmasının yeşil kamu alımları ile mümkün olduğunun önemine vurgu yapması ve akademik alanda ortaya konan örnek bir çalışma olması bakımından son derece önemlidir.
  • Öğe
    Yeşil Yol Projesi ve Ekoturizm: Giresun Örneği
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2022) Bodur, Hakkı
    Son dönemlerde dünya üzerinde artan nüfus , sanayileşme ve artan kentleşme ile birlikte insanlar farklı turizm aktivitelerine ilgi göstermeye başlamışlardır. İnsanlar turizmin vazgeçilmezi olan deniz, kum ve güneş yerine daha çok doğa iç içe olabilecekleri ekoturizm faaliyetlerine yönelmişlerdir. Bu çalışmanın amacı; Giresun’un ekoturizm potansiyelinin yeşil yol projesi sonrasında var olacak olan potansiyeline yönelik sorgulamasını yaparak Giresun ilinin ekoturizm potansiyelini ortaya çıkarmaktır. Çalışmamızda nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Yeşil Yol projesi hala tartışılmaya devam etmektedir. Bunun sebebi ise özellikle yürütülen projelerin halka tam olarak yansıtılamaması olabilir. Özellikle yapılacak olan yolların bölgenin dokusuna zarar vereceği, bu yollar üzerinde kurulacak olan tesisler ve oteller ile birlikte bölgenin imara açılacağı ve sit alanlarının zarar göreceği, yine bununla birlikte bölge içerisinde yapılacak olan tesisler ile birlikte bu bölgede faaliyet gösteren küçük esnafların zarar göreceği, yapılacak 2600 km’lik yol üzerindeki güzergâh üzerinde yapılacak olan tesislerin, akaryakıt istasyonlarını, yol yapım-onarım birimlerinin, otel ve tesislerin hem bölgenin dokusunu hem de bölgedeki yaşamı olumsuz etkileyeceği hala tartışılmaya devam etmektedir. Bu nedenle bölge içerisinde yürütülen faaliyetlerde araştırmamızda bulunan önerilerin dikkate alınması yapılan projenin hem halka anlatılması hem de bitmesi açısından önem arz edebilir.
  • Öğe
    Yerel Yönetimlerin Yürüttüğü Kültürel Çalışmaların Belde Halkı Üzerine Etkileri: “Çankırı İli Örneği”
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Ovacıklı, Muharrem
    Yerel yönetimler geçmişten günümüze vatandaşların hizmetinde olan; yerleşim yerlerinin yol, su, kanalizasyon, temizlik, park, bahçe ve imar gibi temel sorunlarının çözümünde birincil derece rol oynayan birimler olma özelliğini gösterirler. Kısacası vatandaşların doğumlarından ölümlerine kadar geçen sürede birçok alanda hizmet sunarlar. Gelişen dünya ve değişen toplum düzeninde artık ihtiyaçlar sadece bunlarla sınırlı kalmayıp vatandaşların sosyalleşme ve iletişim ihtiyaçları artmaktadır. Günümüzde vatandaşlar konferans, panel, sempozyum, kurs ve konser gibi etkinliklere katılarak kendi ilgi alanlarında gelişimlerine katkı sağlamaktadır. Kültür evleri, müzeler ve diğer merkezlerde geçmişle günümüz arasında köprü kurumaktadır. Vatandaşların bu alana yönelik ilgi ve talepleri arttıkça yerel yönetimlerde hızla kültürel çalışmalara yönelerek, bu alandaki eksiklikleri gidermeye çalışmaktadırlar. Özellikle 2004 yılında yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile yetki ve sorumlulukları artan yerel yönetimler kültürel alanda da çeşitli çalışmalar yapmaktadırlar. Çankırı Belediyesi 2004 yılından itibaren kültürel çalışmalara başlamış, 2005 yılında yürürlüğe giren belediye kanunu ile de çalışmalarını daha çok vatandaşın yararlanacağı şekilde arttırarak örnek projelerle ön plana çıkartmaktadır. Bu çalışma ile 2004 yılı itibariyle Çankırı Belediyesi tarafından yürütülen kültürel faaliyetler listelenerek sınıflandırılacak olup, söz konusu faaliyetlerin vatandaşlar üzerinde yarattığı memnuniyet düzeyinin ölçülmesi amaçlanmaktadır. Bugüne kadar Çankırı ile ilgili az da olsa farklı çalışmalar yapılmıştır. Fakat bir bütün halinde Çankırı ilinde yürütülen kültürel çalışmalar ve bu çalışmalardan vatandaşların memnuniyet düzeylerini ölçen, görüş ve önerileri alan bir çalışmaya rastlanılmamaktadır. Kültürel çalışmalar geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kurarken aynı zamanda illerin ekonomik ve sosyal olarak ta kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Bu çalışma tamamlandıktan sonra elde edilen veriler Çankırı ilinde kültürel çalışma yürüten kurum ve kuruluşlarla paylaşılarak daha etkin ve verimli çalışmalar yapılması sağlanacaktır.
  • Öğe
    Engelliliğe bakışta yeni bir yaklaşım olarak insanötesicilik
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Taşgın, Emre
    Bu araştırmanın amacı, hümanizm ile yerleşen üstün insan anlayışına itirazda bulunarak ötekileştirilen tüm kesimlere ortak mücadele çağrısı yapan insanötesicilik (posthümanizm) düşüncesiyle engellilik araştırmaları arasındaki kesişimselliği incelemektir. Bu doğrultuda, tezin birinci bölümünde hümanizm, insanaşırıcılık (transhümanizm) ve insanötesicilik düşüncelerinin temellerine yer verilmiş, ikinci bölümde ise engellilik tarihi ve engellilik modelleri açıklanarak engellilik araştırmalarının insanaşırıcılık ve insanötesicilik düşünceleriyle olan bağlantısallığı tartışılmıştır. Araştırmanın üçüncü bölümünde doküman incelemesi yoluyla Türkiye’de engellilik ve insanötesicilik ilişkisi incelenmiştir. “Mevzuatta engellilik” başlıklı bölümde Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve Engelliler Kanunu, “Engelliliğe dair yapılan araştırmaların analizi” başlıklı bölümde ise bir kamu kurumu olarak Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın “Toplum özürlülüğü nasıl anlıyor?” ve “Özürlülüğe Dayalı Ayrımcılığın Ölçülmesi Araştırması” ile bir sivil toplum kuruluşu olarak Görme Özürlüler Derneği’nin engellilerle ve engelli olmayanlarla ayrı ayrı yaptığı “Engelli Konumlandırma, Algı ve Ayrımcılık Araştırması” kapsama alınmıştır. Ulaşılan bulgulara göre, BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin kapsayıcılığa vurgu yapan maddelerinin insanötesici yaklaşımla ilintili yönleri olmakla birlikte, uygulamada toplumun önyargılı tutumları, insanmerkezci bakış açısının halen yerleşik halde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin ötekileştirilen diğer kesimlerle olan ilişkiselliği ve türlerarası yakınlığı dikkate alan paradigma değişikliklerinden beslenerek insanötesici yaklaşım bağlamında yeniden ele alınabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Sekel Sembollerinin Orta Asya'daki Benzerleri ile Anlam Akışı Üzerinden Değerlendirilmesi
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Durmaz, Kübra
    Günümüzde Transilvanya olarak bilinen Erdel bölgesi, Avrupa'da bulunan en eski Türk yurtlarından biridir. Süreç içerisinde Macarlar tarafından yönetilmiş olan bölgede, tarihten beslenen kültürel bir süreklilik vardır. Asırlar içerisinde bu bölgede yerleşik olan Romen, Macar, Alman ve Çingene azınlıklarının arasında Sekeller; Macar ve Bizans kroniklerine göre en eski sakinlerdir. Sekellerin kökenleri konusunda çeşitli tezler ortaya atılmış olsa da Sekellerin kültürel aktarımları ve kroniklerdeki tutarlı noktalardan hareketle en çok kabul gören tez, Hun-Macar tezidir. Kökenlerinin Hunlara dayandığını belirten ve kendilerini Attila'nın torunları olarak nitelendiren Sekellerin, geçmişten bugüne kadar gelen süreçte kültürel miraslarını gerek bölgedeki en güçlü azınlık olmalarından kaynaklı politik asimilasyonlardan korunmak, gerekse tarih ve kökenlerine olan yüksek bağlılıkları sebebiyle yoğun bir biçimde yaşattıkları gözlemlenmiştir. Sürdürülen bu kültürün izlenmesinde, Orta Asya Türk kavimlerinin de karakteristik kültür unsuru olan ve toplumsal yaşamı, inançları, toplum içerisindeki dünya görüşünü yansıtan semboller büyük rol oynamıştır. Bu çalışmada, ilk olarak Hun-Macar tezinden hareketle Sekellerin içinden çıktığı toplum olan Macarlar tarihsel ve kültürel yönden ele alınmış; Sekellerin etnik kökeni, tarihi ve kültürü hakkında bilgi verilmiştir. Bu bilgiler ışığında 2000'li yıllara kadar Sekellerin sürekliliğini sağladığı kültür mirası içerisindeki semboller, Orta Asya'da tespit edilen sembollerle anlam akışı yönünden karşılaştırılmış; benzerlikler kültürel yönden ele alınarak incelenmiştir.
  • Öğe
    Kültürel Ögelerin Çeviri Kaymaları Bağlamında Aktarılması: George Orwell’in 1984 Romanı
    (Kapadokya Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, 2023) Nokay, Volkan
    Bu tezin amacı; George Orwell’in yenisöylem, bir ülkenin kurgusal oluşumu, ideolojik bir temelin oluşturulması ve yeni bir söylem gibi distopik konuları işleyen “1984” adlı eserinin çevirilerinde görülen çeviri kaymaları bağlamında dilbilimsel ve kültürlerarası iletişim ekseninde bir değerlendirme yapmaktır. “1984” adlı romanda çevirmenlerin kültürler arasındaki aktarım rollerine dair izler çeviri kaymaları bağlamında ödünçleme, öyküntü, birebir çeviri, yer değiştirme, başkalaştırma, eşdeğerlik ve uyarlama unsurları üzerinden derinlemesine inceleme yapılmıştır. İlk olarak çeviri pratiği ve kuramına ilişkin bilgiler sunularak çeviribilim alanına yönelik genel bir bakış sunulmuştur. İkinci olarak, literatür incelemesi yapılmış ve Vinay, Darbelnet ve Catford’un çeviri kaymaları ile ilgili kuramları ele alınmıştır. Sonrasında tüm prosedürler üzerinde durulmuştur. Catford tarafından öne sürülen kategoriler, kültürlerarası iletişim ve çevirmenin görünmezliği kavramı ayrıntılı olarak verilmeye çalışılmıştır. İlgili çalışmada doküman analizi uygulanmıştır. Kültürel ayak izleri taşıdığı düşünülen metinler öncelikle orijinal haliyle verilmiş ve daha sonra yedi adet hedef metin sunulmuştur. Son aşamada ise cümleler kıyaslanarak incelenmiş ve yorumlanmıştır. Çevirmenin görünmezliğinin çeviriler kapsamında mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Çevirmenlerin kaynak dili ve mesajı deforme edecek bir üslup kullanmaktan kaçındığı görülmekle beraber Türk okurunun ve kültürünün azami ölçüde dikkate alınması suretiyle bir çeviri gerçekleştirildiği ve eserdeki birçok kavramın kültürel aktarımın ortaya çıkmasına kısmi engel teşkil ettiği de anlaşılmıştır. En çok kullanılan prosedürler, ödünçleme, birebir çeviri, yer değiştirme, başkalaştırma ve eşdeğerlik olmuştur. Tüm prosedürlerin kültürel aktarımın farklı noktalarında Türkçeye ve Türk okurunun önceliklerine uygun olarak uygulandığı görülmüştür. Son olarak 1984 romanının diğer çeviribilim yaklaşımlarıyla işlenmesi ve doküman analizi dışındaki yöntemlerin uygulanması gibi öneriler sunulmuştur.