İdeal Bir Türkçe Sözlük Nasıl Olmalıdır?
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Biz, sözlük çalışmalarını bilimsel bir temele ancak Cumhuriyet Dönemi’nde oturtabiliyoruz. Bu da Türk Dil Kurumunun kurulması ile başlıyor. Tabii ki ondan önce on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında ve yirminci yüzyılın başlarında Arap harfli çıkmış birçok sözlüğümüz var. Bunların içerisinde en anılmaya değer olanı, şüphesiz Şemsettin Sami’nin Kamûs-ı Türkî’sidir. Ama bunun yanında Redhouse’un sözlüğünü de yabana atmamak lazım. Bugün hâlâ çok önemli bir kaynak olarak kullanıyoruz.
Cumhuriyet Dönemi’ndeki bu sözlük çalışmalarını ve gramer çalışmalarını, aslında Türk dili çalışmalarının büyük bölümünü yüce Atatürk’e borçluyuz. O eğer 5 Eylül 1938’de el yazısı ile vasiyetini yazıp, götürüp Beyoğlu noterliğine bırakıp da bütün mirasını Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumuna bağışlamasaydı, belki Türkiye’deki sözlük çalışmaları, gramer çalışmaları bu noktaya gelemeyebilirdi. Sadece bu değil; Atatürk, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi iki kurum kurmakla kalmıyor. Dil Kurumu 12 Temmuz 1932 tarihinde kuruluyor, hemen ardından 26 Eylül’de Dolmabahçe Sarayı’nda uluslararası bir dil kurultayı toplanıyor. Bu kurultay 26 Eylül’den 5 Ekim’e kadar on gün sürüyor. Yüce Atatürk bu on günlük kurultayı baştan sona kadar takip ediyor, bildirileri dinliyor ve tartışmalara katılıyor. Şimdi bir devlet başkanı düşünebiliyor musunuz? Bir milletin tarihinin yazılmasına ve dili ile ilgili çalışmaların yapılmasına önderlik ediyor...