DH - Bildiri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Kadmiyum Uyarılı Testis Hasarına Karşı Timokinon’un Koruyucu Etkisi
    (16. Ulusal Histoloji ve Embriyoloji Kongresi, 2024) Ceylan, Tayfun; Kaymak, Emin; Varinli, Şaban; Akin, Ali Tuğrul
    Giriş: Metaller, günlük yaşamda mesleki olarak veya çevredeki doğal varlıklarıyla karşılaşılan önemli bir toksik element sınıfı olarak bilinmektedir (1). Toksik ağır metallerden biri olan kadmiyumun (Cd) artan üretimi ve yaygın kullanımı hem insanları hem de diğer canlıları onun toksik etkilerine maruz bırakmaktadır (2). Cd, testis dokusuna nüfuz ederek testis disfonksiyonuna ve ardından spermatogenezin bozulmasına neden olmaktadır. Cd maruziyeti ile hücrelerde HMGB1/TLR4/NF-?B yolağının aktivasyonu ile akut inflamatuar yanıt başlamaktadır (3). Cd aynı zamanda serbest oksijen radikallerinin salınmasına neden olmaktadır. Ayrıca testosteron seviyesini düşürmektedir (4). Sonuç olarak farklı mekanizmalar yoluyla testis toksisitesine neden olan Cd fertiliteyi azaltmaktadır. Nigella Sativa’nın (çörek otu) aktif bileşenlerinden olan timokinon (TK) anti-hiperglisemi, anti-inflamasyon, analjezi, anti-bakteriyel, anti-mutajenik, anti-konvülsiyon, anti-oksidan, anti-kanserojenik ve nöroprotektif etkilerinin yanı sıra testiküler hasar ve düşük sperm kalitesini iyileştirici etki göstermektedir (5, 6). Ancak Cd’nin oluşturduğu testiküler hasara karşı TK’nın koruyuculuğunu gösteren çok az sayıda çalışma olmakla birlikte bu koruyucu etkinin mekanizması yeterince aydınlatılmamıştır. Amaç: Bu çalışmada Cd’nin sebep olduğu testis hasarına karşı TK’nın koruyucu etkisini araştırmayı amaçladık. Materyal-Metot: 32 adet erkek Wistar albino sıçan aşağıdaki şekilde 4 gruba ayrıldı. 1. Kontrol grubuna (n=8) 14 gün boyunca intraperitoneal yolla serum fizyolojik uygulandı. 2. Cd grubuna (n=8) 14 gün boyunca intraperitoneal olarak 0.4 mg/kg dozda Cd uygulandı (3). 3. Cd+TK grubuna (n=8) 14 gün boyunca intraperitoneal olarak 0.4 mg/kg dozda Cd ve 10 mg/kg dozda TK uygulandı (7). 4. TK grubuna (n=8) 14 gün boyunca intraperitoneal olarak 10 mg/kg dozda TK uygulandı. Deneyin 15. gününde sıçanlar ksilazin ve ketamin anestezisi altında dekapite edilerek testis dokusu örnekleri alındı. Fiksasyon ve doku takibi işlemlerinin ardından parafine gömülen testis dokularından 5µm kalınlığında kesitler alındı. Kesitler rutin hematoksilen-eozin boyaları ile boyanarak histolojik hasar belirlendi. Seminifer tübüllerdeki hasarlanmanın derecesinin değerlendirilmesinde Johnsen Testiküler Biyopsi Skoru (JTBS) kullanıldı. Ayrıca testis dokularında HMGB1, TLR4 ve NF-?B antikorları immünohistokimya yöntemi ile değerlendirildi. Veriler ortalama ± SD olarak ifade edildi. One-way ANOVA ve Tukey's post-hoc testleri ile analiz yapıldı. Analizlerde p<0.05 anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: Deney sonunda testis kesitlerinde JTBS’ye göre Cd grubunda biyopsi skoru kontrol grubuna göre anlamlı şekilde azaldı. Cd+TK grubunda ise Cd grubuna göre anlamlı şekilde fazlaydı. Aynı zamanda Cd grubunda HMGB1, TLR4 ve NF-?B ekspresyonları kontrol grubuna göre anlamlı şekilde fazlaydı. Bu antikorlar Cd+TK grubunda ise Cd grubuna göre anlamlı şekilde azalma gösterdi. Sonuç: Bizim sonuçlarımız Cd uygulaması ile oluşan testis hasarına karşı TK’nın, HMGB1/ TLR4/NF-?B yolağı aracılığıyla oluşan akut inflamatuar yanıtı baskılayarak, koruyucu etki oluşturduğunu göstermektedir.
  • Öğe
    Gama Işınlarına Maruz Kalan Sıçanlarda Myricitrin ve Chebulinic Asitin Böbrek Üzerine Etkilerinin Stereolojik, Histokimyasal Yöntemlerle Belirlenmesi
    (Nuh Naci Yazgan Ulusal Sağlık Bilimleri Kongresi, 2024) Alkan, Işınsu; Bozkurt, Özlem; Bozkurt, Ali; Ceylan, Tayfun; Altunkaynak, Berrin Zuhal
    Amaç: Bu çalışmada Gama radyasyonuna maruz bırakılan sıçanlarla; tedavi amacı ile antioksidan madde uygulanan sıçanların böbrek dokuları kullanılarak Gama radyasyonunun böbrek fonksiyonları üzerine etkilerinin ve ilerlediği yolakların incelenmesi ile antioksidanlar olan myricitrin ve chebulinic asitin Gama radyasyonunun oluşturduğu zararı önlemedeki etkilerinin açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Materyal-Metod: Çalışma kapsamında Control, Sham, Myricitrin, Chebulunic asit, Gama, Gama+Chebulunic asit ve Gama+Myricitrin olamak üzere rastgele olarak 6 gruba ayrılmış 8-10 haftalık 36 Wistar albino cinsi yetişkin erkek sıçanlar’dan (250-300 g) böbrek dokuları temin edilmiştir. Elde edilen böbrek dokuları dereceli alkol, ksilen ve parafin ile muamele edilerek doku takibi gerçekleştirilmiş ve elde edilen böbrek dokuları parafin içerisine gömülmüştür. Bloklanmış dokulardan mikrotom (Leica RM2125RT) yardımı ile 10 mikronluk kesitler alınmış ve hematoksilen-eozin ile doku boyaması gerçekleştirilmiştir. Analiz için hazır hale getirilen örneklerden kamera ataçmanlı mikroskop (Zeiss Primostar 3) ile görüntüler alınmıştır. Alınan görüntüler üzerinde hem AxioCam programı hemde Image J programı üzerinde hacim analizleri gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışma kapsamında gerçekleştirilen hacimsel analizlerde korteks hacminde gruplar arasında fark izlenmemiştir. Histopatolojik değerlendirmede ise Gama, Myr ve Che gruplarında böbrek yapısında bozulmalar izlenmiştir. Gama maruziyetinin ardından antioksidan tedavisi gerçekleştirilmiş Gama+Myr, Gama+Che gruplarında ise Kont grubuna benzer sağlıklı morfoloji izlenmiştir. Sonuç: Elde edilen bulgular antioksidanların Gama radyasyonun böbrek üzerinde yarattığı olumsuz etkiler üzerinde koruyucu etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
  • Öğe
    Yüksek Yağlı Diyetle İndüklenen Obezite Modelinde Vagus Siniri Değişikliklerinin Kalp Dokusu Üzerindeki Rolünün Araştırılması
    (Nuh Naci Yazgan Ulusal Sağlık Bilimleri Kongresi, 2024) Bozkurt, Özlem; Alkan, Işınsu; Bozkurt, Ali; Ceylan, Tayfun; Altunkaynak, Berrin Zuhal
    Amaç: Planlanan bu çalışma ile obezite cerrahisinde kullanılan vagus stimülasyon ve inhibisyonlarının vital organlardan olan kalp üzerine etkilerinin incelenmesi ve obezite tedavisinde uygulanan yöntemin güvenirliliği ve olası yan etkileri ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Materyal-Metod: Çalışma kapsamında Control, Sham, İnhibisyon ve Stimülasyon olmak üzere rastgele olarak 4 gruba ayrılmış 8-10 haftalık 32 Wistar albino cinsi yetişkin dişi sıçanlar’dan (250-300 g) kalp dokuları temin edilmiştir. Elde edilen kalp dokuları dereceli alkol, ksilen ve parafin ile muamele edilerek doku takibi gerçekleştirilmiş ve elde edilen dokular parafin içerisine gömülmüştür. Bloklanmış dokulardan mikrotom (Leica RM2125RT) yardımı ile 10 mikronluk kesitler alınmış ve hematoksilen-eozin ile doku boyaması gerçekleştirilmiştir. Analiz için hazır hale getirilen örneklerden kamera ataçmanlı mikroskop (Zeiss Primostar 3) ile görüntüler alınmıştır. Alınan görüntüler üzerinde hem AxioCam programı hemde Image J programı üzerinde hacim analizleri gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Gerçekleştirilen analizler sonucunda Inh ve Sti grıplarında yer alan kalp duvarı kalınlarının Kont ve Sham gruplarına kıyasla azaldı. Kalp duvarının mikroskobik yapısının incelenmesinde ise gruplar arasında farklılıklar tespit edilemedi ve tüm gruplarda yer alan kalp kası, bağ dokusu ve damar morfolojileri sağlıklı morfolojideydi. Sonuç: Vagal sinir manipülasyonları kalp duvarında ince yapıda değişiklilere sebep olmasa da damar duvar hacminde incelmeye sebep olmuştur. İncelmenin sebebi ve fonksiyona etkisinin ileri analiz ile incelenmesi gerekmektedir.
  • Öğe
    Crocin Suppresses Inflammatory Response in LPS-Induced Acute Lung Injury (ALI) Via Regulation of HMGB1/TLR4 Inflammation Pathway
    (2022) Akin, Ali Tuğrul; Ceylan, Tayfun; Kaymak, Emin
    Acute lung injury (ALI) is a frequent consequence which has high morbidity and mortality in sepsis. The most significant pathogen hypothesized to be causing the formation of ALI in sepsis is thought to be lipopolysaccharide (LPS), a key endotoxin component of gram-negative bacteria. Although endotoxin-induced inflammation is a complex process, it can be artificially produced via administration of lipopolysaccharide (LPS) in Experimental sepsis models. The main objective of thisstudy isto determine possible anti-inflammatory effects of crocin (CRO) which has many biological properties such as anti-inflammatory, antioxidant, and anti-apoptotic in LPS-induced ALI. For this purpose, total 40 Wistar albino rats randomly divided into four groups, ten rats in per group: Control (no treatment), CRO (given 50 mg/kg crocin for 9 days), LPS (given 30 mg/kg LPS at 9th day), LPS+CRO (given 50 mg/kg crocin for 9 days and 30 mg/kg LPS at 9th day). After experimental protocol, rats were sacrificed and lung tissues were extracted for further analysis. Histological examinations were performed for detecting histopathological changes in the lung tissue and the changes in the HMGB1 and TLR4 expressions were determined via immunohistochemical staining. Hemorrhage, mononuclear cell infiltration and HMGB1 and TLR4 expressions significantly increased in the LPS group (p<0.05). However, CRO administrations exerted a strong protective effect on the lung tissues in terms of these parameters in LPS+CRO group (p<0.05). According to our results, we suggest that CRO can be considered as a protective agent against bacterial endotoxin induced ALI via inhibition of HMGB1/TLR4 pathway-mediated inflammatory response.
  • Öğe
    Assesment of Knowledge and attitudes of Vocational Students on Blood-Borne Diseases
    (2018) Özmen, Pelin; Gökahmetoğlu, Selma
    This study is aimed to measure the level of knowledge about transmission pathways and risk factors of bloodborne diseases such as Hepatitis A Virus (HAV), Hepatitis B Virus (HBV), Hepatitis C Virus (HCV) a questionnaire survey questioning their attitudes towards infected illnesses, their awareness of these factors and their knowledge of measures in the higher education institution A total of 243 students, 175 female and 68 male, participated in the survey. In the first part, which measures the knowledge level of the questionnaire, 20 questions about HAV, HBV, HCV, HIV transmission pathways and risk factors were asked and evaluated on 80 points. 32 of the 243 students (13.6%) had a score between 0 and 39, and the level of knowledge was considered inadequate. 91 students (37.44%) were found to be partially adequate with a score of 40-59 points and the remaining 120 students (49.38%) were found to have a sufficient knowledge level of 60 and over. Of these students, 15.16% (n = 32) were graduated from health vocational high school and the rest (84.80%, n = 211) were other high school graduates. When the educational status of the parents is examined, 28.39% of the parents of the students are primary school graduates and 42.37% are graduates of an educational institution of 8 years or more. When the locations where the students live are evaluated, it is seen that the density is in the province center with 52.26%. The way in which students learn about the ways in which these diseases are transmitted and protected has also been investigated, and the most common source of information has been found to be lessons in school, newspaper-TV and family-friend environment (29.2%). In the second part of the questionnaire, in order to be able to create awareness of these diseases, it is important that the patient education provides information, the school provides the students with information about these factors, whether they find their knowledge level satisfactorily, whether they are satisfied with the illness, opinions were received from students. In addition, the school has also been questioning the level of awareness and awareness of the relevant staff and the staff on the part of the school in terms of teaching staff and training material. The knowledge level of 49,38% of the vocational high school students participating in the questionnaire was found adequate for these diseases and it was determined that 58,43% of HAV and 70,78% of the students had HBV vaccination before the school education period in order to protect the students from these viral factors. I know 76.90% of the way to know how to protect the answer was taken. The students find that the measures, educational resources and instructors provided by the school on blood-borne diseases are sufficient. In addition, the practice relies on the level of knowledge of health personnel working on the ground and sees itself adequately in terms of precautions that can be taken in the field of work. However, the number of students who are hesitant or hesitant to serve infected diseases with these factors is noteworthy. The opinion that the students participate at the highest level is that the patients should be trained for these diseases. As a result, the accessibility of information resources and the flow of information in education and health institutions, supporting each other, reach a young population, giving a positive impetus to the awareness of such diseases. Another factor that increases the level of knowledge is that students from the foundation school have a specific socioeconomic and cultural background.
  • Öğe
    Kayseri Bölgesindeki HCV Genotiplerinin Lina Probe Assay (LIPA) yöntemiyle araştırılması
    (2018) Özmen, Pelin; Başok, Ela; Yerkaya, Şükran; Gökahmetoğlu, Selma
    Hepatit C , dünya çapında önemi giderek artan bir sağlık sorunu olup, kronik karaciğer hastalığından hepatosellülar karsinomaya kadar uzanan ciddi klinik tablolarla karakterizedir (1). Bu nedenle, HCV genotiplerinin belirlenmesi, hastalığın tedavi ve takibinde önemlidir (2). Amaç: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi poliklinik ve servislerinde takip edilmekte olan HCV RNA (+) hastaların genotip dağılımının belirlenmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Hepatit C Virüs (Hcv) Genotiplerinin ”Reverse Hybridisation Strip Assay” ve Dna Dizi Analizi Yöntemleriyle Araştırılması
    (KLİMUD, 2019) Özmen, Pelin; Gökahmetoğlu, Selma
    Amaç: Kronik HCV hastalarında tedavi öncesi dönemde yapılan genotip tayini, tedavinin süresi ve kalıcılığında önemli bir belirteçtir. Bu çalışmada "Reverse Hybridisation Stripe Assay" ile saptanan genotip ve subtiplerin, dizi analizi yöntemiyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Viroloji laboratuvarına gelen hastalardan, HCV RNA düzeyleri 104 IU/ml ve yukarı olan kronik HCV 'li 153 hasta çalışmaya dahil edildi. HCV genotip tayini viroloji laboratuvarında ters hibridizasyon temeline dayanan ticari HCV-TS test kiti (LIPA,NLM analytica, İtalya) ile yapıldı. Hastaların HCV genotipleri dizi analizi yöntemiyle ABI Prism 3500 GA cihazında Erciyes Üniversitesi GENKÖK Merkezinde araştırıldı. HCV'nin NS5B gen bölgesinde 340 bp'lik kısım, "nested PCR" yöntemi ile çoğaltıldıktan sonra elde edilen PCR ürünlerinin dizi analizi işlemi gerçekleştirildi. Bulgular: LIPA yöntemiyle çalışılan 153 hastanın %44'ünde Gn 1b ve %20,3'ünde Gn1a saptanırken daha düşük oranlarda Gn2, Gn 2b, Gn 2a/c, Gn 3, Gn 3a, Gn4, Gn 4a, Gn 4c/d, Gn 4h ve Gn5 görülmüş olup, aynı hastaların dizi analizi yöntemiyle %57,5'inde Gn1b, %12,4'ü Gn 4d ve %7,8'i Gn 1a olarak bulunmuştur.
  • Öğe
    Hepatit Delta Virüsü (HDV): Epidemiyolojik Bir Bakış
    (IVPE, 2018) Özmen, Pelin
    Hepatit Delta Virüsü (HDV) ilk kez 1977'de İtalya'da Rizzetto ve arkadaşları tarafından keşfedilmiştir. Tek zincirli, sirküler RNA virüsü olup bilinen tüm memeli virüsleri içerisinde en küçük virüstür. HDV bir "satellit (uydu)" virüs olarak varlığını sürdürür. HDV, replikasyon bakımından defektif bir virüs olup kendi zarf proteinlerini oluşturamaz. Virüs partikülünün diseminasyonu için Hepatit B Virüsünün yüzey antijenine ihtiyaç duyar. Bu nedenle HDV enfeksiyonu yanlızca HBs Ag pozitif bireylerde görülür. Nükleokapsid, Hepatit Delta Antijeni (Delta-Ag) ve genomik RNA dan ibarettir. (Us & Ergünay, 2012) Dünya çapında yaklaşık 400 milyon kronik HBV hastasının 15-20 milyonunun Kronik HDV 'li olduğu tahmin edilmektedir. HDV, dünyanın hemen her yerinde görülmektedir ancak prevalans, insidans ve klinik özellikler farklı coğrafyalarda değişkenlik göstermektedir. (Şahin, Gürocak, & Tunç, 2018)