Dil Konuşma Bozukluğu (Kekemelik, Gecikmiş Dil ve Konuşma Konuşma Sesi Bozukluğu Artikülasyon Bozukluğu, Fonolojik Bozukluğu) Olan Çocuklarda Ebeveyn Tutumu ve Ebeveyn Stres İndeksinin İncelenmesi
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Konuşma, insan iletişiminin temel unsurlarından biri olarak ele alınmış ve bu bağlamda konuşma bozuklukları detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu bozukluklar, kekemelik, konuşma sesi bozukluğu (KSB), artikülasyon bozukluğu ve gecikmiş dil ve konuşma (GDK) gibi farklı kategorilere ayrılarak sınıflandırılmıştır. Her bir bozukluk, çocukların sosyal, duygusal ve akademik hayatlarını çeşitli şekillerde etkileyebilen, özel müdahale ve destek gerektiren benzersiz zorluklar sunmaktadır. Bu çalışmada, söz konusu konuşma bozukluklarından birini ya da birkaçını yaşayan çocukların ailelerine odaklanılmış ve ebeveyn tutumlarının bu süreçte oynadığı rol detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Özellikle ebeveynlerin bu durum karşısında yaşadıkları stres düzeyleri, çocukların gelişimine yönelik tutumları ve bu süreçte sergiledikleri davranışlar analiz edilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, ebeveynlerin yaşadığı stresi ölçmek için hazırlanan bir stres indeksi ve kapsamlı bir anket formu kullanılmıştır. Anketler hem çevrim içi hem de yüz yüze uygulanarak geniş bir veri tabanı oluşturulmuş, ebeveynlerin bireysel deneyimlerini ve zorluklarını daha iyi anlamak adına ebeveyn görüşme formlarından da yararlanılmıştır. Elde edilen veriler ışığında, ebeveyn stresini azaltmaya yönelik hedefler belirlenmiş ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için uygulanabilecek stratejiler üzerinde durulmuştur. Özellikle ebeveynlerin yaşadığı stresin kaynakları analiz edilmiş, bu stresin çocukların konuşma bozuklukları ile başa çıkma süreçlerini nasıl etkilediği üzerinde yoğunlaşılmıştır. Araştırmanın bir diğer önemli amacı ise ebeveynlere, bu süreçte çocuklarını daha etkin bir şekilde destekleyebilmeleri için rehberlik sağlamak ve farkındalıklarını artırmaktır. Bu çalışma, hem çocukların konuşma bozukluklarının daha etkin bir şekilde yönetilmesine katkı sağlamayı hem de ebeveynlerin bu süreçte daha bilinçli ve destekleyici bir tutum sergilemelerine yönelik yol haritaları sunmayı hedeflemektedir. Ayrıca, elde edilen bulguların dil ve konuşma terapisi alanında yapılan diğer çalışmalar için referans olabileceği ve uzmanlara çocuk ve aile odaklı yaklaşımlar geliştirmede yol gösterebileceği öngörülmektedir.